UNESCO Dünya Mirası Alanlarında KÜMED Çalıştayı Başladı
UNESCO Dünya Miras Komitesi Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi Birim Başkanı Isabelle Anatole Gabriel: '(Notre Dame Katedrali'ndeki yangın) Büyük bir trajedi ile karşı karşıya kaldık ama koruma komitesi orada bulunuyor. Katedralin restorasyonuna yardım etmek üzere hazır bulunuyorlar' UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Altay Cengizer: 'Çok dikkatli, özenli ve etki yaratmaya çalışan bir misyon olarak görevimize devam ediyoruz. Bu yıl hedefimiz, Kızılırmak Deltası'nı haziran ayında Bakü'de yapılacak Dünya Miras Komitesi Toplantısı'nda doğal sit alanı olarak ilan ettirmeye çalışıyoruz' İstanbul Tarihi Alanları Alan Başkanı Halil Onur: 'Bu kadar yoğun projenin yapıldığı bir kentte eğer KÜMED sürecini iyi yönetemezsek üstün evrensel değere gerçekten zarar veririz. Onun bilincinde olarak tüm çalışmaları yürütmekteyiz'
Yeni yapılanmaların ve bayındırlık projelerinin, Dünya Mirası Alanlarının "üstün evrensel değeri" üzerindeki etkilerini doğru şekilde değerlendirmek amacıyla UNESCO Dünya Miras Merkezi'nin danışma organlarından biri olan Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi'nin (ICOMOS) hazırladığı Kültür Mirası Etki Değerlendirmesi (KÜMED) Çalıştayı, Haliç Kongre Merkezi'nde başladı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle düzenlenen çalıştayın açılışında konuşan Isabelle Anatole Gabriel, bugün gelecek için önemli bir konuyu tartışacaklarını, dünya miras alanlarının geleceği, Dünya Miras Konvansiyonu sözleşmesinin geleceği ve KÜMED'lerin etkisiyle ilgili görüşmeler yapacaklarını söyledi.
Gabriel, önemli ilkeleri olduğuna değinerek, "Öncelikle etki, değerlendirme kapsamı amir metne ve uygulama rehberine eklenmiş durumdadır. Bunun nedeni çok temel bir araç görevi görmesidir özellikle konservasyon uygulayıcıları ve uzmanlar için uluslararası toplumun değerini koruyabilmek adına. Bu değerler, tamamen özellikler, nitelikler üzerinden yansıtılmaktadır. Özgünlüğün ve bütünlüğün de korunması gerekiyor spesifik bir araç vasıtasıyla." dedi.
Geçen yıllarda daha fazla rehberliğe yönelik bir ihtiyacın ortaya çıktığını, bu anlamda istişare ve danışma komitelerinin, metodolojiyi ilerletmek ve güçlendirmek adına büyük bir taahhüt gerçekleştirdiğini aktaran Gabriel, Türkiye'nin bu çalıştayı düzenliyor olmasının bu örneklerden biri olduğunu belirtti.
- "Mantalite değişikliğini Türkiye'de de görüyorum"
Gabriel, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu metodoloji ve daha net bir araca olan ihtiyaçla ilgili en önemli olan noktalardan biri, mantalitenin değişmesi, etki değerlendirmesinin farkında olabilmek ve taraf devletin değerini korumasına yardımcı olacağını bilebilmek. Mantaliteyi değiştirerek ve bu farkındalığa ulaşarak sözleşmenin uygulanması en önemli nokta olacaktır. Daha açık bir şekilde bir araç mevcut olacak önümüzde. Bu mantalite değişikliğini Türkiye'de de görüyorum, o yüzden Türkiye'yi bu girişimi nedeniyle kutluyorum."
Kendisi de Fransız olan Gabriel, Notre Dame Katedrali'ndeki yangına ilişkin, "Büyük bir trajedi ile karşı karşıya kaldık ama koruma komitesi orada bulunuyor. Katedralin restorasyonuna yardım etmek üzere hazır bulunuyorlar." dedi.
- "Sahip çıkılması gereken bir miras varlığına sahibiz"
UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Altay Cengizer da dün, Tarihi Yarımada'daki bazı restorasyon çalışmalarını yerinde görme imkanı bulduklarını, bunların tam not almasının kendilerini çok memnun ettiğini söyledi.
Cengizer, büyük bir birikim, ciddiyet ve en önemlisi tutkuyla Kariye Cami, Zeyrek Cami ve Çevresi Koruma Alanı ile Ayasofya Medresesi'nde prestij projesi gibi kabul edilmesi gereken restorasyon çalışmalarının, birinci sınıf olacak şekilde gerçekleştirildiğini ifade etti.
İstanbul'un hem Türkiye hem de dünya için arz ettiği önemi vurgulayan Cengizer, sözlerine şöyle devam etti:
"Çok ihtimamlı çok özenli bir şekilde sahip çıkılması gereken bir miras varlığına sahibiz. UNESCO Daimi Temsilcisi olarak bizzat gördüğüm gibi bu konuda hem duyarlılık hem başarımız birkaç yıl öncesine oranla dahi karşılaştırılamayacak düzeyde bir noktaya getirilmiş. Bu hepimizin bir kazanımı, bu şüphesiz Cumhuriyet'in bir kazanımı, siyaset üstü bir kazanım. Bizim kendimizi tebrik etmemiz lazım. 40'a yakın tamamlanmış veya devam etmekte olan projeler bir arada düşünüldüğünde, büyük bir etki yaratacak ve şehri yeni bir düzeye kavuşturacak gayretler söz konusu."
