Tüsiad’dan Demokratikleşme ve Hukuk Devleti Konferansı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, “Ağır bir gündem ile karşı karşıyayız” dedi.


TÜSİAD tarafından The Marmara Otel’de düzenlenen “Demokratikleşme ve Hukuk Devleti” konferansına TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, ABD Barolar Birliği Başkanı James R. Silkenat, Türkiye Barolar Birliği Başkan Danışmanı Necdet Basa, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Parlamento İşleri Siyasi Reformlar Komisyonu Başkanı Haluk Dinçer’in yanı sıra çok sayıda hukukçu katıldı

Konferansın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, “Maalesef uzun zamandır hukuk devletinin ülkemizdeki uygulama sorunlarını, özellikle hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı açısından aksaklıkları çeşitli çalışmalarla dile getirmektedir. ‘Maalesef’ diyorum, çünkü geriye doğru bakınca ve bugünkü tartışmaları da dikkate alınca, ancak bir arpa boyu yol aldığımızı görmekten üzüntü duyuyorum. Örnekler vermek, eski dosyaları açmak istemem, ancak, bir örnek var ki değinmeden geçmem mümkün değil. Size, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Sayın Yücel Aşkın’ın tutukluluğu ve Üniversite Genel Sekreteri merhum Enver Arparlı’nın tutuklu olduğu dönemde cezaevinde canına kıyması olayını hatırlatmak istiyorum. Bu dramatik olayda, TÜSİAD olarak adil yargılanma ilkelerini savunduğumuzda, yargıya müdahale gerekçesiyle Anayasaya aykırı davrandığımız iddia edilmişti. Ne ilginçtir ki bugün uzun tutukluluğun, temel hak ve özgürlükleri nasıl kısıtladığı, neredeyse 10 yıl sonra yine Anayasa Mahkemesi tarafından tescil edildi. Geç de olsa, küçük de olsa, hukukun üstünlüğü adına somut bir adım. Ne ilginçtir ki, adil yargılanma ile ilgili uyarılarımız, bugün garip tesadüflerle ve gecikmiş olarak vicdanları yaralamaya başladı.

Çeşitli vesilelerle gündeme getirdiğimiz ve bu dönemde programımızın önemli başlıklarından biri olarak ele aldığımız yolsuzluk ve rüşvet konusu da ağır bir itibar kaybı ile karşımıza çıktı” ifadelerini kullandı.

Devlet kurumlarının sorgulandığı bir durumu üzüntüyle karşıladıklarını ifade eden Yılmaz, “Bugün yine, merkezinde yargının olduğu sert bir tartışma ve cepheleşmeye şahit oluyoruz. Yargının bir güç mücadelesi alanı haline geldiği, hukukun, siyasi mücadelenin bir aracı haline getirildiği, ağır bir gündem ile karşı karşıyayız. Tartışmanın çeşitli boyutları var. Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ve ilk defa duyduğumuz bir ‘paralel’ devlet olgusu. Derin devlet olgusunu uzunca bir süredir duyuyorduk, şimdi bir de paralel devletin varlığını tartışmaya başladık. Son günlerde sıklıkla duyduğumuz bir kavram olan ‘paralel devlet’ ibaresini ve etrafındaki tartışmaları kaygıyla izliyoruz. Paralel yapıların konuşulduğu, devletin temel kurumlarının sorgulandığı bir duruma düşmüş olmaktan da büyük bir üzüntü duyuyoruz, kabullenemiyoruz, benimsemiyoruz” şeklinde konuştu.

Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda yapılmak istenen değişikliğe de değinen TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, “Hem 1982 Anayasası’na ilişkin hem de 2010 Anayasa değişikliğinde sakıncalarına işaret ettiğimiz HSYK modelini bir kez daha değiştiren gündemdeki kanun teklifi, söz konusu çatışmayı yürütmenin yargı üzerindeki etkisini biraz daha artırarak aşmaya çalışmaktadır. Böylelikle, kanun teklifi, bağımsızlığı zaten tartışmalı olan HSYK yapısına yeni sorunlar ilave etmektedir. Çözüm, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını gerçekten sağlayacak bir anayasal reformda yatmaktadır” ifadelerini kullandı.

Gecede bir konuşma yapan Türkiye Barolar Birliği Başkan Danışmanı Prof. Dr. Necdet Basa ise adil yargılanma hakkına vurgu yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Hukuk ihlallerinin azımsanmayacak bir kısmı, Hakim ve Savcıların doğruyu doğru olmayandan, haklıyı haksızdan, suçluyu suçsuzdan ayırabilmek için adil yargılamanın tek geçerli yol olduğu gerçeğini içselleştirmemiş olmalarıyla yine değerli hakim ve savcılarımızın önemli bir bölümünün adil yargılamanın ön şartının avukatının eşit, kurucu unsur olduğunun gerçeğinin benimseyememiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Konusu ne olursa olsun bir ceza davasında gerçeğin yanlıştan, suçlunun suçsuzdan ayırt edilebilmesi için içeriği evrenselleşmiş ilkelerle belirlenmiş adil yargılanma hakkına saygı durulması zorunluluğu oluşturmaktadır”.

22 hakim ve savcının Türkiye Cumhuriyeti’ni çözmeye çalıştığını iddia eden Basa, “Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yeni oluşumuyla ilgili tüm hazırlıklar tamamlanmıştır. Burada Metin Hoca’nın çok önemsediği bir cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Herhangi bir ihtilaf halinde mahkemeye başvurulurdu. Çözüm için mahkemeye başvur. İyi güzel de. Bizde 22 Hakim ve Savcı Türkiye Cumhuriyeti’ni çözmeye çalışıyor” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile