''Merkel'in Gidişi Vicdanlı Duruşundan Dolayı''
Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bünyamin Bezci: ''Dünyada ve Alman siyasetinde Merkel'i güçlü kılan şey Merkel'in siyaseti etik tabanlı yapması. Merkel'in gidişini enerji, nükleer ve göçmen sorunu gibi istisnai durumlarda vicdanlı davranmasından kaynaklanıyor'' Anadolu Ajansı Almanya Temsilcisi Cüneyt Karadağ:''Merkel'in seçimlerde aday olmama kararı vermesi bana göre aslında devleti düşünmesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle bu hamleyi yaptı. Yeni lidere yol açtı. Çünkü Merkel aralık ayındaki kongreye girseydi kesin kazanırdı. Belki yüzde yüz oy alamayacaktı ama bana göre 65 70 oy kesin alırdı'' SETA Berlin Koordinatörü Zafer Meşe ''Merkel'den sonra Almanya'da bulunan Türk STK'lara çok ciddi görevler düşüyor. Özellikle aşırı ırkçılarla mücadele konusunda Alman STK'larla safları çok daha sıklaştırmamız lazım'' Avrupalı Türk Demokratlar Birliği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Güven: ''Alman siyasetinin geleceğini, hem merkez sol hem merkez sağ açısından iyi görmüyorum. Merkel sonrası Almanya'da, siyaseti istikrarsız bir süreç bekliyor''
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından "Merkel Sonrası Alman Siyasetinin Geleceği" konulu panel düzenlendi.
Panelde konuşan Bezci, 2008 yılından sonra Alman siyasetinde yapısal değişimler olduğunu belirterek, bu değişimin Avrupa genelinde de yaşanan aşırı sağ söylem artışından kaynaklandığını söyledi.
Avrupa siyasetinde yaşanan ve Almanya'nın da etkilendiği yapısal değişikliklerin Almanya Başbakanı Angela Merkel'in gidişine neden olduğunu savunan Bezci, "Avrupa siyasetinin geneline yansıyan yapısal değişimlere Almanya da ayak uydurma aşamasında. Merkel'in gitmek zorunda kalışının da bu ayak uydurma politikalarının bir boyutu olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
Dünya politikalarında 2008'de yaşanan yapısal değişimlerin Merkel'in gidişine neden olduğu görüşünü paylaşan Bezci, "Çünkü Merkel'in neo liberal politikalarla uyumlu hali, Obama ve Obama siyaseti ile uyumlu bir resim çiziyordu. ABD siyaseti 2008 sonrası krize ayak uydurdu ve daha otoriter, milliyetçi bir siyasete dönüştü ve bu Almanya'da da bir nevi bu dönüşümü zorunlu kıldı. Dolayısıyla Obama-Merkel ikilisi birbirini tamamlayan bir ikiliydi ama Trump-Merkel ikilisi mümkün bir ikili değil. Olmayan ikili. Dolayısıyla Trump ile daha uyumlu adım atabilecek bir Alman liderin iktidara gelebileceğini düşünenlerden biriyim.'' diye konuştu.
- '' Almanya'da bundan sonra popülist sol konuşulacak''
Yaşanan bu değişimin Alman iç siyasetine nasıl yansıyacağını bazı Avrupa ülkelerinden örnekler vererek değerlendiren Bezci, şöyle konuştu:
''Bütün Avrupa siyasetinin hatta dünya siyasetinin geneli kutuplaşmaya doğru gidiyor. Aşırı sağ siyaset üzerinden bir gelişme yaşanıyor. Ama Alman siyasetinde aşırı sağ söylem çok açık değil. Fakat burada bir boşluk var ve bu boşluk herhangi bir parti tarafından doldurulacak. Bu boşluk karşısında özellikle otoriter milliyetçilikten korkanlar bunun karşısında 'daha popülist bir sol' dikeceklerdir diye düşünüyorum. Bence, popülist solun güçlenmesi Avrupa siyasetinde bundan sonra çok fazla konuşulacak bir konu olacak. Popülist sağın en fazla gideceği yer burası. Almanya'da bence popülist sağ giderek güçlenecek ama onun karşısında popülist sol da güçlenecek ve merkez sağ ve merkez sol partiler giderek güç kaybedecek diye düşünüyorum.''
Dünyada ve Alman siyasetinde Merkel'i güçlü kılan şeyin Merkel'in siyaseti etik tabanlı yapması ile açıklayan Bezci, Merkel'in gidişini enerji, nükleer ve göçmen sorunu gibi istisnai durumlarda vicdanlı davranmasından kaynaklandığını ifade etti
Bezci, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu istisnai durumlardaki duruşu aynı Obama gibi onu dünyada bir star yaptı ama Alman siyasetinde bizatihi onun sonunu getirdi çünkü tüm dünya siyasetinde olduğu gibi Alman siyasetinde de bu kadar halkçı bu kadar etik bir şekilde yürütülebilir değil en nihayetinde dış politika genelde faydacı bir politikadır. ''
- ''Alman siyaseti kabuk değiştiriyor''
Anadolu Ajansı Almanya Temsilcisi Cüneyt Karadağ ise Alman siyasetinde ciddi bir belirsizlik ve kabuk değişim süreci yaşandığını anlattı.
Alman siyasetinde yaşanan belirsizliğin ABD Başkanı Donald Trump'ın Merkel'den haz etmemesinden kaynaklandığını öne süren Karadağ, Almanya'nın, ABD ile Rusya arasında sıyrılma ve kendini sağlama konusunda olumlu kararlar alabileceğine vurgu yaptı.
Avrupa'da artan milliyetçiliğe işaret eden Karadağ, Avrupa'nın bu genel sorununun doğal olarak Alman siyasetini de etkilediğini söyledi.
Karadağ, Alman siyasetinin bu kısır döngüden çıkmasının uzun bir zaman alacağını dile getirerek, şöyle konuştu
''Merkel için kullandığım bir ifade var, 'yanlış partideki doğru başbakan'. Merkel Doğu Almanya'da büyümüş bir fizikçi. Şüpheci bir yaklaşımı var. Çünkü otoriter bir rejimde büyümüş. Yetişme tarzı ister istemez şüpheci, çekimser ve gerçek yüzünü göstermem gibi bir tarzı var. Merkel, pragmatist ve akılcı bir siyasetçi tüm rakiplerini arenada eritti. Tüm bunlara rağmen Merkel'in seçimlerde aday olmama kararı vermesi bana göre aslında devleti düşünmesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle bu hamleyi yaptı.Yeni lidere yol açtı. Çünkü Merkel aralık ayındaki kongreye girseydi kesin kazanırdı. Belki yüzde yüz oy alamayacaktı ama bana göre 65- 70 oy kesin alırdı.''
- ''Merkel sonrası Türk STK'lara ciddi görevler düşüyor''
SETA Berlin Koordinatörü Zafer Meşe ise Alman siyasetinin ciddi bir dönüşüm içinde olduğunu, Merkel'in de bu dönüşüm sürecinde ustaca bir hamle yaparak siyasetten çekildiğini söyledi.
Merkel sonrası, Almanya'da yaşayan Türkler için sıkıntılı bir sürecin başlayabileceğine dikkati çeken Meşe, ''Merkel'den sonra Almanya'da bulunan Türk STK'lara çok ciddi görevler düşüyor. Özellikle aşırı ırkçılarla mücadele konusunda Alman STK'larla safları çok daha sıklaştırmamız lazım. Çünkü Bunun başka çaresi yok. Türk STK'lar olarak Almanya'da daha çok yol kat etmemiz gerekiyor. En azından onlarla birlikte hareket etmenin yollarını bulmamız lazım.'' ifadelerini kullandı.
- "Almanya'da siyaseti istikrarsız bir süreç bekliyor''
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Güven de Almanya'nın Türkiye için çok önemli bir ülke olmasına rağmen Türkiye'de Almanya meselesinin çok fazla tartışılmadığını söyledi.
Almanya'da ciddi anlamda bir Müslümanlaşma korkusunun da yaşandığını vurgulayan Güven, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Özellikle Almanya'da şu anda yaşayan Müslüman nüfusu ve halihazırda devam eden göçlerden dolayı ciddi bir korku var. Almanlar arasında Alman kültürünün eriyeceğine dair ciddi bir endişe var. Dolayısıyla Almanya'da hızla yükselen sağcı söylem sadece ekonomik bir tepki değil aynı zamanda kimliksel bir tepki. Bugün gelinen noktada Almanya ve Avrupa üç meydan okuma ile karşı karşıya. Birincisi göç ile ilgili bir meydan okuma diğeri dijitalleşme ile ilgili bir meydan okuma. Diğeri ise çevre sorunu. Dolayısıyla Avrupa değişik meydan okumalarla karşı karşıya ve mevcut merkez sağ ve merkez sol partiler bu meydan okumalara halk nezdinde yeterince cevap veremiyorlar. Cevap veremedikleri sürece de Almanya'da bu istikrarsızlık devam edecektir.''
Almanya'da, Müslümanlar ve Türklere yönelik tartışmaların sağ ve sol partilere darbe vurduğunu aktaran Güven, ''Müslümanlara ve Türklere yönelik söylemlerinden dolayı önümüzdeki dönemde Sosyal Demokrat Parti'nin ciddi anlamda sorun yaşayacağını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte sadece merkez sağ partiler değil Yeşiller'de de yenilik yapabilecek, yeni bir programla halkı ikna edebilecek popüler liderler bekleniyor. Alman siyasetinin geleceğini hem merkez sol hem merkez sağ açısından iyi görmüyorum. Merkel sonrası Almanya'da siyaseti istikrarsız bir süreç bekliyor.''