Ziraat, Balkanlarda 'Demirbank' peşinde

Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar Türkiye'nin bu dönemde Balkan ülkelerine yatırım yaparak çok ...


Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar Türkiye'nin bu dönemde Balkan ülkelerine yatırım yaparak çok para kazanabileceğini, özellikle finans sektöründe fırsatlar olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 65'incisinin düzenlendiği New York önceki gün ayrıca Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ve Balkan Amerikan Dernekleri Federasyonu (FEBA) tarafından organize edilen Balkan İş Forumu ve Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Balkan ülkelerinden 500'ün üzerinde işadamının katıldığı toplantı kapsamında, New York'un ünlü Waldorf Astoria Oteli'nde Sırbistan hariç tüm Balkan ülkelerinden devlet başkanı ve bakan düzeyinde katılımın olduğu büyük bir akşam yemeği de düzenlendi. Bir grup gazetecinin Balkanlarla ilgili sorularını yanıtlayan Çağlar, Türkiye'den örnek vererek şunları söyledi:
"Mesela krizde HSBC, Demirbank'ı 300 milyon dolara satın aldı. Hatta o parayı da Hazine'ye değil yine Demirbank'ın içine verdi. Kriz sonrası yabancılara satılan bankaları düşündüğünüzde ortaya çıkan muhteşem kârı da görebiliriz.  İşte şimdi bizim için Bosna ve Balkanlar benzer durumu ifade ediyor. Yatırımlar çok kısa sürede çok büyük kazançlar verebilir."
Şubeleşmenin pazar payını hızlı artırma konusunda çok etkili olmadığını, ancak satın almalarla doğrudan pazar payının yükseldiğini vurgulayan Çağlar, "Mesela Yunanistan bizde şube açarak da bankacılık sektörüne girebilirdi. Ama yüzde 2.5 pazar payı alamazdı. Oysa buradan banka satın alarak Türk bankacılık sektörünün hemen yüzde 2.5 oranını almış oldu. Krizde Türkiye'deki banka Yunan merkezini kârlı yaptı. Biz de Balkanlarda şimdi ucuza alıp yarın 5-10 kata pahalıya satabiliriz, hatta satmayıp işletebiliriz de" diye konuştu. 

Gül'e büyük ilgi
Yemeğin onur konuğu Abdullah Gül'e katılımcıların ilgisi büyüktü. BM binasında Binyıl Kalkınma Hedefleri konusunda gerçekleştirilen oturum nedeniyle toplantıya geç katılan Abdullah Gül, salona girdiğinde program kesildi, tüm katılımcılar Gül'ü ayakta alkışladı.
Toplantıdaki tüm konuşmaların ortak mesajı, tüm Balkan ülkelerinin NATO ve Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliklerinin tamamlanmasının bölgenin refahı ve barışı için kritik önem taşıdığıydı. Cumhurbaşkanı Gül de konuşmasında bu noktaya dikkat çekti.

 

NATO, farklı çiçeklerin buketine güven getirir
Gül, Balkan ülkelerinin hepsinin NATO içerisinde yer almalarını çok arzu ettiğini, bütün Balkan ülkelerinin bir gün AB'ye de tam üye olacaklarına kesinlikle inandığını belirtti. Balkanların "farklı çiçeklerin toplandığı güzel bir buket" olduğunu söyleyen Gül şunları söyledi:
"Avrupa Atlantik Kurumları altında hepimiz birleşirsek çok daha istikrarlı bir durum çıkacak... Ne zaman Balkan ülkeleri NATO'ya üye olmak istedilerse hepsini destekledik. Henüz olmayanlar var, onların da biliyoruz ki bu süreçleri tamamlanacaktır ve NATO içerisinde olacaklardır. O zaman birçok problem otomatik olarak çözülecek. Güvenlik sorunları, bazen sınır kavgaları, bunlar her yerde olduğu gibi Balkan ülkesinde de oluyor, gerçekçi de olmamız gerekir. Balkanların NATO gibi büyük bir şemsiyenin altında olması, Balkanlara güven ve istikrar getirecektir."
AB üyeliğinin de Balkan ülkeleri için son derece önemli olduğunu vurgulayan Gül, "Bütün Balkan ülkelerinin bir gün AB'ye tam üye olacağına kesinlikle inanıyorum. Balkanlar Avrupa'nın kıyısı değil, Avrupa'nın ortasıdır, büyük Avrupa haritasına baktığımızda Balkanlar gerçekten önemli şekilde Avrupa'nın merkezindedir. Dolayısıyla AB haritasına bakıldığında Balkanların onun dışında kalması söz konusu olmaz" dedi.

 

'G-20 masasında Balkanların sesiyiz'
Balkan İş Forumu ve Liderler Zirvesi kapsamında öğleden sonra saatlerinde işadamlarının katıldığı, "Balkanlarda Ticaret ve Yatırım: Fırsatlar ve Zorluklar" başlıklı bir toplantı da düzenlendi. Toplantıda konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Balkanlar'ın kendi çözüm ve yaklaşımlarını üretecek gücü ve mirasının olduğuna inandıklarını vurgulayarak, dışarıdan empoze edilen çözümler istemediklerini belirtti.
Türkiye'nin, Balkanlar'a ilişkin dış politikasının 4 boyutunun olduğunu vurgulayan Babacan bunları, "herkes için güvenlik", "üst düzey siyasi diyalog", "ekonomik açıdan karşılıklı bağımlılık" ve "bölgenin çok etnikli, çok kültürlü, çok dinli sosyal yapısının muhafaza edilmesi" olarak sıraladı. Babacan, bölgeye dışarıdan empoze edilen çözümler istemediklerini, Balkanların kendi çözüm ve yaklaşımlarını üretecek gücü ve mirası olduğuna inandıklarını da kaydetti. Çok taraflı platformlarda Türkiye'nin Balkanlar için çalıştığını belirten Babacan, bu girişimlere örnek olarak   G-20'yi gösterdi ve "G-20 masasının etrafında Balkanların sesiyiz" dedi.
Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki ticaret hacminin 2002 yılında 3 milyar dolar olduğunu, bu rakamın geçen yıl 12,5 milyar dolara yükseldiğini, yani 7 yılda ticaretin dörde katlandığını söyleyen Babacan, bunun yine de potansiyelin altında olduğunu, rakamları artırmak için daha fazla çalışmaları gerektiğini söyledi.

 

Sırbistan yoktu
TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Günay, Halkbank ve Ziraat Bankası'nın ana sponsorluğunda düzenlenen etkinliğin maliyetinin 500 bin doların üzerinde olduğu bilgisini verdi.
Geceye Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kosova, Makedonya, Karadağ, Slovenya ve Yunanistan'ın devlet başkanlarıyla dışişleri bakanları katıldı, konuşma yaptı. Sırbistan'dan üst düzey bir devlet temsilcisinin bulunmaması ise dikkat çekti. Etkinlik kapsamında bir konuşma yapan New York Valisi David Paterson, 4 Ekim'de İstanbul'da büyük bir ticaret ve yatırım ofisi açacaklarını, bu ofis sayesinde Balkanlara da açılacaklarını ve ofisin ekonomik krizden çıkışa yardımcı olacağını söyledi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile