YARSAV Başkanından tuhaf açıklamalar

YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, YARSAV'ın kuruluşundan bu yana bir çok engelle karşılaştığını ifade ederek, 'YARSAV, yargıçların zorluklar karşısında ayakta dimdik duracakları...



YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan, YARSAV'ın kuruluşundan bu yana bir çok engelle karşılaştığını ifade ederek, "YARSAV, yargıçların zorluklar karşısında ayakta dimdik duracaklarını inandıkları doğruları söyleyeceklerini ve bu uğurda savaşacaklarını gösterdi.

YARSAV, hukukun üstünlüğüne olan inancın giderek dar ve bağnaz bir hukuksuzluğa indirgenmeye çalışıldığı ülkemizde hukukun saf, objektif hiçbir güç odağına hizmet etmeden var olacağını gösterdi" dedi.
YARSAV, 26 Haziran 2010 tarihinde 4'üncü kuruluş yıldönümünü kutlayacak. YARSAV Başkanı Tarhan, birliğin kuruluş yıldönümü dolayısıyla ANKA'ya çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Tarhan, birliğin kuruluşundan bu yana "zorlu bir örgütlenme mücadelesi ve yüksek bir idealle kurulduğunu" vurgulayarak, YARSAV'ın önüne kuruluşundan itibaren siyasal iktidar tarafından "çeşitli karşı fesih davaları, kurucu üyelerinin veto edilmesi" gibi engeller çıkartıldığını savundu. Tarhan, "Hatta ancak askeri darbe dönemlerinde rastlanabilecek türden yasalar hazırlanarak aynı partinin iki ayrı iktidarı döneminde iki ayrı yasa çıkartılarak yasa ile kapatılması girişiminde bulunuldu. Ancak buna rağmen YARSAV yaptığı çalışmaların sonucunda BM ve Avrupa Konseyi'nin danışmanı konumundaki Avrupa ve Dünya Yargıçlar Birliğine üye olmayı ve ülkemizi temsil etmeyi başardı" diye konuştu.
"YARSAV'ın yol alması da ideali kadar zorlu oldu" diyen Tarhan, birliğin yargıçların zorluklar karşısında ayakta dimdik duracaklarını inandıkları doğruları söyleyeceklerini ve bu uğurda savaşacaklarını gösterdiğini belirtti. Tarhan, ayrıca YARSAV'ın Türk yargıç ve savcısının entelektüel birikiminin "yargıç sadece kararları ile konuşur" söylemine hapsedilmeyecek kadar güçlü olduğunu gösterdiğini de kaydetti.
Tarhan, YARSAV'ın 4'üncü kuruluş yılı kapsamında bir çok etkilik düzenleyeceklerini de anlattı. Demokrasi ve Özgürlükler İçin Avrupa Yargıçlar Birliği ile ortak bir uluslararası sempozyum düzenleyeceklerini dile getiren Tarhan, "Türkiye'deki yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesine ilişkin tehditleri, bir ortak bildirge ile Avrupa kamuoyuna taşıyacaklarını" söyledi.
-"YARGIYA YENİ TANIM"-
Yargı ve hukukun bazı kesimlerce yeniden tanımlanmaya çalışıldığını öne süren Tarhan, "Ancak bu tanımlama çağdaş değerlerden uzaklaşma biçiminde gerçekleşmekte, buna karşı çıkanlar ise her alanda yaptırıma uğramakta, taciz edilmekte iktidar gücünün tehditlerine maruz bırakılmakta" dedi. Tarhan, yargının aldığı kararlarla iktidarın önünde engel gibi gösterilmeye çalışıldığını savunarak şöyle konuştu:
"Anayasaya aykırı ve bir gecede çıkartılan yasalar Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinde yargı yasamanın yerine geçmekle suçlandı. Üst hukuk normlarına aykırı yönetmelikler çıkartıldı. Bunların Danıştay tarafından iptal edilmesi üzerine de Danıştay yürütmenin yerine geçmekle suçlandı. Hatta başbakan tarafından bazı konuların yargı yerine ulemaya sorulması dahi önerildi."
-OSMAN CAN'A YANIT-
Yargının sürekli temel yasalarda yapılan değişikliklerle işlevsiz bırakıldığını ileri süren Tarhan, Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can'ın, Anayasa değişikliğine yönelik "Anayasa Mahkemesi bazı maddeleri iptal ederse yok sayılsın" sözlerine de yanıt verdi. Tarhan, "Yargı kararları uygulanmayarak ve bugün de daha verilmemiş bir Anayasa Mahkemesi kararının 'uygulanmaması ve kaale alınmaması' yolundaki çağrılara destek verilerek yargının gücü kırılmaya çalışıldı. Dinleme ve röntgenlemelerle desteklenen bu kirli toplum mühendisliği çabaları kesintisiz sürüyor" dedi.
