'PKK İle İş Birliği Yaparak Kendimizi Türkiye İle Kopma Noktasına Getirdik'
Hudson Enstitüsü Kıdemli Orta Doğu Uzmanı Michael Doran: 'PKK ile iş birliği yaparak kendimizi Türkiye ile kopma noktasına getirdik. Bu hamle hem insani hem de stratejik açıdan mantıksızdı' 'Türkler bize yıllardır PKK'nın Suriye'nin kuzeyinde özerk bir Kürt bölgesi kurmayı hedeflediğini ve PKK ile yaptığımız iş birliğinden rahatsızlık duyduklarını iletiyorlardı. Biz ise sürekli Türklere susmalarını ve yerlerine oturmalarını söyledik' Eski ABD Dışişleri Bakanlığı SiyasiAskeri İşler Sekreter Yardımcısı Mark Kimmitt: 'Suriye'de sadece DEAŞ ile mücadele için bulunuyorduk ancak bölgede bulunan bazı yetkililerimiz bir anda daha önce hiç görmediğim bir görev üstlendiler. Büyük çoğunluğu Kürtlerden oluşan yeni yerleşim ve yapısal alanlar inşa etmeye başladık. Buraları koruması için de 40 bin kişilik bir güvenlik gücü kurduk' 'Bazı karar vericiler kafalarına göre gidip (YPG/PKK'ya) sözler verdiler. YPG'ye ödeyemeyecekleri çekler yazdılar'
Hudson Enstitüsünün Kıdemli Orta Doğu Uzmanı Michael Doran ve eski ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi-Askeri İşler Sekreter Yardımcısı Mark Kimmitt, Hudson Enstitüsü'nün düzenlediği, Türkiye'nin Kuzey Suriye'deki operasyonunu konu alan bir panelde konuştu.
PKK'nın ABD tarafından terör örgütü olarak tanındığını vurgulayan Doran, ABD yönetiminin, PKK'nın Suriye kolu YPG ile iş birliği yapmasına tepki gösterdi.
Doran, "PKK ile iş birliği yaparak kendimizi Türkiye ile kopma noktasına getirdik. Bu hamle hem insani hem de stratejik açısından mantıksızdı. Kuzey Suriye'deki korkunç başarısızlığın arkasında bizim rolümüz olduğunu kabul etmemiz gerek. O bölgede PKK ile ittifak yaptık. Oradaki YPG güçleri açıkça PKK terör örgütü mensuplarıdır." şeklinde konuştu.
ABD yönetiminin Ankara'nın şikayetlerini yeterince dinlemediğini dile getiren Doran, "Türkler bize yıllardır PKK'nın Suriye'nin kuzeyinde özerk bir Kürt bölgesi kurmayı hedeflediğini ve PKK ile yaptığımız iş birliğinden rahatsızlık duyduklarını iletiyorlardı. Biz ise sürekli Türklere susmalarını ve yerlerine oturmalarını söyledik." ifadesini kullandı.
- "Amerikan halkına yoğun bir şekilde PKK propagandası yapıldı"
Eski ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas'ın 2017'deki bir konuşmasına atıfta bulunan Doran, YPG'nin adının SDG olarak değiştirildiğine, gruba Arap ve diğer etnik azınlıkların eklendiğine ancak yönetimin her zaman PKK'da kaldığına dikkat çekti.
Doran şunları söyledi:
"Kendimizi yalanlarla avuttuğumuzu kabul etmemiz lazım. (Barack) Obama'nın başkanlığı döneminde Amerikan halkına yoğun bir şekilde PKK propagandası yapıldı ama Türklerden hiç bahsedilmedi. Türkler bize sürekli bu hamlenin ikili ilişkilerimize zarar verdiğini söyledi ancak biz görmezden gelmeyi seçtik. Bu operasyon sadece Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan'ın kararı değil; Türkiye'nin büyük bir çoğunluğu bu operasyonu destekliyor. Rusya'ya karşı Avrupa ve Asya'nın arasında oldukça önemli bir jeopolitik konuma sahip olan NATO üyesi Türkiye'yi satmak bana mantıklı gelmiyor."
- "ABD Kongresinin bilgilendirilmesi gerekiyor"
Bununla beraber, ABD Kongresinin Türkiye'ye uygulamaya hazırlandığı yaptırım çabalarına da değinen Doran, "Türkiye'ye yaptırım uygulamak isteyen ABD Kongresinin bu konuda kesinlikle bilgilendirilmesi gerekiyor. Türkiye bizimle beraber Bosna-Hersek, Afganistan ve Kore'de savaştı. Kürtlerin çoğunu temsil etmeyen ayrılıkçı ve aşırılıkçı bir terörist grup için Türkiye'den uzaklaşmak mantıklı değil." ifadesini kullandı.
- "YPG'ye ödeyemeyecekleri çekler yazdılar"
Diğer yandan, Obama'nın, DEAŞ saldırılarının arttığı 2014'te YPG ile iş birliği yapmakta haklı olduğunu savunan Kimmitt ise ABD yönetiminin, bölgedeki Araplarla iş birliği yapmaya çalıştığını ve bu konuda 500 milyon dolar harcandığını ancak grubun "güvenilir olmaması" sebebiyle alternatif arayışa girildiğini ileri sürdü.
Kimmitt, o dönemden sonra YPG ile ortaklık yapıldığını belirterek, şunları söyledi:
"YPG ile çalışmaya karar verdiğimizde başka bir sorun ortaya çıktı. O da gurubun PKK terör örgütü ile olan ilişkisiydi. Türklere, DEAŞ'e karşı YPG ile olan ortaklığımızın geçici ve taktiksel olduğunu söyledik. O zamanki ABD politikası bu yöndeydi. Suriye'de sadece DEAŞ ile mücadele için bulunuyorduk ancak bölgede bulunan bazı yetkililerimiz bir anda daha önce hiç görmediğim bir görev üstlendiler. Büyük çoğunluğu Kürtlerden oluşan yeni yerleşim ve yapısal alanlar inşa etmeye başladık. Buraları koruması için de 40 bin kişilik bir güvenlik gücü kurduk. Bazı karar vericiler kafalarına göre gidip sözler verdiler. YPG'ye ödeyemeyecekleri çekler yazdılar. Bu yüzden bu grupla yaptığımız her telekonferans görüşmesinde kendimizi (PKK lideri) Abdullah Öcalan ve Rojava posterinin yanında buluyoruz. Bu savunulamaz ve sürdürülemez bir durumdur."
Kimmitt, "Türkiye'nin bu askeri operasyonu sürpriz değildi. Ankara yıllardır, sınırlarında terör yapılanmasına müsaade etmeyeceğini söylüyordu. Bunda hiçbir şüphe yoktu. YPG'nin bu bölgelerden 30 kilometre geriye çekilmek yerine savaşma kararı alması, kendilerini bu yaşananlardan sorumlu kılar. Bana göre ABD de sorumludur, çünkü ABD yönetimi, Türkler bölgeye girmeden önce tüm bu sorunları taraflar arasında müzakere yöntemiyle çözebilirdi." değerlendirmesini yaptı.