UNESCO'da 2017'nin Kasım ayında yapılan seçimlerle, Türkiye'nin Almanya'yı geride bırakarak 12 yıl sonra yeniden yürütme kuruluna seçildiğini anlatan Cengizer, "Bu, örgütteki etkinliğimizi de arttırdı. Çok dikkatli, özenli ve etki yaratmaya çalışan bir misyon olarak görevimize devam ediyoruz. Bu yıl hedefimiz, Kızılırmak Deltası'nı haziran ayında Bakü'de yapılacak Dünya Miras Komitesi Toplantısı'nda doğal sit alanı olarak ilan ettirmeye çalışıyoruz." dedi.
Cengizer, 2016 yılındaki Dünya Miras Komitesi'nin İstanbul'da toplanmış olmasının ve belediyenin verdiği desteğin, Türkiye'de UNESCO bilincinin artmasına çok büyük katkı sağladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Ondan evvelki yıl Afrodisyas Arkeolojik Alanı'nın, geçen yıl Göbeklitepe'nin dünya miras listesine katılması bizim alanlarımızın sayısını 18'e yükseltti. Bu, Türkiye'nin varlıklarıyla karşılaştırıldığında, belki az bir rakam olarak görülebilir ama bütün bunların 1985'ten sonra başladığını hesaba katmak lazım. Türkiye, bütün dünyaya hitap eden zenginliğini kayda geçirmeye devam ediyor. Kayda geçtiği zaman tabiatıyla ilk önce burada bir aidiyet, bir sahiplenme hissi doğuyor. Türkiye gibi süratle gelişen, şehirleşmenin devam ettiği, sosyal tabakaların değiştiği bir ülkede, kültürel ve tarihi varlıklar, sosyal dengeleri bir arada tutmak, yeni ihtiyaçları bir araya getirmek çok kolay bir iş değil."
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanı Hüseyin Tok da KÜMED çalışmalarına ışık tutacak, yol gösterecek bu çalıştayı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleştiriyor olmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi.
Tok, bu çalıştayın kültürel miras alanlarında gerçekleştirilecek olan proje paketlerine, dünya miras alanlarının üstün evrensel değeri üzerindeki etkilerini doğru, etkin ve verimli kullanabilmesi adına, yeni yapılacak veya yapılmakta olan KÜMED çalışmaları için bir yol gösterici olmasını temenni etti.
- "KÜMED'i iyi yönetemezsek üstün evrensel değere zarar veririz"
İstanbul Tarihi Alanları Alan Başkanı Halil Onur da konuşmasına, dünya mirası Notre Dame Katedrali'ne büyük hasar meydana veren yangın nedeniyle başta Isabelle Anatole Gabriel olmak üzere tüm koruma camiasına üzüntülerini dile getirerek başladı.
İstanbul gibi yoğun dinamik bir şekilde, miras alanının yakın çevresinde pek çok projenin yapıldığını, alan başkanlığı olarak bunları çakıştırarak bir plan proje mozaiği oluşturduklarını anlatan Onur, bu projelerle ilgili koordinasyon görevini yürütmedikleri zaman ne kadar karmaşa olabileceğini herkesin tahmin edebileceğini söyledi.
KÜMED konusunda 10 yıllık tecrübeye sahip olduklarını ifade eden Onur, 2011 tarihinde Haliç Metro Geçiş Köprüsü ile ilk KÜMED çalışmasını yaptıklarını ama yaşanan süreçte edindikleri tecrübelerle birçok konuda aksamaları gözlemleyerek, UNESCO Dünya Miras Merkezi ile bu çalıştayı düzenlediklerini belirtti.
Çalıştay sonucunda hedeflerinin, rehberin geliştirilmesine katkı sunmak, yerel mevzuata da bu süreci yerleştirmek, alan başkanlıklarının da bu kapsamdaki rolünün belirlenmesine katkıda bulunmak olduğunu aktaran Onur, "Biz 10 yıllık tecrübeye sahibiz ama diğer alan başkanlıklarımızın bizim kadar tecrübesi yok. Onların da bu süreçten bilgilenmesini sağlamak, önümüzdeki süreçte yapılacak çalışmaların KÜMED ile birlikte yürütülmesindeki önemi vurgulamak ana hedefimiz." dedi.
Projelerin, dünya mirası alanlarının "üstün evrensel değeri"ne ve birbirine zarar vermemesi için KÜMED çalışmalarının önemini vurgulamak istediğini dile getiren Onur, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu kadar yoğun projenin yapıldığı bir kentte eğer KÜMED sürecini iyi yönetemezsek üstün evrensel değere gerçekten zarar veririz. Onun bilincinde olarak tüm çalışmaları yürütmekteyiz. Pek çok projede plan aşamasındayken bile, belediyelerimizin proje üreten birimleri bize bilgi vermekte artık. O nedenle belediyelerimizin bu yaklaşımını takdirle karşılıyorum.
Sadece planlar ve projeler değil, yasal düzenlemeler de etkiliyor alanı. Bazen yasal düzenlemeler dahi etkileyebiliyor en son imar barışı olarak adlandırılan yasal düzenlemede olduğu gibi. Sadece İstanbul değil, bütün Türkiye'deki miras alanını etkileyebilecek bir düzenleme. Bilgi sahibi olduğumuz an ilgili bakanlıklara, imzaladığımız uluslararası anlaşmaların getirdiği sorumlulukları ifade ederek gereken ikazları yapmış durumdayız."
Uzmanların katılacağı grup çalışmalarıyla devam edecek çalıştay, yarın sona erecek.