Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen "Konuşmalar" programının konuğu yönetmen ve yapımcı Nazif Tunç oldu.
Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki söyleşi, yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında aynı zamanda merkezin YouTube kanalından canlı olarak yayınlandı.
Anadolu Ajansı Kültür Sanat Haberleri Editörü Bünyamin Yılmaz'ın sunduğu programda Tunç, gazetecilikten sinemaya giden hikayesi, filmleri ve Türk sineması hakkında konuştu.
- "Sinemayla duyarak tanıştım"
Tunç, sinemayla 6 yaşında Edirne Taşköprü'deki halk sinemasının önünde dışarıya verilen seslerden hayal kurarak tanıştığını belirterek, "Aslında sinemayla duyarak tanıştım, görerek değil ve hayalhanemde canlandırarak tekrar filmi çekerek bu tanışıklığı ilerlettim." dedi.
Sinemanın sanat tarafıyla tanışmasının ise İstanbul'a geldikten sonra mümkün olduğunu ifade eden Tunç, "İtalyan ve Fransız kültür merkezlerinde ve sinematek denilen oluşumlardan sinema sanatının büyük ustalarının filmlerini analiz ederek başladım. Türk sinemasının klasiklerini ise Atatürk Kültür Merkezi'ndeki gösterileri seyrederek bir olgunlaşma evresine girdiğimi söyleyebilirim." bilgisini verdi.
- "Setlere girebilmek için gazeteciliği kullanıyordum"
Tunç, Türkiye gazetesinde kültür sanat sayfasında yazdığı yıllarda setlere gazetecilik tecrübesiyle rahat gidebildiğini aktararak, Yeşilçam'daki yönetmenlerle tanışmak ve sinemacılarla irtibat kurmak için onlarla röportaj yaptığını dile getirdi.
Röportaj vesilesiyle Şerif Gören, Zeki Ökten, Atıf Yılmaz, Yücel Çakmaklı, Mesut Uçakan gibi yönetmenlerle tanıştığını anlatan Tunç, "Mesut abinin setine asistan olarak giremedim ama bir gazeteci olarak girdim ve hatta 'Kavanozdaki Adam' filminde gazeteci rolünde oyuncu olarak da yer aldım." ifadelerini kullandı.
Tarık Buğra ile tanışmasını sanat hayatında bir dönüm noktası olarak anlatan Tunç, Yücel Çakmaklı ile ilişkisinde Buğra'nın referansı sayesinde "Kuruluş" "Osmancık" dizisinin setlerinde yer aldığını söyledi.
- "Anadolu bir sürü hudayinabit sanatkarlarla doludur"
Tunç, yapımcı olarak sahibi olduğu Halk Film'i Horasan Erenlerinin ocaklarına benzetmek arzusunda olduğuna değinerek, şöyle devam etti:
"Ben de omuzuna dokunulmuş bir adamım. Allah'ın hudayinabitiyim. Babam rençber, annem okuması yazması çok yoktur. Yani bunun içerisinde bir çocuğun edebiyatla, sanatla ilgili birtakım coşkuların içerisinde olmasını sağlayan nedir. Hudayinabit işte dağ başında kimsenin bahçesi olmayan yerlerde birtakım elmalar, armutlar yetişir. Allah'ın rahmetiyle yağmuruyla sulanıp, rüzgarın esişiyle olgunlaşır, güneşin vuruşuyla renklenir, tat alır bir halde yetişen şeylere denir. Anadolu bir sürü hudayinabit sanatkarlarla doludur. Karacaoğlan, Aşık Veysel, Nesimi gibi. Biz de yapım şirketimizle böyle bir ocağı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Etrafımda gördüğüm doğruyu bulmaya, yolunu bulmaya çalışan kim varsa kol kanat gelme gayretimiz bundan."
- Hayvan isimleri geçen 6 sureden 6 film
Sinemaya bakışını manevi gerçekçilik, milli ve gelenekli tamamen İslam'a ve irfana dayanan, marifeti bulmayı hedefleyen, Peygamberi bütün ahlakıyla filmlerinde var etmeye çalışan bir yöneliş olarak tarif eden Tunç, Karınca filmiyle birlikte Kur'an-ı Kerim'de yer alan hayvan isimlerinden oluşan 6 sureden hareketle 6 film çekme çabası içerisinde olduğunu, "Buzağı" filmi için hazırlıklara başlardığını belirtti.
Tunç, sanatçı adaylarının doğu sanatları ölçeğinde bazı mısraları, kavramları yorumlayarak kendisine bir dil oluşturabileceğinin altını çizerek, "Bu dünyanın kapısı açılmadan dijital mecralara girildiğinde kaybolunacağını düşünüyorum." dedi.
Türkiye'den önümüzdeki yılın Mart ayında Türk dünyasına yönelik bir film festivalinin başlayacağı müjdesini veren Tunç, "Türkiye'den ve Türki cumhuriyetlerden dünyaya sanat alanında nizam verecek Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali yapılacak. Tıpkı Kanuni Sultan Süleyman devrinde Mimar Sinan, Baki, Itri gibi büyük sanatkarlar çıktıysa bu devrinde büyüklüğüne uyan birtakım sanatçılar çıkacaktır." şeklinde konuştu.
Nazif Tunç 'Konuşmalar' Programına Konuk Oldu Açıklaması
'Aslında sinemayla duyarak tanıştım, görerek değil ve hayalhanemde canlandırarak tekrar filmi çekerek bu tanışıklığı ilerlettim' 'Mesut abinin (Mesut Uçakan) setine asistan olarak giremedim ama bir gazeteci olarak girdim ve hatta 'Kavanozdaki Adam' filminde gazeteci rolünde oyuncu olarak da yer aldım' 'Anadolu bir sürü hudayinabit sanatkarlarla doludur. Karacaoğlan, Aşık Veysel, Nesimi gibi. Biz de yapım şirketimizle böyle bir ocağı ayakta tutmaya çalışıyoruz'