Yargıç ve savcıların siyasal iktidarın istediği soruşturmaları yapmaya, onaylamadığı soruşturmaları yapmamaya zorlandığını ileri süren Tarhan, iktidar tarafından yargı üzerinde baskı uyguladığını ve yargının öznesi olduğu konularda görüş bildirdiğinde yargıçlara "cüppelerini çıkartmalarını" istemeye kadar varan "hakaretler" yöneltildiğini savundu.
-CİHANER DAVASI-
Yargıtay 11. Ceza Mahkemesi'nin, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tahliye edilmesine yönelik kararına da değinen Tarhan, Cihaner'in, Anayasanın 144. maddesinde yer alan "yargıç güvencesi ilkesi çiğnenerek, bu konuda Adalet Bakanlığınca verilen bir emre güvenilerek özel soruşturma yöntemine aykırı olarak" tutuklandığını belirtti. Tarhan, şöyle dedi:
"Böylece yapılan soruşturmadaki siyaset-cemaat ilişkisinin parasal boyutunun da üzeri kapatıldı, dosya oradan oraya kaçırılarak yargısız infaz gerçekleştirildi. Bu olay iktidarın destekleyicisi gazete, TV ve internet sitelerinde soruşturma yapması muhtemel savcılara örnek ve ibret olarak gösterilmekte ve örtülü biçimde yargıçlar ve savcıların bu çevreleri rahatsız etmemeleri mesajı verilerek tehdit edilmektedirler. YARSAV kurucu başkanı ve kurucu üyeleri hakkında da yaptıkları açıklamalar ve verdikleri kararlar nedeniyle taciz mahiyetinde çok sayıda soruşturma ve davalar açılmış, ancak hepsinden aklanma kararları çıkmıştır."
-"TÜRK HALKININ ZEKASINA DA HAKARET NİTELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK"-
Bir cemaatin üyesi olduğu iddia edilen bir kişinin gazetelere yaptığı açıklamada "iktidar cemaati korumak zorundadır, çünkü ondan oy aldı. Kimse riyakarlık yapmasın, herkes yandaşını korumakla mükelleftir. İktidardan memnun değiliz kendilerini toparlasınlar" şeklindeki açıklamasını anımsatan Tarhan, "bir süre sonra da yargı denetiminden yoksun bir mutlak iktidar yaratmak için" Anayasa değişikliğinin gündeme geldiğini ifade etti.
Tarhan, Anayasa'da yapılacak değişiklikle Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hedef alındığını vurguladı. "Bir insana ya da bir topluma yapılan en büyük kötülük, kötülüğü gizlemek için yapılan iyiliktir" diye konuşan Tarhan, şöyle devam etti:
"Kamuoyuna askeri darbe Anayasasının izlerini silmek amacıyla yapıldığı söylenen bu değişiklikler, toplumun hiçbir kesimine sorulmamış, uzlaşmadan uzak ve çatışmacı bir anlayışla yapılmıştır. En önemlisi yargıya ilişkin temel değişiklikler yüksek yargı, kürsü, barolar, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri tamamen dışlanarak tepeden inmeci ve aynı darbeci anlayışla darbe ruhuna sadık kalınarak yapılmıştır. 12 Eylül darbe Anayasasının hazırlanışında da hiçbir toplum kesiminin görüşü alınmamış, halkın bilgilendirilmesinin önüne geçilmiştir. Burada da aynı yöntem izlenmiş, hatta bilgilendirmenin engellenmesi için önceden referandum süresi 120 gün iken alelacele yapılan bir değişiklikle, bu süre 60 güne indirilmiş, onlarca farklı soruya tek yanıt istemek gibi Türk halkını zekasına da hakaret niteliğinde bir anlayışla alelacele ve hedefe kilitlenilerek yapılmış, hatta bu değişikliğin parti için çok önemli olduğu sık sık dile getirilmiştir. Dikkat edin. Parti için önemli, yani halk için, toplum için veya ülkemiz için değil sadece parti için önemli bir değişiklik olduğu kabul edildi."
Anayasa'da yapılacak değişikle "güçler ayrılığına dayalı Anayasal düzlemin değiştirilerek, tüm güçleri denetimsiz tek kişinin elinde toplamak ve demokratik hukuk devletini ortadan kaldırmanın" amaçlandığını savunana Tarhan, "Milli iradeyi doğrudan temsil eden ve Türk ulusu adına karar veren bir yargıç olarak şunu vurgulamak isterim; yurtta ve dünyada sürekli savaş çığırtkanlığı yapanların ve Türk ulusunu başka bir ulusun uzvuna indirgeyenlerin bu yaklaşımına aslında pek de şaşırmamak gerekir" dedi. (ANKA)

Zaman
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile