Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konuları değerlendirdi.
Olağanüstü hal uygulamasına 2002 yılında MGK kararıyla son verildiğini hatırlatan Vural, "Ama görülmektedir ki olağanüstü hal uygulaması sayın Başbakan'ın ziyaret ettiği her ilde ilan edilmektedir. Fiilen bir OHAL uygulanmakta ve vatandaşların seyahat ve toplantı özgürlüğü engellenmektedir. Bir sokağa çıkma yasağı ilan etmekte ve başbakanı karşılayacaklar dışındaki herkes bir tehdit unsuru olarak görülmektedir. Demokratik bir devlette böyle bir şey kabul edilemez. Bu ancak Esat uygulamalarıdır, Esat'ın Baas rejimi dönemi kalıntısı uygulamalardır" şeklinde konuştu.
Vural, Barzani'ye yakın bir yayın organında hava durumu programının "Kürdistan" haritasıyla verildiğini belirterek, "Kimi durdurmamız gerekiyor? Görülmektedir ki bu ihanet şebekelerini durdurmak için AKP'yi durdurmak gerekiyor. Aynı şey yine Suriyeli muhaliflerin İstanbul'da yaptıkları toplantıda Hatay'ı Suriye sınırlarında gösteren haritada da olmuştu. Görülmektedir ki Irak'ın kuzeyinde Barzani'nin önderliğinde dört parçalı Kürdistanı meşrulaştırmak gayreti içindeler ve adım adım bu tabloları bize hazmettirmek istiyorlar" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi'nin Fener Rum Patriği'ne "ekümenlik" sıfatı verdiğini kaydeden Vural, "Sen kimsin, bu ne rezalettir. Anlaşılmaktadır ki üniversiteye bu sıfatın verilmesi için iktidar tarafından onay verilmiş. Bu sıfatı milletimize hazmettirmek istiyorlar. Lozan'a aykırı böyle bir sıfatın kullanılmasını meşrulaştırmak için üniversiteden başlıyorlar" diye konuştu.
-"200 bin Ermeni'yi getirip onlara toprak vermek çalışması içindeler"
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Ermenistan'da "tehcir gayri insani bir uygulama" diyerek, "Ermeni ağzıyla" konuştuğunu iddia eden Vural, şöyle devam etti:
"Sen Fransız bakanı mısın, sen arabulucu musun? Sen Türk tarafının menfaatlerini korumakla görevli bir memursun. Tehcir konusuna Türk milletinin nasıl baktığını anlatmak yerine bir gayri insani uygulama demekle, bir suç işlemiş edasıyla bu milletin geçmişini satıyorsun. Anlaşılmaktadır ki AKP soykırımı tanımaya hazırlanmaktadır. Evet bu ifadelerle Ermenilere haklısınız diyorsun ve meşrulaştırıyorsun. Türkiye artık savunmaktan vazgeçmiş, teslimiyet için mazeret aramaktadır. 'Adil hafıza' kavramıyla tarihimizi çarpıtmaya hazırlanıyorlar. Oradan diyor ki 'tek taraflı suç deklarasyonu olmaz'... Bu, 'çift taraflı suç deklarasyonunu kabul ederiz' demektir. Tehcirin oluş şartlarını savunmak yerine soykırımı kabul etmeye hazırlanan bir AKP var. 200 bin Ermeni'yi getirip onlara toprak vermek çalışması içindeler. Tehcir hiçbir zaman bir etnik amaçla düzenlenmiş husus değildir. Tehcir tamamen güvenlik amaçlı alınmış bir karardır. Bugün sonuçları yerine, tehcirin kendisini gayri insani görmek, tamamen bir soykırım iddiasını meşrulaştırmak çabasıdır."
-"İzmir'in siyasi seçeneği MHP olacaktır"
AK Parti'nin yerel seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayını açıkladığını anımsatan Vural, "Zaten (Binali Yıldırım) İzmir'e gönderilirken, 2.5 yıldan bu yana İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı promosyonuyla çalışıyordu. Türk milletinin ve cumhuriyetinin birliğine ve bütünlüğüne sahip çıkan İzmirliler, AKP'ye de kendisine hizmet etmeyen CHP'ye de oy vermeyecek. İzmir ne AKP'ye mecbur ne CHP'ye mahkumdur. İkisi de hüsrana uğrayacaktır inşallah. İzmir'in tek siyasi seçeneği MHP olacaktır" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın İzmir'de "noel bebek" dağıttığını öne süren Vural, "Güya muhafazakarlar. Başbakan noel bebek dağıtıyor İzmir'de. Noel kutlaması yapıyor mu bilmiyorum" ifadesini kullandı.
Acil 112 istasyonları konusundaki yolsuzluk iddialarına da değinen Vural, "Bununla ilgili rüşvet iddiaları gazetelerde yer aldı. Bakanlık, 'böyle bir şey yok' diyor. İddia senin hakkında, ne yapacaksınız, soruşturma açacaksınız. Savcılar nerede? Bu kadar açık seçik bir dolandırıcılık var. Dolandırıcılık Başbakanın yakın çevresine kadar uzanmış. Bakanlık, böyle bi şey yoktur diyor; kendileri çalıyor, kendileri oynuyor. Yok mu savcılar" diye konuştu.
-Sayıştay raporları
Sayıştay raporlarıyla ilgili bir soru üzerine Vural, "Sayıştay TBMM'nin denetim organıyken, yürütme erkiyle sindirilmekte, korkutulmakta ve eli ayağı kolu kesilmektedir. Demokratik bir ülkede kim denetim yapacak? Maalesef siyasi baskı vardır, güçlerin monopolleşmesi vardır. Türkiye demokrasi ekseninden uzaklaşmaktadır. O bakımdan Sayıştay meselesi sadece siyasetçilerin meselesi değildir, hepimizin meselesidir" şeklinde konuştu.
Vural, Devlet Denetleme Kurulu ve fişlemeler konusundaki bir başka soruya da şu yanıtı verdi:
"Devlet Denetleme Kurulu kevgire döndü. Herkes fişlendi zaten. Büyükbaş hayvana hisse mi verdik, bütün bunlar dahil olmak üzere herkes fişleniyor. Kişisel verilerimiz maalesef ortadadır. PTT bütün gönderileri MİT'e vermektedir, Sağlık Bakanlığı bilgilerimizi paylaşmaktadır, Telekom elindeki bilgileri dışarıya vermektedir, herkesin TC kimliği dahil olmak üzere veri güvenliği sağlanmamaktadır."
Vural, bir gazetecinin, "Partinizin izlendiği iddiaları vardı, savcılığa başvurulmuştu, ne oldu?" şeklindeki sorusu üzerine, "Sonuç sıfır. Bizim bireysel haberleşme özgürlüğümüzü garanti etmesi gereken devlet değil mi?" karşılığını verdi.
Mhp Grup Başkanvekili Vural Açıklaması
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaret ettiği illerde güvenlik gerekçesiyle adeta bir olağanüstü hal uygulamasına gidildiğini iddia ederek, "Fiilen bir OHAL uygulanmakta ve vatandaşların seyahat ve toplantı özgürlüğü engellenmektedir" ifadesini kullandı.