Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü, tüberküloz hastalarına erken tanı konması ve en kısa sürede tedaviye başlanmasının toplum sağlığı açısından en kritik nokta olduğu belirtilerek, "Bu nedenle iki-üç haftadan uzun süren öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, nefes darlığı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi şikayetleri olan kişilerin bu açıdan kontrollerinin yapılabilmesi için en yakın sağlık kuruluşuna beklemeden müracaat etmesi gerekmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü'nden yapılan açıklamada, 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü dolayısıyla, halk arasında verem olarak bilinen tüberküloz hastalığı ve hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenlerle ilgili uyarılarda bulundu.
Açıklamada, tüberküloz hastalarına erken tanı konması ve en kısa sürede tedaviye başlanmasının toplum sağlığı açısından en kritik nokta olduğu belirtildi.
İki-üç haftadan uzun süren öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, nefes darlığı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi gibi şikayetleri olan kişilerin kontrollerinin yapılabilmesi için en yakın sağlık kuruluşuna beklemeden müracaat etmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, Türkiye’de 2015 verilerine göre verem savaş dispanserlerine kayıtlı hasta sayısının 12 bin 772 olduğu, tüberküloza neden olan bakterinin Robert Koch tarafından 24 Mart 1882 tarihinde keşfedilmesiyle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu tarihi “Dünya Tüberküloz Günü” olarak kabul ettiği bildirildi.
Açıklamada, 2017 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yayınladığı raporda, 2016 yılında 10,4 milyon kişinin tüberküloz hastalığına yakalandığı ve 1,7 milyon kişinin ise tüberküloz nedeni ile hayatını kaybettiği aktarıldı.
Tıp dilindeki adıyla tüberküloz, halk arasındaki adıyla veremin kalıtsal değil bulaşıcı bir hastalık olduğu ifade edilen açıklamada, şunlara yer verildi:
"Dünya genelinde dokuzuncu ölüm sebebi olan tüberküloz, HIV/AIDS'ten daha ciddi tehdit oluşturan bir enfeksiyon olarak bilinmektedir. DSÖ tarafından tüberküloz ile mücadelede hedeflenen stratejiye göre 2030 yılına gelindiğinde, 2015 yılına göre tüberküloza bağlı ölümlerde yüzde 90 azalma ve yeni tüberküloz vakası görülme oranında ise yüzde 80 azalma hedeflenmektedir. Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda ve havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşin ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Verem, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların solunum yoluyla alınması ile yayılmaktadır.
Tedavi olmayan dirençli bir hasta dirençli mikrop bulaştırır. Tedavi olmayan bir verem hastası her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte eder. Verem bulaşan kişilerin yüzde 5’i 1-2 yıl içinde verem hastası olur, yüzde 5’inde ise verem mikrobu vücutta sessiz olarak bekler. Vücut direncinin düştüğü durumlarda verem mikrobu çoğalarak verem hastalığına neden olur. 5 yaş altındaki çocuklar, yaşlılar, HIV enfeksiyonu olan kişiler, bağışıklığı baskılayan tedavi alan kişiler, silikoz, diyabetes mellitus, kronik böbrek yetmezliği, lösemi, lenfoma ya da kanser hastası olanlar, organ nakli olanlar, İdeal vücut ağırlığının yüzde 90’ından daha az kiloda olanlar, sigara içenler, ilaç bağımlılığı olanlar ve alkol kullananlar verem hastalığı açısından daha büyük risk altında bulunuyor."
- Hastalığın teşhis ve tedavisi ücretsiz
Açıklamada, Türkiye’de bütün sağlık kuruluşlarında tüberküloz hastalığının teşhis ve tedavisinin ücretsiz yapıldığı aktarılarak, tüberküloz ve dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinde kullanılan ilaçların, Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilerek ücretsiz olarak hastalara ulaştırıldığını belirtildi.
Tedavi süreci en az 6 ay süren bu hastalıkta düzenli ve eksiksiz ilaç kullanımının büyük önem taşıdığı kaydedilen açıklamada, "İlaç tedavisine başladıktan 15-20 gün sonra bulaştırıcılık büyük oranda azalıyor. Tüberküloz tedavi edilebilir bir hastalıktır ve hastalar ilaçlarını düzenli kullandıklarında yüzde 90’nın üzerinde iyileşebilmektedir. Uygulanan tüberküloz tedavi programı ile Türkiye’de yeni tüberküloz hasta sayısının her yıl yaklaşık yüzde 6-7 oranında azaldığı görülmektedir." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, tüberküloz hastalarına erken tanı konması ve en kısa sürede tedaviye başlanmasının toplum sağlığı açısından en kritik nokta olduğu aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Bu nedenle iki-üç haftadan uzun süren öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, nefes darlığı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi şikayetleri olan kişilerin bu açıdan kontrollerinin yapılabilmesi için en yakın sağlık kuruluşuna beklemeden müracaat etmesi gerekmektedir. Bu şikayetleri olan kişilere balgam örneklerinin mikroskop altında incelenmesi, balgam kültüründe verem mikrobunun üretilerek gösterilmesi ve akciğer grafisi çekilmesi sonucu verem tanısı koyulabilmektedir. Verem tanısı koyulan kişiler gibi yakınları da dikkatli bir şekilde takip edilmeli ve gerekli görülen durumlarda koruyucu tedavi uygulanmalıdır."
Verem hastalarının yakınlarının, özellikle aynı evde birlikte yaşayanların mutlaka verem birimlerinde muayene olması gerektiği belirtilen açıklamada, "Hasta yakınlarının taramaları Verem Dispanserlerinde ücretsiz yapılmaktadır. Yakınmaları sorgulanır, Akciğer grafisi çekilir veya Tüberkülin deri testi (PPD) yapılır. Belirli aralarla kontroller tekrarlanmalıdır. Mikrop çıkaran hasta ile aynı evde yaşayanlara, özellikle 5 yaş altı çocuklara 6 ay süre ile koruyucu tedavi uygulanır. Bunu yanında toplumu verem gibi bir hastalıktan korunmanın en önemli yolu aşılamadır. BCG (Verem) aşısı özellikle çocukları verem hastalığından ve verem hastalığının ağır formlarından korur. Bu aşı, doğumdan sonra 2. ayını dolduran bebeklere yapılmaktadır." değerlendirmesi yapıldı.
'Tüberküloz Hastalarına Erken Tanı Konması Kritik'
Abdi İbrahim Medikal Direktörlüğü: 'Tüberküloz hastalarına erken tanı konması ve en kısa sürede tedaviye başlanması toplum sağlığı açısından en kritik nokta. Bu nedenle ikiüç haftadan uzun süren öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, nefes darlığı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi şikayetleri olan kişilerin bu açıdan kontrollerinin yapılabilmesi için en yakın sağlık kuruluşuna beklemeden müracaat etmesi gerekmektedir'