Yönetmen İsmail Güneş, bu tür dizilerin yayınlanmasında reyting ve para peşinde koşan yapımcılarla birlikte halkı da bu dizilere itibar göstermekle suçladı. Güneş tepkisini şu sözlerle dile getirdi: "İnsanlar akın akın seyrediyor. Arz–talep meselesi. Böyle başa böyle tarak. Böyle halka böyle televizyon. Niye daha düzgün işleri seyredelim diye çaba sarf etmiyoruz. O yüzden kendi düşen ağlamaz. Ben üstüme düşeni yaparken sürekli batıyorum. O zaman sadece suçlu televizyon olamaz. Halk o kadar dezenforme; o kadar eyyamcı olmuş ki... Hasta olan çocuğu için bir kadın 150 bin dolar karşılığında yatar mı? İbrahim Tatlıses'in dediği gibi bu ülkede her gün bir sürü çocuk doğup, ölüyor. Ama hasta olan bir çocuğu kazanmak için kaybedilen değerin insanlarda oluşturduğu travma hesaba katılmıyor. Asıl dezenformasyon buydu. Kapitalizmin oyunları ile oynarken temiz kalamazsınız. Eğer beyaz pantolon giymişseniz çamurlu mahallede dolaşmayacaksınız. Bu çamurlu bir mahalle. O, bu suçludur diye kimsenin söylemesine gerek yok. Mütedeyyin insanlar da seyrediyor. Oysa bu görüntüler şuur altlarına giriyor. Çocuklarından çıkacağını fark etmiyorlar. Bu kadar ağır bir travmanın daha sonra insanların üzerinde meydana getirdiği pislik duygusunu nasıl temizleyecekler bunu merak ediyorum."
NURİ ALÇO: ÇOCUKLARI DÜŞÜNMEK GEREKİR
Geçmişte benzeri filmlerde de rol alan ünlü aktörlerden Nuri Alço, geriye dönüp baktığında kendilerinin böyle sahneleri daha kısa ve vurucu bir şekilde yaptıklarını söyledi. Alço, "Demek ki bunlar şimdi bu işi daha uzatmış ve abartmışlar. Böyle abartılı sahnelerin etkilediği ailelerin tepkileri daha farklı oluyor. Bunu belki biz büyük vilayetlerde pekiştirip geçiştiriyoruz. Ama Anadolu'da gördüğüm kadarıyla aileler -bunu defalarca yaşadım- böyle sahneleri gördükleri zaman ya çocuklarını veya kendileri televizyondan kaçıyor. Ya da misafiri varsa bir bahaneyle mutfağa gidiyor; en nihayetinde başka bir kanala geçme durumu oluyor." şeklinde konuştu.
Bu tür uzun sahnelerin toplumda çok ters tepkilere neden olabileceğini ifade eden oyuncu Nuri Alço, özellikle çocukların etkilendiğine işaret etti. Alço, "Çünkü çocuklar da aynı ortamda televizyon seyrediyor. Küçükler gördükleri bu kareleri anne baba veya çevrelerine soruyor. Aililer bu sorular karşısında zor durumda kalabiliyor. Onun için bu tür çekimlere çok dikkat edilmeli. Kısa bir şekilde geçilmelidir." dedi.
Çocukların Recep İvedik ve benzeri filmlerde izlediklerini ertesi gün evde yada okulda taklit ettiğini dile getiren Alço şöyle konuştu: "Bu sahneler çocukların üzerinde çok büyük etki bırakıyor. Tabi ki RTÜK ün bunlara çok dikkat etmesi gerekir. RTÜK hemen yayından kaldıracak veya cezasını verecek. Eskiden filmlerimiz kontrolden geçiyordu. Yoksa mümkün değildi... En ufak bir şeyde film kaldırıyordu, oynatılmıyordu... Sevişme yatak, öpüşme sahne hep gizli yasaktı... Genç nesli ve çocukları düşünmek gerekir. Onun için burada yapımcılara çok büyük iş düşüyor. "
Sanat yaşamında 54 yılı geride bırakan oyuncu Yılmaz Köksal, bu tür filmlerde söz konusu sahnelerin dozunun kaçırılmaması gerektiğini kaydetti. Dünyanın her yerinde bu tür filmlerin çekildiğini hatırlatan Köksal, suyu sabuna dokunmadan bunu sunma becerisinin gösterilmesini istedi.
Sinema dünyasının emektar oyuncularından Yavuz Karakaş ise Yeşilçam'da çekilen tecavüz sahnelerinin bu kadar abartılı olmadığını iddia etti. Karakaş, günümüz tekniğiyle bu sahnelerin daha tepki çekmeyecek hale getirilebileceğini ifade etti.