KCK davasından tutuklu olan Hatip Dicle, milletvekili mazbatasını avukatları aracılığıyla 12 Haziran’da Diyarbakır İl Seçim Kurulu’ndan almıştı.
Kısa bir durum değerlendirmesi yapan parti yönetimi YSK’ya resmi başvuru yapmayı kararlaştırdı.
AKP’nin seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek’in imzasını taşıyan dilekçe cumartesi sabah saatlerinde YSK’ya verildi. Anayasa, siyasi partiler kanunu ve yasa maddelerinin hatırlatıldığı dilekçede Dicle’nin milletvekili yeterliliğine sahip olmadığı savunuldu.
Dicle’nin seçilme yeterliliğine sahip olmadığı görüşünü YSK’da CHP ve MHP’yi temsil eden isimler de savunuyor. YSK’da AKP’yi eski milletvekili Hüsrev Kutlu, CHP’yi Mehmet Yakupoğlu ve MHP’yi de Fikri Dönmez temsil ediyor.
YSK toplantılarına katılan bu isimlerin oy hakkı bulunmuyor. Her üç isim de YSK’nın oybirliğiyle Dicle’nin vekilliğini düşürdüğü son toplantının bir bölümüne katıldı. CHP ve MHP’li üyeler “Devlet ve hukuk var ise Dicle vekil olamaz” görüşünü bildirdi.
İpek: Bizimle ilgisi yok
AKP’nin YSK’ya verdiği dilekenin altında imzası olan Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, gerekçelerini Radikal’e anlattı. İpek, YSK’nın Dicle kararını Cumhuriyet Savcılığı’nın müracaatı üzerine verdiğini, AKP’nin dilekçesiyle ilgisi olmadığını savundu. Haluk İpek, “Süreç devam ediyordu. Dosya YSK’da devam ederken Hatip Dicle’ye mazbata verilmesi hukuka aykırıydı. Biz bu aykırılığı YSK’ya bildirdik. Birisi seçilme yeterliliğini kaybetmiş ama mazbatayı alıyor. Aday (Oya Eronat) bizim adayımız. Bu yanlışlığı YSK’ya bildirmemiz gerekiyordu. YSK’nın kararı da Anayasa ve yasalara uygundur”diye konuştu.
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ da YSK’nın kararını savunurken milletvekilliği düşen Dicle’yi ‘bile bile lades yapmakla’ suçladı. Bozdağ, Dicle’nin 22 Mart’ta kesinleşen mahkumiyet kararını bilerek gizlediğini ve nisan ayında milletvekili müracaatında bulunduğunu söyledi. Bozdağ, AKP olarak bu konuda yasal adım atmayacakları mesajını da verdi.
AKP’de krize siyasi çözüm havası esmiyor. Parti kurmayları hukuken yapılacak bir şey olmadığı ve krizi bilerek tetikleyen BDP’lilerin bedelini ödemesi eğiliminde. Daha önce eleştirilen YSK’ya bu kezdestek çıkan AKP, Merve Kavakçı ve Bahattin Şeker’i örnek gösteriyor.
BDP’liler gelmezse ne olur?
BDP’li milletvekillerinin yemin etmemesi ve Meclis’e gelmemesi halinde ne sonuçlar ortaya çıkacağı belirsiz. Seçilen milletvekili mazbatasını aldıktan sonra bütün özlük haklarına kavuşuyor. Maaşını alabiliyor, emeklilik süreci yürüyor. Ancak yemin etmeyen milletvekili Meclis’te çalışmalara katılamıyor. Anayasa’nın 84. maddesine göre Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayanın milletvekilliğinin düşmesine, Genel Kurulca üye tamsayısının çoğunluğunun oyuyla karar verilebiliyor. Milletvekillerinin devamsız sayılması için yemin etmesi gerekiyor.
Yeni bir seçime gidilebilmesi için ise Meclis’te 28’den fazla vekilin istifa etmesi gerekiyor. Bu durumda üç ay içinde istifa eden vekillerin illerinde ara seçime gidilmesine karar veriliyor. Ayrıca bir ilin veya seçim çevresinin TBMM’de üyesinin kalmaması halinde bu boşalmayı takip eden 90 günden sonraki ilk pazar günü ara seçim yapılabiliyor.
MHP: Karar bahane olmasın
MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, YSK’nın Hatip Dicle ile ilgili kararının, Türkiye’de sıkıntılı birtakım hareketlerin başlaması için bir neden olarak kabul edilmemesi gerektiğini söyledi. MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ise kararı ‘siyasi’ olarak niteledi.
MHP’li Bal, dün Meclis’te kayıt işlemlerinin ardından, YSK’nın Dicle kararını da değerlendirdi. Bal, YSK’nın yasalara uygun olarak davranması gereken bir kurum olduğunu, kararın sıkıntılı birtakım hareketlerin başlaması için bir neden olarak kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.
Oğan: Karar siyasi
Dicle’ye milletvekilliği yolunun kapanmasına en ilginç tepki ise MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’dan geldi. Oğan hukuka son dönemlerde çok fazla müdahale edildiğini, YSK’nın Dicle ile ilgili aldığı ilk kararın da son kararın da ‘hukuki değil, siyasi olduğunu’ savundu.
CHP kararı eleştirdi, ‘Erdoğan formülünü’ önerdi
CHP Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Bihlun Tamaylıgil, Başbakan Erdoğan’ın 2002’de seçilmesini örnek gestererek, Hatip Dicle için de aynı formülün uygulanmasını istedi. CHP MYK toplantısı sonrasında bir basın toplantısı düzenleyen Tamaylıgil, YSK kararı için, “Türkiye hızla hukuk devleti olmaktan çıkmaktadır. Bir milletvekilinin mazbata aldıktan sonra düşürülmesini hukuken ve siyaseten doğru bulmuyoruz. Yüzde 10 barajını düşürmeyen, Siyasi Partiler Yasasını ve seçim yasasını demokratik hale getirmeyen AKP iktidarı bu sonuçları hazırlamıştır” dedi.
‘Yargı dizayn etmemeli’
Düşen milletvekilinin AKP’ye yazılmaması konusunda AKP’yi göreve çağırdıklarını dile getiren Tamaylıgil, şöyle konuştu: “Milli iradenin ortaya koyduğu tercihleri yok saymak mümkün değildir. Yargı siyaseti dizayn etmemelidir. Sayın Başbakana 2002’de kesin hüküm giymişken yolu açan benzer düzenlemelerin yapılmasını zorunlu görmekteyiz.” CHP sözcüsü Tamayligil, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’a ilişkin benzer bir kararın çıkması halinde ne yapacaklarının sorulması üzerine de şu yanıtı verdi: “Hukuki süreci izleyip değerlendireceğiz.”
Eski AİHM yargıcı ve CHP Milletvekili Rıza Türmen de, YSK’nın Hatip Dicle ile ilgili kararını değerlendirirken, “YSK’nın yetkileri, milletvekili seçilme koşulları ile ilgilidir. Milletvekilliği düşürme işlemi Meclise aittir” dedi.
Üç parti de Dicle konusunda anlaşmış
YSK'nın Hatip Dicle kararını veren üyeleri gibi AKP, CHP ve MHP de karar öncesi tam bir mutabakat sağlamış. Birbiriyle 'helalleşmeyen' iktidar ile muhalefet Hatip Dicle'nin hukuk gereği milletvekili olamayacağını karar öncesi yazılı ve sözlü olarak YSK'ya bildirmiş.