Yüzbaşı Volkan'ın yeni hedefi Kandil

Yüzbaşı Volkan'ın yeni hedefi Kandil

Radikal yazarı Gökçe Aytulu, bugünkü yazısında efsane çizgi roman kahramanı Yüzbaşı Volkan'ın Kandil operasyonunu kaleme aldı. Bakkalda rastladığı çizgi romanı yer yer romandaki diyaloglarla okuyucularına aktaran Aytulu, ana karakterin terfi sorununa da göndermede bulundu.

İşte Gökçe Aytulu'nun o yazısı;

Binbaşı Volkan, ibretlik son macerasında hedef tahtasına Kandil'i koyuyor.

En nihayetinde oldu. Yıllardır aradığım sorunun cevabını geçen bayram tatilinde bir sahil kasabasında buldum. Sürekli alışveriş yaptığım bakkalın gazete reyonunda en üst rafta duruyordu. Çocukluktan aşina olduğum albenisiyle Yüzbaşı Volkan, o rafta parıl parıl parlıyordu. Üstelik başlığı da oldukça davetkârdı: Volkan, Kandil Dağına Baskın!

Bakkala, "İbret verici bir öykü dostum, paylaşım için sağ ol" dedim ve rafta kalan son çizgi romanı alarak eve döndüm.

Yıllardır kafamda duran soru Yüzbaşı Volkan'ın terfi meselesiydi: Bu adam soruşturmaya mı takıldı, irtica mı yoksa Balyoz mu, neden terfi alamadı? Neyse ki çözüm bulunmuş. Kitaptan gördüğüm kadarıyla Volkan binbaşı olmuş. Gerçi bu zamana kadar en azından kurmay albay filan olması beklenirdi ama neyse.

Asıl ibret verici kısım terfi sorununda değil, Volkan'ın son macerasında.

HEDEF KANDİL!

Adından da anlaşılacağı üzere Binbaşı Volkan, son macerasında hedef tahtasına Kandil'i koyuyor.

Aslında kitap 2007 yılında çıkmış. Ama son dönemki kara harekâtı söylentileri ve mevcut konjonktürün etkisiyle olsa gerek, yenilenerek en üst raflarda kendine yer bulmuş.

Bakkala dediğim gibi ibret verici bir öykü. Kitabın ilk sayfasında hikâyeyi gerçekçi kılmak ve biraz da okuyanı aşka getirmek için birkaç gazete kupürü kullanılmış. Bunlar arasında Murat Karayılan'ın İran'ın gerçekleştirdiği bir operasyonda yaralandığına yönelik haber dikkat çekici. İnsanın aklına ister istemez Baudrillard'ın "Tarih tekerrür eder fars olur/Tekrar eden fars tarih olur" sözü geliyor.

Her neyse, Binbaşı Volkan'ın macerasına dönelim. Volkan ve ekibi olağan hava tatbikatlarından birinden başarıyla üsse döner. General, odasında kendisini beklemektedir. Generali düşünceli gören Volkan, "Hayrola generalim, biraz durgun görünüyorsunuz" der.
Ve bundan sonra aralarında şöyle bir diyalog geçer:

- Biliyorum Volkan yeni bir tatbikattan yorgun döndün fakat yeni bir görev seni bekliyor. Biliyorsun Kuzey...
- Ne Kuzeyi generalim, Kuzey Irak mı?
- Evet Volkan. Kuzey Irak'taki yönetim boşluğundan yararlanan terör örgütü orada yuvalandı. İç ve dış odaklar tarafından organize edilip yıkıcı ve bölücü eylemlerde bulunuyorlar. Ayrıca ABD'nin de pasif davranması teröristleri iyice şımarttı. Dağa taşa mayın döşüyorlar, birçok aracımız bu tuzağa düştü.
- Alçaklar, kalleşçe metotlar bunlar!
- Senin görevin Kandil Dağı'nda yuvalanan teröristlerin işini bitirmek.
- Emredersiniz generalim!

Tabii fantastik edebiyatımızın, en üst düzeyde ortaya çıkan ses kayıtlarının gerisinde kalması doğal. Ama harekât kaçınılmaz ve bunu gerçekleştirecek yegâne isim Binbaşı Volkan'dır.

HELGA'DA EKİPTE
Herhalde ABD'nin yarattığı güven boşluğunu telafi etmek amacıyla olsa gerek generalin direktifiyle Volkan'ın ekibine Rus Yüzbaşı Helga(?) da katılır. Ekip önce Kandil'de keşif uçuşu yapar, cephanelerin yerini tespit eder. Ardından operasyona girişilir.

Bu arada İran'dan da izin alınmıştır. Binbaşı Volkan, operasyonun başlamasıyla herkesi şaşırtan hamleyi yapar; "Nevzat ben İran tarafına kayıyorum, beni koruyun" der ve İran sınırından 100 kilometre içeri girip Kandil'i gafil avlar. Kandil'i düşüren Volkan, muzaffer bir edayla operasyonu birlikte yürüttüğü Helga'yı hiçe sayıp Pilot Yüzbaşı Nevzat'a telsizden seslenir: "Unutma Nevzat, Türkün Türkten başka dostu yoktur!"

Kandil temizlenir, ana haber bültenleri tüm ülkeye terörün kökünün kazındığı müjdesini verir. Ve hikâye mutlu sonla biter.

Yeni bir Kandil operasyonunun iştahla manşetlere taşındığı bu günlerde, Binbaşı Volkan'ın bakkallarda da olsa yeniden en üst raflara yükselmesine şaşmamalı. Hamaset, şoven milliyetçiliğin en büyük besinidir.

Aynı hamasetin çizgi roman sayfalarında kaldığını söylemek mümkün değil. Medyanın siyaset eliyle yoğurduğu hamaset, kan ve gözyaşından fazlasını vaat etmiyor.

Oysa bugün şehit cenazelerindeki kederli ailelerin de evladını dağda yitirenlerin de dilinde "yeter" çığlığı duyulurken benzer hamasetle sorunların üstünü örtmeye çalışmak en ucuz yaklaşım olsa gerek.

'Operasyon' sözü ne zaman gündeme gelse 'strateji uzmanı' unvanıyla ekrana taşınanların "Şimdi tam zamanı" demesiyle terörün bitmeyeceği artık anlaşılmalı. Ucuz hamasetin de öyle. Yoksa, Kürt sorununun çözümünü bin yıl daha Binbaşı Volkan'a havale etmek zorunda kalacağız.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile