1924 yılında gerçekleşen Birinci Uluslararası Tasarruf Kongresi’nde kabul edilen Dünya Tasarruf Günü her yılın 31 Ekim tarihinde kutlanıyor. İnsanların geleceklerini güvence altına almak için yöneldikleri tasarrufun öneminin anlaşılmasına katkı sağlayan bu gün ile ilgili konuşan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, "Tasarruf kelimesi genellikle tüketmemek gibi algılanıyor oysa tasarruf etmek israf etmemek, mantıklı tüketmek veya maliyet odaklı yaşamak anlamına geliyor" dedi.
Tasarrufun Türk insanının unuttuğu bir kavram haline geldiğini dile getiren Alkin, Türkiye’de insanların, gelirleri düşük olduğu için tasarrufa para ayıramadığını ifade etti.
Kamuda da ciddi bir israfın söz konusu olduğunu belirten Alkin, bütün bunların sonucunda tasarrufun mümkün olmadığını vurguladı.
GELİR YÜKSELDİKÇE TASARRUF EĞİLİMİ ARTIYOR
İnsanların gelir düzeyleri yükseldikçe tasarruf eğilimlerinin arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Emre Alkin, ‘’İnsanlar refah istiyor. Refah seviyesi arttıkça tasarruf da artıyor. Dolayısıyla ‘Tasarruf Günü’nün ortaya çıkış sebebi büyük ihtimalle insanları israftan uzaklaştırmak, mantıklı tüketime yönlendirmeye çalışmak veya maliyet odaklı olmalarını sağlamaktı. Fakat günümüzde bahsettiğim bu 3 noktadan bahsetmek pek de mümkün görünmüyor. İnsanların zevkleri, ihtirasları, alışkanlıkları, mecburiyetleri var. O yüzden ’Tasarruf Günü’nü tasarruf olmadan kutluyoruz. Bu, bizim olimpiyat yapmadan olimpiyat stadımızın olmasına benziyor. Türkiye’de de tasarruf olmadan bu günü kutluyoruz’’ diyerek konuşmasını sürdürdü.
TASARRUF YAPMA NOKTASINDA NERELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Akıllıca harcama yaparak tasarruf sağlanabileceğini öne çıkaran Alkin, borcu borçla kapatmanın yanlış olduğuna ve bu şekilde, tasarruf yapmanın imkansız bir hal alacağına dikkat çekti. Kişilerin özellikle satın aldıkları bir malın ömrü ile taksit sayısını eşit tutmaları gerektiği üzerinde duran Alkin, ‘’Mesela 6-7 ay dayanacak bir çorap alıyorsunuz. Bunu 12 ay taksitle almanın bir manası yok. Ömür ve taksit sayısı birbiriyle orantılı olmalı. Bunun dışında küçük de olsa bir miktar para mutlaka kenara ayırmaları gerekiyor. Bu para zaman içerisinde onlara çok lazım olacaktır’’ ifadelerinde bulundu. Yaşamsal harcamalardan sonra kişinin elinde ne kaldığına bakması gerektiğini belirten Alkin, ‘’Bu harcamalar üst üste toplandığında gelir yetmiyorsa burada akıl dışı bir durum var demektir. O yüzden kişi başka yerlerde işini, aşını aramak durumunda kalıyor. Diğer türlü kişi hem borçlanıp kendisine bir fayda sağlamıyor hem de ülkeye bir yararı olmuyor’’ dedi.
BÜYÜMENİN KAYNAĞI ÖZEL TASARRUFLAR
Özel tasarrufların büyümenin asıl kaynağı olduğunu söyleyen Alkin, ‘’Tasarruflar yapılacak olan yatırımlara yetmiyorsa ülke borçlanmak durumunda kalır. Borçlanma başladığı zaman da bunun önünü alamazsınız. Bugün birçok büyük ülke borç batağında ve risk altında hayatına devam ediyor’’ diye konuştu.
Türkiye’nin de bu kritik noktaya geldiğini ifade eden Alkin, özel sektörde ciddi bir borç olduğunu ve bunun sebebinin tasarrufların yetmemesi olduğunu dile getirdi. Bu sebeple vergi politikaları konusunda devletin vatandaşa karşı şefkat içerisinde ve onların cebindeki kullanılabilir geliri arttıracak şekilde olması gerektiğini belirten Alkin, ancak bu şekilde tasarruf edilebileceğini ve bu tasarruflar arttıkça Türkiye’nin geleceğinin kurtulabileceğini vurguladı.
Tasarrufun Anlamı Tüketmemek Değil İsraf Etmemek
Her yılın 31 Ekim günü kutlanan ve tasarrufun önemine dikkat çekmeyi amaçlayan Dünya Tasarruf Günü yaklaşırken tasarruf konusunda değerlendirmelerde bulunan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin tasarruf kelimesinin tüketmemek değil israf etmemek anlamına geldiğini belirtti.