'Yayıncılar Teknolojik Gelişmelere Ayak Uydurmak Zorunda'

Basın Yayın Birliği (BasYayBir) Başkanı Emrah Kısakürek: 'Bundan 34 yıl önce, Frankfurt Kitap Fuarı'nda bir tır şoförü gelip dedi ki, 'Ben kitap okumak istiyorum ama işim gereği okuyamıyorum.' Bu yüzden sesli kitaba yatırım yapmaya başladım. Belki de sadece ona satacağım' 'Biz Türkler oturduğumuz yerden, 'Şu kitap iyi gider' diyoruz ama İngiltere, Almanya, Amerika gibi ülkeleri bilen kişilerle çalışırsak, daha iyi satış yapabiliriz' 'Biz Türkler birazcık dokunmayı severiz. Yabancılar gibi değiliz. Dokunmayı, sarılmayı, kokusunu hissetmeyi seviyoruz. Belki o duygusal yan, Anadolu'nun içinden gelen sıcaklıktan kaynaklanıyor olabilir. Bu anlamda dijital kitap hala hepimize çok uzak' 'Yayıncılar verilen imkanları iyi değerlendirirse, her fuarda olduğu gibi, Londra Kitap Fuarı da hem Türk edebiyatının açılımı hem de telif satışı imkanı için çok uygun bir ortam sağlıyor'

HİLAL UŞTUK - "Londra Kitap Fuarı"na katılan Basın Yayın Birliği (BasYayBir) Başkanı ve Büyük Doğu Yayınları Genel Koordinatörü Emrah Kısakürek, "Bundan 3-4 yıl önce, Frankfurt Kitap Fuarı'nda bir tır şoförü gelip dedi ki, 'Ben kitap okumak istiyorum ama işim gereği okuyamıyorum.' Bu yüzden sesli kitaba yatırım yapmaya başladım. Belki de sadece ona satacağım." dedi.

Yurtdışı kitap fuarlarının yayıncılık açısından önemini AA muhabirine değerlendiren Kısakürek, Türk yazarların uluslararası alanda yayınlanabilecek nitelikte eserlere imza attığını ancak bu eserlerin yeterince doğru şekilde sunulmadığını söyledi.

Kısakürek, dünyada ilgi gören eserlere göre doğru bir seçki yapılması gerektiğinin altını çizerek, şunları aktardı:

"Mesela ben İngiltere pazarına kendi aklımdaki kitapları buraya getirerek girmeyi düşünmüştüm. Birkaç yıl önce bir yayıncı vasıtasıyla, İngiltere'de yaşayan Türk bir tercümanla tanıştım. Buradaki ciddi yayınevlerine de Türkçe'den İngilizce'ye tercüme yapıyor. Onunla yaptığımız görüşmede bizim kitaplarımızdan bahsettim. Kendi yayınevimizde Necip Fazıl Kısakürek'in 1939'dan 1945'e kadar yazdığı gazete yazılarından derlenmiş, 'Savaş Yazıları' isimli iki ciltlik bir kitabı var. Sadece 2. Dünya Savaşı ile alakalı yazılar. Savaşın yaklaştığını ve savaş sırasında neler olduğunu anlatan bir makale kitabı. O hanımefendi bana, 'Edebiyat eserlerinden önce bunu çevirelim. İkinci Dünya Savaşı, İngiltere için hala önemli bir konu. Türkiye gibi bir ülkede, bir yazarın 2. Dünya Savaşı ile ilgili görüşü nedir acaba? Bu onlar için merak uyandırabilir. O yüzden biz bu kitabı tercih edelim.' önerisinde bulundu. Dolayısıyla biz Türkler oturduğumuz yerden, 'Şu kitap iyi gider' diyoruz ama İngiltere, Almanya, Amerika gibi ülkeleri bilen kişilerle çalışırsak, daha iyi satış yapabiliriz."

Orhan Pamuk'un Nobel Ödülü almasının ardından dünyadaki bilinirliğinin arttığını söyleyerek, "Bizde iyi hikayeler, romanlar yazanlar var. Agatha Christie dediğimizde, dünyanın her tarafı adını iyi biliyor. Polisiye yazarı Ahmet Ümit de tabii ki dünyada tanınıyor. Çünkü iyi bir polisiye yazarı ama biz kendi yazarlarımızı yeterince iyi tanıtamıyoruz. Orhan Pamuk, 'Beni en fazla etkileyen yazar Ahmet Hamdi Tanpınar.' dedikten sonra biraz daha fazla Tanpınar'a ilgi gösterilmeye başlandı. Dolayısıyla kendi yazarlarımızı, doğru mecralarda doğru anlatmalıyız." diye konuştu.

