'ya Madencilik Ya Çevre Dayatması Uygun Değil'

'ya Madencilik Ya Çevre Dayatması Uygun Değil'

Madenlerin hayatın her alanında olduğunu belirten Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) Daire Başkanı Mehmet Tombul, "Ya madencilik ya çevre dayatması uygun değil.İki unsuru da göz önünde bulundurmalıyız" dedi.

Bursa Valiliği tarafından “Bursa’da Madencilik Faaliyetleri ve Çevre Çalıştayı” gerçekleştirildi.

Merinos Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen çalıştaya, maden sektörü temsilcileri katıldı.

Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) Daire Başkanı Mehmet Tombul, çevreye zarar verilmediği takdirde madenciliğin rahatlıkla yürütülebildiğini ifade etti.

Anayasa'nın 168. maddesinde tabii kaynakların devletin tasarrufu altında olduğunun ve işleneceğinin belirtildiğini söyleyen Tombul, Çevre Kanunu'nda bu faaliyeti yapanların rapor hazırlama mecburiyeti olduğunu belirtti.

Tombul, “Taş ocakları bu ülkede 'tu kaka' yapılan sektörlerin başında geliyor. Ancak istendikten sonra çevreye duyarlı şekilde yapılabildiğini dünyada örnekleri ile görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

“MADENLER İNSAN HAYATININ VAZGEÇİLMEZİ”
Madenlerin hayatın vazgeçilmez değerleri olduğuna dikkat çeken Tombul, ÇED’le ilgili mevzuat düzenlemesinin son halini aldığını anlattı. Hayatın her alanında maden unsurunun olduğunu kaydeden Tombul, “Madenleri hayatımızdan çıkarırsak ne olur? Her aşamada her şeyin temelinde madenler var. Madenlerden vazgeçmemiz mümkün değil. Çevre de bizim için çok önemli. Onun için ikisini birlikte götürmek için kuralları ortaya koymamız gerekiyor. Ya madencilik ya çevre dayatması söz konusu değil. Taş ocakları da Maden Kanunu'na alındı. Yerelde bunların disipline edilmesinin yeterli olmadığını gördük. Çünkü madenlerde teknik denetim vardır. Bu nedenle 2004 yılında madenler kapsamına alındılar. Bugün taş ocaklarında hala sıkıntılarımız var. Ancak eğitim kapsamında kurallara uydurmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

“ÇEVRE İLE MADENCİLİĞİ HASIM ETMEYELİM”
Vali Şahabettin Harput, madencilik ve taş ocakları faaliyetleri sırasında kötü örneklerin iyi hizmet veren şirketlerin yaptıklarına gölge düşürdüğünü dile getirdi. Harput, dere yataklarından kum ocakları ruhsatı alındığını, daha sonra insanların çekip gittiğini ifade ederek, “Madenler, ülkemizin yer altındaki en büyük zenginlikleridir. Aynı zamanda çevre de bizim olmazsa olmazlarımızdandır. İkisi de birbirine uyumludur. Biz bu iki unsuru birbirine hasım etmemeliyiz. Madencilik bizim için büyük nimet” ifadelerini kullandı.

“HAM MADDE İHRACATÇILIĞINDAN KURTULMALIYIZ”
BTSO Meclis Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Parseker, sektörde odaya kayıtlı 185 adet firma bulunduğunu dile getirdi. Madenciliğin çevre sorunları ile birlikte anıldığını hatırlatan Parseker, gelişen teknolojiye karşın madencilik konusunda şüpheler bulunduğunu kaydetti.

Parseker, “2 binlerin başında yarım milyar olan ihracat geçen yıl 3,8 milyar doları buldu. Bu kadar yüksek bir ekonomik, sosyal ve çevresel bedel ödeyerek üretilen madenlerin daha ekonomik olması için çaba göstermeliyiz. Türkiye’nin hemen her alandaki hassasiyetlerinden biri olan sürdürülebilirlik, maden ve çevre ilişkisinde de net olarak karşımıza çıkıyor. Maden Kanunu'nda yakın bir geçmişte yapılan değişiklikler mevzuatı AB normlarına taşımış olsa da uygulamada daha büyük hassasiyetler devreye sokmamız şart. Madencilik işinin iyi iletişimini sağlamanın da en az kendisi kadar önemli olduğunu unutmamak lazım. Madencilikte yaptığımız ihracat ham madde ihracatıdır. Bu yüzden katma değerimizi bu konuda yükseltmeliyiz. Madenleri iyi değerlendirerek getirisi daha yüksek bir sektör oluşturmalıyız” açıklamalarında bulundu.

Bursa İl Özel İdare Genel Sekreteri Bilal Çelik de çalıştayda mevzuat, madenciliğin meseleleri, iyi madencilik uygulamaları gibi konuların ele alınacağını ifade etti.

Törenin sonunda çalıştayın düzenlenmesinde katkıda bulunan kurum ve kuruluşlara plaket verildi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile