Türkiye Barolar Birliğinden (TBB), 31 Ocak 1990'da kurulan hain pusuda can veren Prof. Dr. Muammer Aksoy'un, yaşamını ortaya koyarak çağdaş, demokratik, laik hukuk düzeni ve ülke bağımsızlığının, uğruna ölünecek değerler olduğunu gösterdiği belirtildi.
TBB'den yapılan açıklamada, Aksoy'un, çağdaş demokrasi, çağdaş hukuk ve bağımsız yargının ön koşulunun bağımsız, milli bir devlet olmaktan geçtiğini bildiği için ulus devlet ve üniter yapıyı canı pahasına savunduğu ifade edildi.
Muammer Aksoy'un niçin hedef seçildiğinin cevabının, öz geçmişinde olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Cumhuriyetin ekonomik varlıklarının yağmasına ve doğal kaynakların yabancı sermayeye peşkeş çekilmesine karşı çıkarak milli petrol kampanyası düzenledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını, kuruluş felsefesini içine sindirememiş iç ve dış dinamikler, Muammer Aksoy'un etkili muhalefetinden ciddi rahatsızlık duydu. 1990'lı yıllarda Muammer Aksoy'la başlayıp, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı ve diğer aydınlarla devam eden seri suikastlar, aynı strateji doğrultusunda düzenlenmiştir."
Suikastlar ile cumhuriyetin kazanımları, çağdaş hukuk, laik toplum, düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda ortak değerleri savunan aydınların hedef alındığı aktarılan açıklamada, "Bu kampanya ile rejimi ve laikliği savunan, etkili ve saygın aydınlar tasfiye edilerek, halk sindirilmek istenmiştir. Muammer Aksoy, yaşamını ortaya koyarak bizlere, çağdaş, demokratik, laik hukuk düzeni ve ülke bağımsızlığının, uğruna ölünecek değerler olduğunu göstermiştir." ifadesi kullanıldı.
Muammer Aksoy'un Öldürülmesinin 29. Yılı
Türkiye Barolar Birliği: 'Muammer Aksoy, yaşamını ortaya koyarak bizlere, çağdaş, demokratik, laik hukuk düzeni ve ülke bağımsızlığının, uğruna ölünecek değerler olduğunu göstermiştir'.