Sanat çalışmalarını Antalya’da atölyesinde sürdüren Oğuz, “Resim sanatıyla, elektriğin olmadığı çocukluk yıllarımın soğuk kış gecelerinde, annemin bize uzun uzun anlattığı masallardan biriyle tanıştım” dedi.
Masalın ne başını ne de bütününü hatırladığını, aklında kalan tek sahnenin, yakışıklı gencin güzel kızı sevmesi olduğunu anlatan Oğuz, “Padişah, biricik kızıyla görüşmemesi için genci zindana atar. Oğlan, aşkını görememenin acısıyla yanıp tutuşmaktadır. Öyle efkarlı, öyle acılıdır ki duygularını duvarlara resmeder. Bütün duvarları tabandan tavana kadar resimlerle doldurur. Kuşların, kurtların, çiçeklerin, dağların, bayırların, ağaçların, sevdanın ve aşkın resmini çizer. Padişah, yıllar sonra zindandaki resimleri görür ve hayran kalır. Sanatın etkileyici kudretinden olsa gerek, padişah ikna olur ve kızını oğlana verir. Bu masaldan da anlaşılacağı gibi sanat, birleştirici ve ikna edicidir. Resim sanatına ilgim bu masalla başladı herhalde. Bir de annemin oyalı yazması, nakşettiği kilimleri, dedemin mezar taşına işlenen motifleridir” ifadelerini kullandı.
“Figürlerim vesikalık Bir benzetimden öte”
Resimlerindeki figürlerin acılı ve kederli olduğunu ifade eden Oğuz, “Masallar kulaktan kulağa, dilden dile dolaşarak hayat bulur. Belki bu masal İslamiyet öncesi çağların ürünüdür, bilemiyorum. Annemin bize anlattığı masal ve hikayeleri yıllar sonra, Antik Çağ’da yaşamış olan İyonyalı Homeros ve eski İranlı yazar Firdevsi’ninŞahnâme’sinde görünce çok şaşırmıştım. Çalışmalarımı ekspresif sanat anlayışı içerisinde nitelendirebiliriz. Figürlerim vesikalık bir benzetimden öte, içinde bulundukları ruhsal durumu karakterize eder. Herkesin görebildiği biçimi değil, ötesindeki özü resmetmeye çalışıyorum. Resimlerimdeki figürler acılı ve kederlidir. Fakat aynı zamanda da coşkulu ve isyankârdır. Bazen bir çığlık, bazen sessiz bir ıstırap içindedirler. Çalışmalarıma konu edindiğim kuzgunlar, çiçekler ve portreler tarih ve zamanın ötesindedir. Mekân ve zaman belli değildir. Figürlerimde bilinçli bir deformasyon vardır ve kendi iç dünyamın imgeleridir” şeklinde konuştu.
“SANKO Sanat Galerisi Kültürel Birikimin Lokomotifidir”
Bir kentte resim sanatının filizlenip yeşerebilmesi için üçayağın gerekliliğine vurgu yapan Oğuz, “Bunlardan biri sanatçı, diğeri galerici ve üçüncüsü ise sanatseverdir. Galeriler olmazsa olmazlardandır. Galerilerin olmadığı bir yerde sanatçı başka diyarlara göç eder. Sanatçı ve sanatseveri bir araya getirip kültürel birikimin oluşmasını sağlayan galerilerdir. Bu anlamda Sanko Sanat Galerisi Gaziantep’te oluşan kültürel birikimin lokomotifi olmuştur. Yaptıkları ve yapacakları sanat için çok önemlidir. Sanat en az bilim kadar önemlidir” dedi.
Galerinin 14 yıldır sanatçıların buluşma noktası olduğunu belirten Sanko Sanat Galerisi Yürütme Kurulu Üyesi Murat Köylüoğlu ise Türkiye genelinde önemi bilinen bir galeri haline geldiklerinin altını çizdi.
Sergi açılışına, sanatçının eşi Özlem Oğuz ve kızı Zelal Oğuz, SANKO Okulları Genel Müdürü Fırat Mümtaz Asyalı, Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Gülfem Karslıgil Marakoğlu Gaziantepli ressam Hüseyin Erdoğan, Sanko Park AVM yetkilileri, sanatçılar ve sanatseverler katıldı.
Konuşmalardan sonra Sanko Okulları Genel Müdürü Fırat Mümtaz Asyalı, SANKO Holding tarafından bastırılan ve Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nin bilimsel yayını olan “Belkıs Zeugma ve Mozaikleri” isimli bilimsel yayını, sanatçı Murat Oğuz’a hediye etti.
Murat Oğuz’un Sanko Sanat Galerisi’ndeki sergisi, 24 Ocak 2019 tarihine kadar her gün 10.00-22.00 saatleri arasında gezilebilecek.
SANKO Sanat Galerisi'nde 'Zamansız Renkler' Temalı Sergi
Ressam Murat Oğuz, bölgede sanatın ve sanatçının buluşma adresi haline gelen Sanko Sanat Galerisi’nde ‘Zamansız Renkler’ temalı 9’uncu kişisel resim sergisini açtı. Ressam Murat Oğuz, tuval üzerine akrilik boya tekniğiyle yaptığı farklı boyutlarda 32 eserini Gaziantepli sanatseverlerle buluşturdu.