- "Her çeviriyi titizlikle yapmak gerek"

Emrah Kısakürek, devlet desteğinin önemine de vurgu yaparak, şu bilgileri verdi:

"Yurtdışında gerçekleşen edebiyat programlarına ve festivallere Türkiye'yi temsilen kuvvetli yazarları göndermeliyiz. Onların eserlerinin güzel çevirilerini yapmalı, bu çevirileri öğrenci tezi durumuna sokmadan, kaliteli edebi çeviri yapan, bu dili iyi bilen editörlerin elinden geçirerek, yapmalıyız. Basit çevirilerle gönderdiğimiz zaman insanlar o çeviriye bakarak 'Çok da iyi değilmiş' diye düşünüyor ama her çevirinin yeni bir eser olmasından dolayı buna çok dikkat etmek ve titizlikle seçmek iyi olur."

Türkiye'de tüm eserlerini dijital kitaba çeviren nadir yayımcılardan biri olduğunu sözlerine ekleyen Kısakürek, "Dünyanın her tarafında dijitalleşme var ama basılı kitap kadar tercih edilen başka bir ürün yok. Biz Türkler birazcık dokunmayı severiz. Yabancılar gibi değiliz. Dokunmayı, sarılmayı, kokusunu hissetmeyi seviyoruz. Belki o duygusal yan, Anadolu'nun içinden gelen sıcaklıktan kaynaklanıyor olabilir. Bu anlamda dijital kitap hala hepimize çok uzak." değerlendirmesinde bulundu.

Emrah Kısakürek, "sesli kitap" konusuna değinerek, şunları söyledi:

"Bundan 3-4 yıl önce, Frankfurt Kitap Fuarı'nda bir tır şoförü gelip dedi ki, 'Ben kitap okumak istiyorum ama işim gereği okuyamıyorum. Çünkü 20 saat araba kullandığım oluyor. Dolayısıyla kitabı dinlemek istiyorum. Bu yüzden sesli kitaba yatırım yapmaya başladım. Belki sadece ona satacağım ama şimdi sesli kitapla ilgili hazırlık yapıyorum. Dünyadaki herkes bu tür teknolojik gelişmelere ayak uydurmak zorunda. Türkiye'de bu iş biraz sermaye gerektiriyor. Ülkemizdeki yayıncıların çoğu kendi yağında kavrulmaya çalışan yayıncılar. Kitaba kıymet veren ülkelerde yayıncılar ayakta durabiliyor. Kitaba kimse kıymet vermezse, o sistem bir müddet sonra çöker."

- "Fuar yetkilileri küçük yayıncıları destekliyor"

Londra Kitap Fuarı'nın dünyadaki en önemli fuarlardan biri olduğunu ve Türk yayıncıların da fuarda yoğun telif alışverişi yaptığını aktaran Kısakürek, "Birkaç yıldır dünya fuarlarında yaşanan küçülme, burada çok etkili değil. Hatta bazı yerlerde büyüme var. Belki bu büyümenin sebebi fuar yönetiminin, küçük yayıncıları destekleyen bir anlayış içinde olması. Mesela bizim 20 ülkeye ihracat yapan küçük bir yayıncımız, burada neredeyse bakanlık standı kadar büyük ve çok görünen bir bölümde yer aldı. Ama önceden ona daha uzakta, kötü bir yer vermişlerdi. Baktılar ki bu yayıncı istikrarlı, ciddi olarak iş yapıyor, onu Londra'nın bir değeri olarak gördükleri için öne çıkarmayı tercih ettiler. Böyle de destek oluyorlar. Yayıncılar verilen imkanları iyi değerlendirirse, her fuarda olduğu gibi, Londra Kitap Fuarı da hem Türk edebiyatının açılımı hem de telif satışı imkanı için çok uygun bir ortam sağlıyor." ifadelerini kullandı.

Kısakürek, fuarda yayıncıların telif satışı yapmasının amaçlandığını söyleyerek, "Türkiye 2013'teki 'Odak Ülke' olmasının verdiği ilgiyi kaybetmemiş. Hala, 'Türkiye'de ne oluyor? Acaba şu yayıncı var mı?' diye arayan, hatta Türkiye'ye acaba bir şey satabilir miyim?' diyenler var. Bu fuarın çok verimli geçtiğine inanıyorum. İstanbul'da. 4. Profesyonel Buluşmalar başlıklı İstanbul Fellowship programını yapmıştık. Oradaki programdan etkilenip, burada bizimle görüşmeye gelen yayıncılar da var. Dolayısıyla Türk edebiyatının açılımı konusunda yaptığımız her fuar, attığımız her adım etkili oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

Yalnızca meslek profesyonellerine açık olan fuar bugün sona erecek.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile