Edebiyat tarihçisi, şair ve yazar Prof. Dr. Abdulkadir Karahan, vefatının 16. yılında kabri başında anıldı.
Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki anma törenine, Karahan'ın eşi Süreyya Karahan ve kızı AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Başdanışmanı, Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu, akrabaları, dostları ve öğrencileri katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilavetinin gerçekleştirildiği tören öncesinde AA muhabirine açıklamada bulunan Uslu, babası Prof. Dr. Abdulkadir Karahan'ın sadece bir alim değil, aynı zamanda fikir ve dava adamı olduğunu söyledi.
Cumhuriyet tarihine şahitlik eden Abdulkadir Karahan'ı 'cumhuriyetin oluşum süreçlerinin de parçası olan bir entelektüel' olarak tanımlayan Uslu, 'Verimli bir akademisyendi. Bunun yanı sıra Türkiye'de İslami bakış açısını açık yüreklilikle savunarak ve mücadele ederek, bedelini ödeyerek yazan, çizen, konuşan ve bu doğrultuda hem akademik hem de fikri anlamda insan yetiştirmeyi çok önemseyen bir entelektüeldi. Diğer taraftan Karahan Hoca, cumhuriyetin nelere kadir olduğunun kendi şahsında muşahhas bir örneğiydi. ' diye konuştu.
Zeynep Karahan Uslu, Siverek'te dünyaya gelen babasını şöyle anlattı:
'Çok dar şartlarda doğmuş ve bu dar şartlarda kendi kendini adeta inşa etmiş bir alimdi. Bu inşa ediş sürecinin sınırları kendi sahasında bütün dünyada tanınan bir akademisyenliğe kendisini götürdü. Bu doğrultuda ulaştığı ufukları fikri ve ilmi anlamda yeterli görmeyen ve daha iyisini üretmek için gayret sarf eden bir akademisyendi. Ömrünün son yıllarına kadar eser veren, 80 kusür yaşında Kanuni Sultan Süleyman üzerine dünya çapında Fransızca kitap yazıp, dünyaya yayınlayabilecek çapta eserler vermeye devam edebilecek kadar hem hayata bağlı hem de ülkesine bilimsel anlamda katma değer üretmiş bir şahsiyetti. Onu muadillerinden ayıran en önemli özelliğinden biri; daima bir elif gibi dimdik durabilmesi, şartlar değiştiğinde rüzgar ne taraftan eserse oraya eğilen biri değil, bir ağaç gibi tek ve hür ve bazen kırılmak pahasına duran biriydi. Bütün darbelerde takibatlara uğrayan, işinden edilen, akademik hayatı kırılmaya uğratılan ama bütün bunlara rağmen fikrinden, doğrularından asla vazgeçmeyen biriydi. Güneydoğu'nun bir evladı olarak, geldiği yeri hiç unutmayan, o topraklar içinde daima katkı sağlamayı yaşamsal vazife gören bir insandı. Dünyanın kendi sahasında en değerli kütüphanesine sahipti. Onu, kendi şehrinden yeni Karahanlar yetişsin diye bilabedel bağışlayacak kadar memleket sevgisini, akademik çalışmalarıyla bütünleştiren bir şahsiyetti.'
Uslu, Karahan Hoca'nın doğru bir rol model şeklinde yaşadığını ifade ederek, babası gibi alimlerin kendilerine bıraktığı yolda yaşamaya devam edeceklerini ve onların ışığıyla aydınlanan bu yolda millet olarak daha ileri ufuklara yürüyeceklerini vurguladı.
- 'Babam yaşasaydı bu darbeye de direnirdi'
Babasının tüm darbelere karşı olduğuna dikkati çeken Uslu, 'Babam yaşasaydı bu darbeye de direnirdi. Yine üretmeye, yine sözünü söylemeye devam ederdi. Babam cunta dönemlerinde dahi konuşmasına besmeleyle başlayan ve bunu üniversite kürsülerinde yapan biriydi. Onlarca kez tahkikatlara uğrasa da 'ne gam hür doğdum hür yaşarım' şiarından hiç vazgeçmezdi. Bu darbede milletimiz bu şanlı dirilişi yapabildiyse bilelim ki Karahan hoca ve nicelerinin hak yolda direnenin muzaffer olduğunu bizlere yaşam öyküleri ve duruşlarıyla gösterenlerin eseridir.' ifadelerini kullandı.
- 'Kendisinden çok feyiz aldık'
TRT İstanbul Müdürü Abdülhamit Avşar, Abdülkadir Karahan'a rahmet diledi. Avşar, 15 Temmuz darbe girişimine direnenlerin Karahan'ın yetiştirdiği nesil olduğunu ifade ederek, 'Hocamızla çok sohbet etme imkanımız oldu. Kendisinden çok feyiz aldık. 20'li yaşlardaki gençlere bir şeyler öğretmek için ne kadar büyük bir çaba harcadığının şahidiyiz.' dedi.
Törende, gazeteci-yazar Mehmet Nuri Yardım, Tüm Hukukçular Birliği Genel Başkanı Mustafa Kuran ve Karahan'ın öğrencisi, komşusu ve meslektaşı Prof. Dr. Halit Demir, Abdulkadir Karahan ile yaşadıkları anıları paylaştı.
Törenin sonunda dua edildi.
Prof. Dr. Abdulkadir Karahan Anıldı
Karahan'ın kızı Uslu: 'Babam yaşasaydı bu darbeye de direnirdi. Yine üretmeye, yine sözünü söylemeye devam ederdi'