Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın Açıklaması

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın Açıklaması

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “Mayıs enflasyonu iyi gelecek, orada herhangi bir endişemiz yok, Haziran'dan itibaren de enflasyon iyi gelirse çok rahat bir şekilde yılı yüzde 6,5'lik tahminlerimize yakın bir yerde bitirebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.

Siyaset Ekonomi Ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı tarafından çıkarılan Insight Turkey Dergisi'nce “Avrupa Krizi: Türk ve Yunan Perspektifleri” paneline katılan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “Küresel Finans Krizi Sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Para Politikası”na ilişkin açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. İhsan Dağı’nın moderatörlüğünü yaptığı panele ayrıca eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, ünlü ekonomist Asaf Savaş Akat, ekonomi yazarı Murat Yülek, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dimitris Traroushas katıldı.

Başçı, Merkez Bankası'nın 2008 sonrasında küresel ekonomik krizin etkilerinin azaltılması için izlediği politikaları anlatarak, “Maliye politikasıyla, yapısal reformlarla, teşvik tedbirleriyle büyümenin potansiyelin altına düşmesine engel olmaya çalışırken, para politikası tarafında enflasyondaki düşüşe odaklı bir şekilde sıkı para politikasına devam ediyoruz. Çok yakın zamanda bunun daha net sonuçlarını göreceğiz, olumlu sonuçlarını göreceğiz” diye konuştu.

“MAKRO İHTİYATİ YAPISAL PAKETİN İLK ADIMI”

Zorunlu karşılık aracını kullanarak bankacılık sistemine finansal istikrar açısından kısmi bir destek sağlanmış olduğunu belirten Başçı, bunun aynı zamanda makro ihtiyati yapısal paketin ilk adımı olarak da düşünülebileceğini dile getirdi.

Merkez Bankası Başkanı Başçı, dün alınan Para Politikası Kurulu kararlarını da değerlendirdi. Bankaların Merkez Bankası'na Türk Lirası cinsinden zorunlu karşılık yatırmak zorunda olduklarını anlatan Başçı, şunları kaydetti: “Daha önce zorunlu karşılığın yüzde 40'ına kadar olan kısmını döviz olarak getirebilirsiniz diye imkan sağlıyorduk bankalara. Bunu tercih ediyor bankalar, çünkü burada bir maliyet avantajı var. Bu arada 40 değil, 45'ine kadar döviz olarak getirebilirsiniz dedik. Yine size ilave bir maliyet avantajı veriyoruz, ama bu avantaj eskiden olduğu kadar yüksek bir avantaj değil, biraz daha düşük bir avantaj. Burada 1,4 katsayısı ile çarparak bize döviz getirmelerini bekliyoruz. Bu tamamen gönüllülük esasına göre bir şey, isterseniz yatırabilirsiniz, isterseniz yatırmayabilirsiniz. Ama burada hala bir maliyet avantajı var, dolayısıyla biz bankaların bu avantajı da kullanacaklarını tahmin ediyoruz. Bu uygulama sayesinde Türk Lirası zorunlu karşılıkların Türk Lirası veya döviz cinsinden tesis edilmesindeki maliyet farkının azaltılması ve bankaların yeni imkanı, likidite gereksinimleri doğrultusunda serbestçe kullanabilmeleri sağlanacak. Bankalar ileride ihtiyaç duymaları halinde sağlanan bu ilave döviz likiditesi dilimini öncelikle kullanmayı tercih edecekler. Çünkü bunun katsayısı 1,4, burada eğer dövize ihtiyaçları olursa bankaların o zaman gelip Merkez Bankası'ndan bu imkanı geriye alabilecekler. Tamamen kendi kararları olacak.”

“MERKEZ BANKASI OLARAK DÖVİZ ALIP SATMAMIZA ÇOK DA FAZLA İHTİYAÇ KALMAYACAK”

Türk Lirası zorunlu karşılıkların döviz olarak tutulabilecek kısmını kademeli olarak yüzde 60'a kadar çıkartmayı hedeflediklerini vurgulayan Başçı, “Yani döviz olarak tutulabilecek kısım Türk Lirası zorunlu karşılıkların yüzde 60'ına kadar çıkarılabilecek. Adım adım, zamanı geldiğinde, uygun şartlar olduğunda bu yapılacak. Büyük ihtimalle 5'erli adımlar atarız 45, 50, 55, 60 diye büyük ihtimalle gideriz. Fakat katsayı her adımda artacak. Dolayısıyla 1,4 daha sonra daha yüksek bir katsayı olacak, daha sonra daha yüksek bir katsayı olacak” diye konuştu.

“Bizim Merkez Bankası olarak döviz alıp satmamıza çok da fazla ihtiyaç kalmayacak” diyen Başçı, “Bolluk zamanlarında bankalar kendileri dövizi zaten getirip bizim rezervlerimize ekleyecekler, dövizle ilgili kıtlık zamanlarında da kendileri çekebilecekler. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın piyasaya döviz alımı veya satımı yönünde çok fazla müdahale ihtiyacı olmayacak. Bu anlamda bir otomatik dengeleyici özelliği gösterecek. Bunun kur üzerine döviz kurları üzerine nasıl bir etkisi olur dediğimizde, döviz kurlarındaki aşağı veya yukarı yönlü oynaklıkları yumuşatacak. Dolayısıyla serbest kur rejimi devam ediyor, ancak oynaklık Türkiye'deki Türk Lirası'nın oynaklığı diğer ülkelere göre daha düşük olmaya devam edecek. Dolayısıyla döviz kurlarının otomatik dengeleyici özelliğinin bir kısmını yumuşatarak buraya aktarıyoruz ve böyle yeni bir mekanizma kuruyoruz, bu da Türkiye'ye has özel bir yenilik” şeklinde konuştu.

Para Politikası Kurulu, fiyat istikrarına odaklı kararını sürdüreceğinin altını çizen Başçı, ek parasal sıkılaştırma önlemleri uyguladıklarını, bankaların şu anda Merkez Bankası'ndan borçlanır durumda olduklarını ifade ederek, buradaki borçlanma miktarının aşırı yüksek olmadığını, ancak sonuçta Merkez Bankası'nın hareketlerinin kısa vadeli maliyetler üzerinde belirleyici olabildiğinin kaydetti.

“HEM DAHA SIK HEM DAHA KISA SÜRELİ YAPABİLİRİZ”

Dün yapılan Para Politikası Kararları toplantısında fiyatlama davranışlarına dair riskleri sınırlandırmak amacıyla önümüzdeki dönemde mevcut sıkı duruşun korunacağının kararlaştırıldığını dile getiren Başçı, “Bu şu demek; ek parasal sıkılaştırma daha sık uygulanabilecek demiştik ve yine daha sık uygulanabilir. Bu aynen duruyor. İlave olarak, bu çerçevede gerektiğinde daha kısa süreli ek parasal sıkılaştırmalar da kullanılabilecek. Yani 5 günün altına da inebiliriz. 1 gün süreli ek parasal sıkılaştırma bile yapabiliriz. Şartlara göre 2 gün de olur, 3 gün de olur. Mutlaka etkili ve geçici olması gerekiyor. Bu ilave bir yenilik. Burada aslında para politikasını biraz daha güçlendiriyoruz. Hem daha sık hem daha kısa süreli yapabiliriz. Burada gayet dikkatliyiz” ifadelerini kullandı.

“TÜRK LİRASI'NIN SAĞLAM BİR PARA OLMASI ŞART”

Başçı, Türk Lirası'nın sağlam bir para olmasının şart olduğunu belirterek, özellikle Mayıs enflasyonunun iyi geleceğini, orada herhangi bir endişelerinin olmadığını açıkladı.

Haziran'dan itibaren de enflasyon iyi gelirse çok rahat bir şekilde yılı yüzde 6,5'lik tahminlerine yakın bir yerde bitirebileceklerini anlatan Başçı, “Çünkü emtia fiyatları düşüyor, petrol düşüyor, diğer metaller düşüyor. Gıda fiyatlarında bir sorun yok. O yüzden çok büyük ihtimalle enflasyonda belki beklediğimizden daha iyi bir resim bile ortaya çıkabilir ama bundan emin olabilmek için TL'deki değer kayıpları konusunda son derece hassas durmaya devam ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Kredilerle ilgili çok fazla bir sorun yok” diyen Başçı, şunları kaydetti: “Sonuç olarak dengelenme iyi gidiyor. Reel ithalat düşüyor, reel ihracat artıyor. Katma değer açısından bakıldığında, son 1 yıllık dönemde nihai yurt içi talep şu ana kadar yatay gitti. İhracat artmaya devam etti. İhracat katma değeri hatta daha bile hızlı arttı. İhracatçılarımızın kar marjındaki artıştan olabilir, başka sebepten olabilir. Fakat burada dengelenme devam ediyor. Ticaret hadleri şu ana kadar bize çok yardım etmiyordu, enerji fiyatları başta olmak üzere çok yüksekti. Şimdi oradan da yardım gelmeye başladığında biz bu dengelenmenin devam edeceğini tahmin ediyoruz. Kredi büyümesi önemli bir unsur. Burada da makro ihtiyati sıkılaştırmalara başladığımız tarihten itibaren kredi büyüme hızı yüzde 40'lı seviyelerden daha düşük seviyelere geldi. Enflasyon raporumuzda yılsonunda yüzde 14'ler civarında bir kredi büyümesini varsaydık.”

“BÜYÜMENİN 2012 YILI BOYUNCA ILIMLI SEYRETMESİNİN ÖNGÖRÜLÜYOR”

Büyümenin 2012 yılı boyunca ılımlı seyretmesinin öngörüldüğünü belirten Başçı, “Tüketici büyümesinde resim daha olumlu. Bu doğrudan tasarruflarla ilgili, hane halkının tasarruflarıyla ilgili bir konu. Tüketici kredisi büyüme oranları biraz daha ılımlı seyrediyor. Bu bizim için olumlu, çünkü hane halkı tasarrufları aslında artıyor anlamına geliyor. Burada kredi büyümesiyle cari açık arasında net bir ilişki var. Orada da cari açıktaki iyileşmenin kademeli ve yavaş bir şekilde devam edeceğini görüyoruz” ifadelerini kullandı

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile