'Seçilen yer doğru değil'

'Seçilen yer doğru değil'

Prof. Emre Kongar, Türkiye'de nükleer santral yapmak için seçilen yerin doğru olmadığını savunarak, nükleer santralin uzun dönemli, verimli ve risksiz işletilmesine de çok uygun olduğunu düşünmediğini söyledi. Gazeteci Mehmet Barlas ise, Türk insanının kabileyetine güvendiğini belirtti.

NTV ekranlarında yayınlanan Yorum Farkı programın dün akaşm ki bölümünde, Türkiye'nin nükleer enerji gereksinimi ele alındı. Programda, Prof. Emre Kongar ile Gazeteci Mehmet Barlas arasındaki yorum farkı yine ikili arasında gerilim dolu dakikalara sahne oldu.

Türkiyenin bir enerji gereksinmesi olduğunun açık olduğunu ifade eden Kongar, "En önemli enerji kaynaklarından birinin nükleer enerji olduğu da bir gerçek. Oradaki tartışma şu nükleer enerjiye ne kadar bağımlı olmalıyız, nasıl kullanılır, nerede kullanılır? Şimdi orada benim ısrarla bu programda çok dile getirdim, beni en çok kaygılandıran şey nükleer santrallerin kullanımındaki hassasiyet bakımı onarımı. Bütün o genel teknolojinin Türkiye'de uygulanabilmesi" dedi.
 
Birde atıklar meselesinin olduğuna işaret eden Kongar, "Çünkü bu nükleer atıklar hemen yok olmuyor. Yüzlerce yıl kalıyor, ömürleri çok uzun. Bunların saklanması için çok özel koşullar var. Özel çukurlar hazırlanacak etrafları özel biçimde tesis edilecek falan. Sadece bir tek olayı anımsatayım ben bütün bu organizasyonu yapacak yürütecek bütün siyasal iktidarları çapraz kesecek, ömürlerini aşacak bir becerinin Türkiye'de var olup olmadığı konusunda çok ciddi kaygılarım var" ifadelerini kullandı.
 
"Yani mesele illa bir nükleer santral kurmak. Bunun deprem alanında olması veya olmaması değil" diyen Kongar, "Bir de bunun işletilmesi meselesi var. Çok basit bir örnek vereceğim, hızlı tren yaptık. Hızlı tren yapıldıktan bilmem kaçıncı gününde müthiş bir faciaya yol açtı. Kim yaptı bunu biz yaptık. Bunda kimseyi suçlamaya veya sorumluluk atmaya gerek yok. 'Biz', bu toplum, bu toplumun mühendisi, bu toplumun politikacısı, bu toplumun işletmecisi. Şu anda herhangi bir grubu katiyen tek başına suçlamak niyetinde değilim. Toplumun genel teknolojik düzeyi, kültürü vs.'sinden söz ediyorum" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin bir nükleer santralin uzun dönemli, verimli ve risksiz işletilmesine çok uygun olduğunu düşünmediğini belirten Kongar, bunun işin birinci tarafı olduğunu ve asıl kaygılarının buradan olduğunu söyledi.

"YER SEÇİMİ DOĞRU DEĞİL"

"İkincisi daha önemlisi bu santralin zatan deprem bölgesinde olan Türkiye'de inşaa edilme meselesi. Bula bula gittiler Mersin Akkuyu. 40 defa söylendi orası en tehlikeli yerlerden bir tanesi diye. Tam oranın üstünde yapıyor" diye konuşan Kongar şöyle devam etti:

"Yani tabiki Türkiye'deki deprem haritalarına bakıldığında, daha güvenli yerin seçilmesinde depreme karşı güvenli olmasının yanında, nükleer santral için başka gerekler falan bir sürü faktör var. Ama yapılan seçimin ben çok doğru bir seçim olduğunu düşünmüyorum. Sayın Başbakan Rusya'da demiş ki, 'her yatırımın riski vardır'. Tabi her yatırımın riski vardır. Her yatırımın bir defa ekonomik riski vardır, teknolojik riski de vardır. Ama bu risk mahveden bir risk. Yani nükleer kirlenme başladığı zaman, radyasyona maruz kaldığınızda bütün sülaleniz, gelecek kuşaklar ve yüz binlerce kişi etkileniyor. Japonya hala onun bedelini ödüyor. Bunlar çok önemli şeyler. Bunlar öyle canım biz yaparız olur denecek şeyler değil. Ben bu araştırmaların bu tetkiklerin ve yer seçiminin doğru olmadığı kanısındayım."

"BEN TÜRK İNSANININ KABİLİYETİNE GÜVENİYORUM"

"Hindistan'da 10 tane daha yapıyor Çinde'de 11 tane daha yapıyorlar. Böyle olduğuna göre Türk toplumunun kendi kadrolarına güvenmesi gerekiyor, bu konuda insanları yetiştirmek gerekiyor" diyen Barlas, "Onlar Ay'a biz yay'a mantığıylaTürkiye yıllarca toplu iğne de yapamadı. Ama Türkiye şu anda pek çok alanda kendi kadrolarını yetiştirdi. O teknolojileri de bir takım ülkelere ihraç eden bir ülke. O bakımdan ben kendi insamıza güveniyorum" ifadelerini kullandı.

Kendi insanımızın kurallara uymaması konusunda bir sorun olduğunu söyleyen Barlas, "Bu trafikten başlayıp insani ilişkilere kadar yansıyan bir kurallara uymama sorunu. O kurallara uymama sorunu hallolduğu takdirde neticede Türk insanının yapamayacağı şey yok. Geçen gün konuştuk Dünya'nın en iyi ameliyatlarını Amerika'daki Türk doktorları yapıyor. Yani içinde bulunduğunuz sistemi mükemmelleştirdiğiniz takdirde, Türk insanının yapamayacağı iş yok. Türk insanı ihraacat yapabilir mi, Türkiye ihracaat yaparsa malımız mı var aç kalırız deniyordu. Şu an Türkiye 100 milyar doların üstünde ihracaat yapabilen bir ülke. THY nereye uçacak deniyordu, şu an da THY Dünya'nın en büyük hava yollarıyla rekabet ediyor o bakımdan ben Türk insanının kabiliyetine güveniyorum. Türkiye'de nükleer reaktör yapıldığı zaman bunun Fransa'daki yada Japonya'daki kadar mükemmel çalıştırılacağına güveniyorum. Biz yapamayız derseniz hiç birşey yapamazsınız. Nükleer enerjiden de vazgeçmek galiba mümkün değil" şeklinde konuştu.

Bunun üzerine Kongar Barlas'a, "Bir defa ben Türk insanı demedim. Bu toplumun teknolojik düzeyi ve teknoloji kültürü düzeyi dedim bir. İki öyle şeyler söylüyorsunuz ki, bunun tartışılması bile bu program için utanç verici" karşılığını verdi.

Barlas da buna karşılık, "Yüzünüzün kızarmasından belli" dedi.

"Ne Türk insanı ne Alman insanı, ne Hint insanı, ne Amerikan insanı başka milletlerden ne daha üstündür ne daha aşağıdır" diyen Kongar, " Ama belli bir kültür belli bir tekonoloji belli bir eğitim vs. toplumsal sistemin sonuçları bütün insanları etkiler. Benim bütün söylemek istediğim şey bu. Yani ben toplumun genel tekonolojik kültüründen bahsederken, sizin efendim Türk insanı herşeyi yapar bunlar çok güzel şeyler. Tabi yapar, yapıyorda ama siz gelipte zelzele bölgesine nükleer santrali kurarsanız, hızlı tren yaptık diye ilan edip ondan sonra bu kadar ölüye yol açan kazalara götüren teknoloji kültürünü vs.'yi oraya getirirseniz o dediğiniz Türk insanı telef olur" diye konuştu.

BEYAZ GAZETE
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile