Parlak, Yaklaşan Seçimleri Değerlendirdi

Parlak, Yaklaşan Seçimleri Değerlendirdi

AK Parti Diyarbakır Milletvekili adayı Alaattin Parlak, AK Parti hükümetleri döneminde çatık kaşlı devlet anlayışının geride kaldığını belirtti.

AK Parti’nin Diyarbakır’da birinci sıradan milletvekili adayı gösterdiği Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve beraberindeki partililer, partisinin 10’uncu sıra milletvekili adayı Alaattin Parlak’ın seçim bürosunu ziyaret etti. Ziyarette konuşan Parlak, Türkiye’de AK Parti hükümetlerinden önce hiçbir zaman devletin türküsü ile milletin türküsünün aynı olmadığını söyledi.

Parlak, "Devletin öncelikleri ile milletin öncelikleri hiç uyuşmamıştır. Devletin bulunduğu yere millet zaten hiç girememiş, sokulmamış, sokulsa bile devletin binasının önünden geçerken bile ya ayakları titremiştir. Bugün Allah’a çok şükür devlet dediğin, hükümet dediğin çatık kaşlı zat devri geride kaldı. Bugün Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar meydanlarda Kürtçe konuşabiliyor. 90 yıldır Kürt halkını asimile eden devlet bugün Kürtçe konuşuyor. Çatık kaşlı devlet anlayışını AK Parti hükümeti geride bıraktı" dedi.

"DAVAMIZ, GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ İNŞA ETME"

Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi ile yeni Türkiye’nin nasıl olacağına ilişkin birçok kesimden sorularla karşılaştıklarını anlatan Parlak, 7 Haziran’da Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluk ile iktidar olmak istediklerini ancak amaçlarının sadece dünyevi makamlar ve mevkiler davası olmadığını ifade etti.

Davalarının, güçlü Türkiye’yi kurma ve büyük medeniyeti yeniden inşa etme davası olduğunu aktaran Parlak, "Türkiye’de birlik ve beraberliği ancak AK Parti sağlar. Her Anayasa bir siyasal sistem kurar. 1982 Anayasası da bir sistem kurdu. Bu sistemin içerisinde millet sadece bir figürandır. Bu sistem içinde asimilasyon, baskı ve zulüm ile apolitik bir nesil yetiştirip, millettin devletten korkmasını sağladı. Sen halksın günlük yaşamına bak. Devlet işine karışma söylemleri mevcuttu. Ama bugün AK Parti hükümeti ile çok değişiklikler oldu, Bu nedenle 12 Eylül Anayasası’nın kurmuş olduğu anti-demokratik kuruluşların değiştirilmesi bakımından Türkiye’de yeni bir Anayasa’ya ihtiyaç vardır. Yeni Türkiye dediğimiz sürecin başlangıç adımı da budur zaten. Başkanlık sistemine gelince Biz bütün diğer meseleleri bir kenara bırakıp sadece Başkanlık sistemini tartışırsak yanılırız. Başkanlık tartışması Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin bir parçasıdır. Demokratikleşmeyi sağlayacak Başkanlık, sistemi, yeni Anayasa’nın bir parçası olarak tartışılmalıdır" diye konuştu.

"KAYGI DUYMAYA GEREK YOK"

Parlak, muhalefetin AK Parti güçlendikçe otoriteleştiğine yönelik eleştirilerine tepki gösterdi. Böyle bir kaygı duymaya gerek olmadığına dikkat çeken Parlak, şunları kaydetti:

"AK Parti’nin 13 yıllık geçmişi ortada. Bu süreç içinde insanların hayat tarzına, düşüncesine müdahale edilmemiştir. Böyle bir şeyin olması, yüzde 50’nin üzerinde oy almış, bugün de halkın desteği artarak devam eden bir parti için düşünülemez. Bu demokrasinin ruhuna aykırıdır. Eğer otoriteleşmekten dolayı eleştiriliyorsak, bu eleştiriler rahatlıkla dillendirilebiliniyorsa bu bizim otoriter siyasi parti olmadığımızın en büyük ispatıdır."

"TÜRKİYE’NİN İRADESİ KIRILMAYA ÇALIŞILIYOR"

Kürt sorunun çözümü için 7 Haziran seçimlerinde güçlü bir iradenin gerekli olduğuna da işaret eden Parlak, şu ifadelerde bulundu:

"Türkiye, terörün oluşturmaya çalıştığı, demokratik bu yapıya ve baskılara rağmen, Kürt sorununu çözmek için elinden geleni yapmaktadır. Bu yolda çok mesafeler alındı, ancak ‘uluslararası terör siyaseti’ Türkiye’nin sorunu çözme iradesini kırmaya çalışıyor. Ama AK Parti hükümeti buna direniyor. Kürt meselesi çözülsün, Türkiye’de vatandaşlar ile devlet arasında uyum olsun, Türkler ile Kürtler arasında tam manası ile barış ve kardeşlik tesis edilmiş olsun; diye mücadelesini veren bir parti olduğumuzu 78 milyon biliyor. Kürt meselesini demokrasi, insan hakları seviyesinde çözük çözmeye devam ediyoruz. ‘Nerede kalmıştık ‘diyerek duraksatılan bu süreci yeniden başlatan AK Parti’dir. Zaten bu süreçte çok şey yapıldı, mesela Kürtçe seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı, Kürtçe dil enstitüleri kuruldu, Dicle ve Artuklu üniversitelerinde olduğu gibi Kürtçe araştırma merkezleri kuruldu, Bütün bunların bir lütuf şeklinde değil, demokratik haklar olarak verildiğini görüyoruz."

"ADIMLARIN ÇOĞU ATILMIŞTIR"

Bölgede iki önemli argümanın olduğunu, bunlardan birisinin din, diğerinin ise dil faktörü olduğunu dile getiren Parlak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kürtler bu ülkede Müslüman çoğunluğun içerisinde yer alan dindar bir halktır. Din konusunda hiçbir tartışmamız yoktur. Geriye kalıyor dil meselesi. Bu konuda da TRT Şeş ile seçmeli Kürtçe dersi ile Kürtçe enstitüleri ile anadilde savunma ile zaten atılabilecek adımların çoğu atılmıştır."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile