'Suçu Olana Bir Ayrıcalık Yapılamaz'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş: 'İlk günden itibaren 'suçu olanların cezasını çekmeleri gerektiği' söyledim. Suçu olana bir ayrıcalık yapılamaz. Yargı önünde herkes hesap vermeli. Hesabını veren kişiler de yargının verdiği kararlara da uymalı. Ben bu konudaki hassasiyetimi ilk günden itibaren Peygamber Efendimizin, 'Kızım Fatıma da olsa kolunu keserim' dediği anlayışıyla hareket ettiğimi özellikle ifade etmek istiyorum' 'Asla kişisel tavırlarımı ön plana çıkarmadım. Tabii ki etkilendim. Tabii ki üzüntülerimiz var. Hak edip etmediğimizi düşündüğümüz birtakım tezviratlar var. Ama bunlarla ilgili bir tavır koymak bize yakışmaz. Bu doğru olmaz diye düşündüm. İnanıyorum ki bunlar da geçecek' 'Bulunduğum konum itibariyle çok konuşmak da istemiyorum. Esasında bu FETÖ hareketinin bir başka hamleleridir. İleride tarih bunları yazacak. Burada olan gizli akıl bütün argümanlarını devreye sokuyor. Arzuları, beni hedefe koydular, 'Sayın başkan görevini bıraksın, çekilsin, gitsin artık diye. Ben İstanbullulardan üçüncü kez yetkiyi aldım. Bu yetkiyi 3 dönemdir kullanmaktayım. Bu yetkiyi İstanbulluların dışında başka kimse benden alamaz'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, damadının yeniden tutuklanmasıyla ilgili olarak ilk günden itibaren, suçu olanların cezalarının çekmesi gerektiğini belirterek, 'Suçu olana bir ayrıcalık yapılamaz. Yargı önünde herkes hesap vermeli. Hesabını veren kişiler de yargının verdiği kararlara da uymalı. Ben bu konudaki hassasiyetimi ilk günden itibaren Peygamber Efendimizin, 'Kızım Fatıma da olsa kolunu keserim' dediği anlayışıyla hareket ettiğimi özellikle ifade etmek istiyorum.' dedi.

Florya Sosyal Tesisleri'nde Hakkari'den gelen küçük Yağmur Güder ile basın mensuplarının karşısına çıkan Topbaş, toplantı sonunda damadının tekrar tutuklanmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

'Yargı kararını verirken lehte veya aleyhte hiçbir şekilde yorum yapılmaması lazım' diyen Topbaş, 'Yargıyı etkilememek lazım. Burayı iki noktada değerlendiriyorum. Damadım veya FETÖ terör örgütünün değişik kollardaki terör faaliyetlerine katılan veya katılmayanlar ve katılanlar üzerindeki. Diğeri de benim şahsımla ilgili. Tabii ki terör üzerinde yapılan çalışmalar, özellikle FETÖ terör örgünün yaptığı ve maalesef Türkiye'yi karartma adına yaptığı hamleler, milletimiz tarafından bertaraf edildi. Tabii ki yargı önünde hesap verecekler. Ben, yargının tarafsızlığına inanıyorum ve güveniyorum.' diye konuştu.

- 'Yargıya hep güvendim'

Gerek kendisiyle gerek başkanlığını yaptığı kurum olan belediye ile ilgili yargısal süreçlerde hep sessiz kalmayı tercih ettiğini dile getiren Topbaş, şöyle devam etti:

'Yargıya olan güvenimizi hep dile getirdik. Yargıya müdahale edilmemesi gerektiğini düşündük, ifade etmeye çalıştık. Maalesef görmekteyiz ki elinde bulgu ve delilleri olmadan, birileri kendince birtakım yorumlar yaparak ve bu yorumlar üzerinde kamuoyu oluşturarak, farkında olarak veya olmayarak tabii ki bu ileride nasıl gelişecek zaman içerisinde beraberce göreceğiz. Ama bunun ötesine şahsımla ilgili, hedefe konulduğumu görüyor herkes. İstanbullular, bizi seven dostlarımız 'Kadir Topbaş'ın adeta hedefe konulduğunu' düşünüyor. Bunun üzerine hak etmediğim birtakım tezviratlar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Bunu kişilik haklarına saygısızlık olarak görmekteyim.'

Topbaş ellerinde delil ve bulgular olanların tabii ki bunları ortaya çıkarmaları gerektiğine değinerek ancak bunu gelişi güzel, laf olsun diye veya birilerinin dümen suyuna katılarak yorumlar yapmalarını doğru bulmadığını söyledi.

Kadir Topbaş'ın yargıyı etkilediğine ilişkin değerlendirmelerin gerçekçi olmadığının bu son olayla netlik kazandığını aktaran Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Kadir Topbaş'ın yargı üzerinde hiçbir şekilde gücü yok. Başkan olarak benim damadımın 21 gün gözaltında tutulması, 8.5 ay tutuklu kalması ve tekrar serbest bırakıldıktan sonra tekrardan 45 gün sonra yargılanmasının tutuklu olarak devam edilmesi amacıyla tutuklanmasının istenmesinden demek ki benim hiçbir şekilde dahlim olmadı. Bu apaçık ortaya çıktı. Öyle bir gücümüz olmadığı ortada. Öyle bir gücümüz olsa bile, asla siyasilerin ve bizlerin hangi konumda olursak olalım, yargıya müdahale etmeyi hiçbir şekilde aklımızdan geçirmememiz gerekiyor. Çünkü adalet mülkün temelidir. Bunu bilmekteyiz. Yargı herkese eşit mesafede olmak zorunda. Böyle olduğu zaman adil yönetim ortaya çıkar. Bunu ben yargı süreci içerisine girmiş her vatandaş için, her insan için söylüyorum ve herkes için ifade ediyorum. Sonuç olarak mahkemeler kararlarını verecekler ve sonuçları ortaya çıkacak. Yargının vereceği karara herkesin saygı göstermesi, uyması ve kabul etmesi gerekir. Hiçbir zaman kişi ve kurumlara özel yargı işletilmemesi lazım. Her daim bunun üzerinde durdum ve bu hassasiyeti göstermeye çalıştım.'

- 'Yargı süreci başladı, alenileşti, dava açıldı'

İstanbul halkının kendisini yakinen tanıdığını ve her daim yargı konusunda tavrının aynı olduğunu vurgulayan Topbaş, 'Asla kişisel tavırlarımı ön plana çıkarmadım. Tabii ki etkilendim. Tabii ki üzüntülerimiz var. Hak edip etmediğimizi düşündüğümüz birtakım tezviratlar var. Ama bunlarla ilgili bir tavır koymak bize yakışmaz. Bu doğru olmaz diye düşündüm. İnanıyorum ki bunlar da geçecek. Yargı süreci artık başladı. Alenileşti. Dava açıldı. Alenileşen dosyalar sebebiyle avukatları, kamuoyunu bilgilendirmeyi daha detaylı yapacaklar. Çünkü daha önce konuşmadılar. Neden? Çünkü gizlilik esasına dayandıkları için bir açıklama yapmadılar. Dosyalar artık aleni haline geldiği için ve açıklandığından, yönetirlerken avukatlar da bu konuda bilgileri ortaya koyarlar.' değerlendirmesinde bulundu.

Topbaş, ilk günden itibaren 'suçu olanların cezasını çekmeleri gerektiğini' söylediğini ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:

'Suçu olana bir ayrıcalık yapılamaz. Yargı önünde herkes hesap vermeli. Hesabını veren kişiler de yargının verdiği kararlara da uymalı. Ben bu konudaki hassasiyetimi ilk günden itibaren Peygamber Efendimizin, 'Kızım Fatıma da olsa kolunu keserim' dediği anlayışıyla hareket ettiğimi özellikle ifade etmek istiyorum. Şunu da söylemek isterim. Biz öyle bir dine mensubuz ki bir zina olayında bile 4 tanık istenmekte. Böyle bir dine mensup olan toplumun, kalkıp da nasıl bir değerlendirme yaptığını bir türlü akıl sır erdiremiyorum. Ne kadar bilgi sahibiler? Bu konuda ellerinde ne kadar doküman var? Bu kadar tezviratın yapılmasına da anlam veremiyorum. İstiyorum ki sadece Ömer Faruk Kavurmacı değil, herkes için bütün tutuklular için, adalet eşit mesafede olsun. Yargı süreçleri sağlıklı yürütülsün. Kimsenin lehte veya aleyhte bir dahli olmasın. Adalete saygımızı yitirirsek, gücünü kaybederse 'Adalet mülkün temelidir' dediğimiz yapı sarsılırsa ülke sıkıntıya girer. Hepimiz bu sıkıntıyı birlikte çekeriz. Ben yargıya güveniyorum. Bu güvenim tamdır. Her şeyin hayırlısını diliyorum ve bu da geçer ya hu' diyorum.'

- 'FETÖ hareketinin bir başka hamleleri'

Bir gazetecinin, 'Serbest kaldığı süreçte hiç damadınız ile görüştünüz mü? Örneğin o TUSKON'daki ayakta alkışlayanlardan biri, o görüntüyü sordunuz mu?' şeklindeki sorusuna Belediye Başkanı Topbaş, şu cevabı verdi:

'Tabii ki görüştüm. Ama siz medya mensubu olarak onun tamamını lütfen izleyiniz. Yani orada bir alkışlama olayı da değil esasında orada başka şeyler var. Lütfen izleyiniz. Orada sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan o hakaretvari ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili tehditvari konuşmalar sırasında yerinde oturduğunu ve hiçbir hareket yapmadığını orada gözlemleyeceksiniz. Bir baştan sona kadar izlensin. Zaten mahkeme yargı bunları sonuna kadar izleyecektir, değerlendirecektir. Bunlar deşifre edilmiştir, bakılacaktır. Sadece benim damadım meselesi değil, diğerlerinin de bütün bu konuda yargıya intikal etmiş bütün davaların ve kişilerin şahıslarıyla ilgili ve kararları yargı verecektir. Buna saygılı olmak zorundayız. Suçu olanlar mutlaka cezasını çekmeli bundan tarafım. Bunu açık ve net olarak ifade ederim. Söyleyeceklerim bu kadar.'

Bir başka gazetecinin, 'Damadınızın durumuyla ilgili olarak istifa etmeniz gerektiğine ilişkin yorumlar yapılıyor. İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?' sorusunu Topbaş, şöyle cevapladı:

'Bunları çok detaylı düşünmek lazım. Bulunduğum konum itibariyle çok konuşmak da istemiyorum. Esasında bu FETÖ hareketinin bir başka hamleleridir. İleride tarih bunları yazacak. Burada olan gizli akıl bütün argümanlarını devreye sokuyor. Arzuları, beni hedefe koydular, 'Sayın başkan görevini bıraksın, çekilsin, gitsin artık diye'. Arkasından ne olacaktı? Onlar şöyle ince ince hesaplansın ve düşünülsün bakalım arkasından ne yapmak isteniyordu, hangi hamlelerdir. Bana bu yetkiyi İstanbullular verdi. Ben İstanbullulardan üçüncü kez yetkiyi aldım. Bu yetkiyi 3 dönemdir kullanmaktayım. Bu yetkiyi İstanbulluların dışında başka kimse benden alamaz. Yeter ki yargıya ters bir hareket yapmayayım. Yargının ceza olarak vereceği tavırlar içerisinde olmayayım, yargıya saygımı yitirmeyeyim. Bunu biliyorum. Ama tekrar ediyorum söylüyorum, bu FETÖ'nün kendisine karşı çıkanları, tavır koyanları nasıl başka yönlerle yok etmeye çalıştıklarını gelecekte tarihte okuyacağız. Veya gündeme düşecek. Buna inanıyorum, bunu görüyorum. Bu da bir senaryo. Bu AK Parti'nin geleceği ile ilgili, İstanbul'un geleceği ile ilgili bir takım çalışmalar yapıldığını düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın yalnızlaştırmak istendiğini düşünüyorum. Parti içerisinden veya dışarıdan bir takım insanların farkında olarak veya olmayarak bu işin içine dahil olduklarını bu işin dümen suyuna katıldıklarını görmekten üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bunu yarın çok daha net, gelecekte beraberce göreceğiz. Bunların hepsi ortaya çıkacak. Bu da bir farklı manipülasyon farklı bir hareket olduğunu görmekteyim.'

- 'Bunlar tamamen birer senaryo'

'Damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın bu senaryonun bir parçası olup olmadığına ilişkin bir başka sorunun sorulması üzerine ise 'Dahil edilmek isteniyor. Hepimiz dahil edilmek isteniyoruz' diyen Topbaş, sözlerini şöyle tamamladı:

'Bunu ben açık ve 43 yıllık siyasi hayatımdan edindiğim bilgilerle ve bu konudaki deneyimlerden hareketle ifade etmek istiyorum. Bunlar tamamen birer senaryo. Türkiye'nin geleceğini karartma her yönüyle. Bakın birçok örnekler var. Hangi birini söylesek ki? Üçüncü havalimanı inşaatına karşı çıkıldı, kıyamet kopartıldı bugün dünyanın en büyük havaalanı yapılıyor. Bu tip Türkiye’nin gelişmesini istemeyenler, güçlü bir iktidarın, yönetimin olmasını istemeyenler, siyaset meydanlarında seçim alanlarında bu yetkiyi alamayacaklarını görenlerin, başka türlü tezviratlar, başka türlü manipülasyonlara girdiklerini görmekteyiz. Bu da bir senaryo. Bunun arkasında başka oyunlar var. inşallah milletimizin feraseti bunlara fırsat vermez. Biz de durduğumuz yerde burada varız. Gücümüz ile İstanbul'a hizmet etmeye çalışıyoruz. Bu yetkilerimizi kullanıyoruz. İstanbulluların güven duygusunu asla sarsmamaya özen gösteriyorum. Kendi işimde hiçbir zaman bu denli çalışmadığım bir gayreti burada yapmaya devam etmekteyim. İstanbul’da birlikte yaşıyoruz. Yarınlar çok daha farklı, yarınları çok daha farklı bir Türkiye’yi güçlü bir Türkiye’yi beraber oluşturacağız. İstikrarlı yönetimlerden bu geçer. Bunun farkındayız. Milletimizin bize olan güveni asla sarsılmasın, bize güvenmeye devam etsinler. Biz milletimize, İstanbullulara hiçbir şekilde yanlış yapmayız.'

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile