27 Mayıs 1960'ta Türkiye Cumhuriyeti darbeyle tanıştı. Emir komuta zinciri dışında, 37 düşük rütbeli subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi meşru iktidarı devirdi. Anayasa feshedildi, siyasi faaliyetler askıya alındı, vesayet odakları yaratıldı.
Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi. İlk darbenin yıllarca süren büyük ekonomik ve siyasi bedelleri oldu.
Demokrasiye ilk darbe, 27 Mayıs 1960 sabahı radyodan gelen bir anonsla duyuruldu. Darbenin, demokratik siyasi kültüre, ekonomiye, toplumsal kutuplaşmaya kadar çok boyutlu etkileri oldu.
'DARBECİLİK TÜRKİYE'DE ORDUYA YERLEŞEN BİR VİRÜS HALİNE GELDİ'
TRT Haber'in haberine göre konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, şunları kaydetti;
'Darbecilik Türkiye'de orduya yerleşen bir virüs haline geldi. Ondan sonra biz bununla çok halleştik. Vesayetçi zihinler bir türlü bu takıntıdan kurtulamadılar.
Menderes'in uygulamaları aslında 1924 Anayasasını ihlal etmiyor. İşin kritik yeri burası. 1961 Anayasasını yazanlar da Menderes'i idam edenler de ne yaptıklarını biliyorlardı. Geri dönme ihtimalinden dolayı onu idam ederek ondan kurtulmak istediler.'
DEMOKRASİNİN İLK ŞEHİTLERİ
Tarihe kara bir leke olarak geçen Yassıada duruşmaları 15 Eylül 1961'de tamamlandı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, hakkında verilen idam cezası yaşından dolayı müebbet hapse çevrildi.
Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise demokrasinin ilk şehitleri oldu.
Bu ilk darbe, Türkiye'de vesayetçi bir düzen inşa etti.
'TÜRKİYE'NİN NATO İLE İLİŞKİLERİNİN BİZİ GETİRDİĞİ NOKTADIR'
Gazeteci yazar Avni Özgürel de, 'Mesela her ülkenin bir Anayasa Mahkemesi var dediler. Yassıada hakimlerini getirip onlarla kurdular. Darbeci subayların hepsi tabii senatör olarak geldi. Esas olarak Türkiye'nin NATO ile ilişkilerinin bizi getirdiği noktadır. Amerika'nın kendisine rakip gördüğü, hasım gibi gördüğü Demokrat Parti'yi tasfiye etti bir şekilde.' diye konuştu.
Darbe bildirisinde Türkiye'nin uluslararası antlaşmalara bağlılığı teyit ediliyordu.
Amerikan yönetimi ve uluslararası kamuoyunda, demokrasiden yana net bir tavırsa duyulmuyordu.
Darbe sonrası kurulan vesayetçi düzen etkilerini yıllarca sürdürdü. Bunun etkileri de her alanda hissedildi.
'IMF'YE MUHTAÇ OLMANIN ALT YAPISINDA BU DARBELER VARDIR'
Burhanettin Duran, ayrıca şunları kaydetti;
'Siyasetin parçalanmışlığı ne enflasyonla mücadele ne yeni kalkınma modeline geçme ne de uzun vadeli planlar yapabilmeyi mümkün kılmıştır. Yüksek enflasyonun, ekonomik krizlerin, IMF'ye muhtaç olmanın alt yapısında bu darbeler vardır.'
Türkiye'nin 27 Mayıs zihniyetiyle hesaplaşması için uzun yıllar geçmesi gerekecekti.
Tarihler 17 Eylül 1990'ı gösterdiğinde İstanbul'da bir anıt mezar inşa edilmiş ve demokrasi şehitleri Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu resmi bir törenle anıt mezara defnedilerek iadeyi itibar edilmişti.
1960 darbesine karşı atılan bu önemli adım, diğer darbe ve darbe girişimlerine karşı mücadelede emsal teşkil etti.
Türk demokrasi tarihinin kara lekesi: 27 Mayıs! Üzerinden 61 yıl geçti
27 Mayıs 1960'ta Türkiye Cumhuriyeti darbeyle tanıştı. Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan ve milletin vicdanında derin yaralar açan darbenin üzerinden 61 yıl geçti. Darbenin, demokratik siyasi kültüre, ekonomiye, toplumsal kutuplaşmaya kadar çok boyutlu etkileri oldu. Tarihe kara bir leke olarak geçen Yassıada duruşmaları 15 Eylül 1961'de tamamlandı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, hakkında verilen idam cezası yaşından dolayı müebbet hapse çevrildi. Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise demokrasinin ilk şehitleri oldu.