2018 yılında turizminin seyrini belirleyecek etkinlikler dizisi, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin dün akşam (24 Ocak) gerçekleştirdiği geleneksel değerlendirme ve vizyon yemeği ile başladı.
Bugün başlayan EMITT - Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı öncesi sektörün en etkili bileşenlerini bir araya getiren yemekte, 2017 yılında Türkiye turizminin geldiği nokta ve 2018 hedefleri ele alındı.
"Türkiye çok rekabetçi bir ürün sunuyor"
Bugün başlayan EMITT - Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı öncesinde TTYD’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Almanya Turizm Endüstrisi Birliği Başkanı Michael Frenzel, konuşmasında Almanya’dan bakıldığında 2018 sezonunun Türkiye turizmi açısından nasıl göründüğü sorusuna açıklık getirdi. Frenzel, “Almanlar hala dünyanın seyahat şampiyonu olarak şöhretlerinin hakkını veriyorlar; aynı zamanda Almanya’daki ekonomik durum da oldukça iyi ve kişisel gelir artmaya devam ediyor. Türkiye bundan yarar sağlayacaktır. 2018 yazı için Alman pazarındaki ilk rezervasyon rakamları, önemli bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Tüm organizatörler talebin büyük ölçüde arttığını rapor ediyor; örneğin TUI daha birkaç gün önce yüzde 70’lik bir artış olduğunu açıklayarak Antalya’ya uçuş kapasitesini dikkate değer derecede artırdı. Türkiye, adil bir fiyat/performans dengesi sunan yüksek kalitede otelleriyle çok rekabetçi bir ürün sunuyor” dedi.
‘Aşırı turizm’ sorunu çözüm bekliyor
Aynı zamanda Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) eski Başkanı ve BM Turizm ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Özel Elçisi olan Frenzel, dünyanın çeşitli ülkelerinde giderek büyüyen ‘aşırı turizm’ sorununa dikkat çekti. Frenzel, “Turizm, farklı ulusların birbirlerini anlamasına, ülkeler arasında kültürel değişim olanağı sağlanmasına katkıda bulunuyor. Ancak bazı bölgelerde, sürekli büyüyen turizm, çeşitli dezavantajları da ortaya çıkarıyor. Venedik, Amsterdam ve Barcelona gibi şehirler, hatta Mayorka, İzlanda ya da kış sporları merkezleri, ziyaretçi akınının yüküyle zorluklar yaşıyor. Bu henüz Türkiye için öncelikli bir mesele değil ama rezervasyon rakamları artmaya devam etmesi gösteriyor ki kısa süre içerisinde bu konu Türkiye’de de tartışma oluşturacak” şeklinde konuştu.
Memnuniyetsizliği ciddiye alarak durumu düzetmeye ya da hiç ortaya çıkmamasını sağlamaya yönelik çözümler bulunması gerektiğini vurgulayan Frenzel, BM Dünya Turizm Örgütü’nün 2030’a kadar yılda yaklaşık 1 milyar 800 milyon turistin seyahat etmesini öngördüğünü hatırlattı.
‘
Aşırı turizm’ sorununa çözüm olarak akıllı pazarlama, sezon genişleten önlemler, sezon-dışı dönemler için yeni fikirler ve teklifler, sıklıkla tercih edilenlerin dışında kalan rotalar ve cazibe merkezleri geliştirilmesi gerektiğini belirten Frenzel, ilgili tüm paydaşların iş birliği içerisinde hareket etmeleri gerektiğine dikkat çekti.
“Rezervasyon düşüşleri geçici bir reaksiyondu”
Konuşmasında güvenlik konusuna da değinen Frenzel, “Evet, terör saldırıları ya da doğal afetlerden sonraki birkaç hafta ya da birkaç ay boyunca rezervasyonlarda düşüşler yaşanıyor. Ama pek çok örnek, bu durumun genellikle yalnızca geçici bir reaksiyon olduğunu gösteriyor. Söz konusu olan ister New York olsun ister Bali ya da Mısır, turistler bazen kısa bazen daha uzun bir belirsizlik döneminden sonra geri geliyorlar. Bu iyi bir şey; çünkü insanlar, temel haklarından olan seyahat etme haklarının terörizm tarafından kısıtlanmasını kabul etmiyorlar. Çünkü terörizmin hedefi tam da bu. Ayrıca, üzücü ama bir dereceye kadar güvensizlik içinde yaşamayı öğrendik.” diye konuştu.
“Alman turist geri dönecek”
Frenzel, “Ülkeler, misafirlerinin kuşkucu yaklaşımlarını ve korkularını ciddiye almalı. Eğer misafirlerinizi koruyup kolluyor, onlara iyi bir fiyat-performans oranı sunuyor ve güvenlik meselesini önemsediğinizi, önlemler aldığınızı gösteriyorsanız ben geri geleceklerine inanıyorum. Bu bakımdan Alman turistlerin Türkiye’yi ziyaret etme oranlarında bu yıl ve önümüzdeki yıllarda yeniden kayda değer bir artış görüleceğine kesinlikle inanıyorum. Her ne kadar son iki yılda ziyaretçilerin sayısında ciddi bir düşüş yaşanması üzücü olsa da Türkiye’nin hala Almanlar için en çok seyahat edilen ülkeler arasında yer aldığı unutulmamalı. Uçan yolcu sayısı bakımından Türkiye hala İspanya ve Yunanistan’ın ardından üçüncü sırada” dedi.
Oya Narin: “Turizmde üçüncü yatırım hamlesinin zamanı geldi”
Geceye ev sahipliği yapan Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin ise konuşmasında dünya net hasılasının ve istihdamının toplamda yüzde 10’unu, yatırım harcamalarının da yüzde 5’ini oluşturan turizm sektörü için, küresel konjonktürün birinci derecede önemli olduğunu belirterek, “Eğer 2018-20 dönemindeki dünya büyümesitahminler çerçevesinde gerçekleşecek ise, bu turizm sektörü açısından hem büyümek hem de bir dizi reformu hayata geçirmek için bir fırsata dönüştürülebilir” dedi.
Oya Narin, “Türkiye, Orta Vadeli Plan hedefi olan yüzde 5,5’lik ortalama büyüme hedefini yakalayacak ve bu büyümeyi enflasyonu kontrol ederek gerçekleştirecek ise yeni yatırımlar şarttır. Turizm sektörümüz bu aşamada kilit role sahip stratejik bir rol oynuyor. Turizm sektörümüz Türkiye ekonomisinde büyümenin ve kalkınmanın temel taşıyıcı kolonudur. Turizm faaliyeti, ekonomimizde hem ileri hem de geriye doğru çok sayıda sektörü besliyor, olağanüstü bir istihdam kapasitesi yaratıyor ortaya çıkardığı yüksek katma değer oranıyla ekonomimize ısınma yaratmadan büyüme sağlayan yegane iktisadi faaliyet alanı niteliği taşıyor” ifadelerini kullandı.
“Turizm imalat sanayiinden ayrı tutulmamalı ihracatçı desteklerinden aynı şekilde yararlanmalı”
Turizm sektörünün 21’inci yüzyıl turizm trendlerine göre yeniden yapılanma ihtiyacı içinde olduğunu vurgulayan Narin, “Cumhurbaşkanımızın kullandığı ifadeyle ‘Turizmde 3’üncü Yatırım Hamlesi’nin zamanı gelmiştir. 21’inci yüzyılda seyahat eden kişinin değişen talebini merkeze alan bir yapılanma artık kaçınılmazdır. TTYD olarak bu atılım ihtiyacını 2Turizmde Dönüşüm’ olarak adlandırıyoruz ve bu yönde tüm sektör paydaşları ile iş birliği içinde bir çalışma gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ülke sathında 12 aya yayılan; markalaşmayı, çeşitliliği ve destinasyon bazlı yönetimi öngören bu dönüşüm, turizmin fiziksel alt yapısının dönüştürülmesini ve artık çok geride kalmış olan turizmin temel yasalarının da tümüyle gözden geçirilmesini, imar planlarında 60-70-80 milyon turisti bize kazandıracak değişikliklerin, tesislerimizi ve destinasyonlarımızı uluslararası rekabet ve konfor düzeylerine getirecek yatırımların yapılmasını, turizmin imalat sanayiinden ayrı tutulmadan ihracatçı kimliğine uygun muamele görmesini, yönetim sistemimizin baştan aşağı yeninden ele alınmasını gerektiriyor. Turizm imalat sanayiinden ayrı tutulmamalı ihracatçı desteklerinden aynı şekilde yararlanmalı. Bu yönde görüş ve politika üretmek sorumluluğu elbette biz turizm sektörü aktörlerinindir; 2018 yılı içinde, ülke örneklerinin de aynı çerçevede incelendiği bir çalışma taslağını tamamlamayı ve hükümetimizle paylaşmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
'Türkiye Çok Rekabetçi Bir Ürün Sunuyor'
Bugün başlayan EMITT-Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı öncesinde TTYD’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Almanya Turizm Endüstrisi Birliği Başkanı Michael Frenzel, "2018 yazı için Alman pazarındaki ilk rezervasyon rakamları, önemli bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Tüm organizatörler talebin büyük ölçüde arttığını rapor ediyor; örneğin TUI daha birkaç gün önce yüzde 70’lik bir artış olduğunu açıklayarak Antalya’ya uçuş kapasitesini dikkate değer derecede artırdı. Türkiye, adil bir fiyat/performans dengesi sunan yüksek kalitede otelleriyle çok rekabetçi bir ürün sunuyor” dedi.