Aral, Kaybettiği Suların Geri Geleceği Günü Bekliyor

Bir zamanlar dünyanın sayılı gölleri arasında yer alan Aral, haritadan silinmek üzere. Dünyanın sayılı ilk beş gölü arasında yer alan Aral‘ın bir kaç yıl içinde tamamen yok olmasından endişe ediliyor. 1960’lardan sonra kurumaya yüz tutan Aral Gölü’nün mevcut hacmi 68 bin 900 kilometre kareden 11 bin 500 kilometre kareye düşmüş durumda.

Bir zamanlar dünyanın sayılı gölleri arasında yer alan Aral, haritadan silinmek üzere. Dünyanın sayılı ilk beş gölü arasında yer alan Aral‘ın bir kaç yıl içinde tamamen yok olmasından endişe ediliyor. 1960’lardan sonra kurumaya yüz tutan Aral Gölü’nün mevcut hacmi 68 bin 900 kilometre kareden 11 bin 500 kilometre kareye düşmüş durumda.

Gölün hırçın dalgalarının bir zamanlar dövdüğü kıyılar, şimdi adeta gemi mezarlığına dönüşmüş durumda. Göldeki suların çekilmesiyle işlevsiz kalan gemiler, bir zamanlar sularında yüzdükleri gölün havzasındaki kumlara oturmuş durumda. Artık bu gemileri harekete geçirecek ne su ve bu gemilerin taşıyacağı yolcu ve yük var. Bir sıralar balıkların süzgeç çarptığı gemi aralarında ise şimdi İpek Yolu kervanlarını andıran deve sürüleri cirit atıyor.



Gölün oluşturduğu dramatik durumun en belirgin şekilde kendini hissettirdiği yerleşim alanlarının başında ise göl kenarındaki bir zamanların liman keti Moynak geliyor. Moynak’ın bir liman kenti olduğuna ise harabeye dönmüş ve harabesinde çıyanların cirit attığı tesisler şahitlik ediyor. Kent, göl sularının çekilmesiyle tarihinin en dramatik günlerini yaşıyor. Esi günlerden eser kalmamış. Kette, daha girişte gölün maruz kaldığı facianın izlerine rastlanılıyor.

Uzmanlar Aral Gölü’nün bölgede oluşturduğu büyük ekolojik sorun ve buna bağlı olarak ortaya çıkan diğer olumsuzlukların nedenini Sovyetler Birliği dönemine atıyor. Uzmanlar, gölün oluşturduğu olumsuzlukların, o dönemde bölgede yürütülen yanlış tarım uygulamaları bir acı neticesi olduğunu dile getiriyor.

    Konuyla ilgili açıklamada bulunan Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sencer İmer, “Çok üzücü bir durum, insanların gerektiğinde yanlış karar alarak tabiata ne denli zarar verebildiğinin bir örneği. Bütün dünyanın bundan, bir sonuç çıkarması gerekir. Buradaki bu hadisenin bu hale gelmesi, Sovyet döneminde burada yapılan bazı planlama hatalarından kaynaklanıyor.” diyor. İmer göldeki kuraklaşma gidişatının durdurulması amacıyla ise: Aral’ı besleyen ırmaklara kıyısı olan tüm ülkelerin Aral’a belli bir oranın altına düşmeyecek düzeyde su akışının olmasına destek vermesi, suların verimli kullanılması ve alternatif olarak Sibirya’nın kuzeye akan sularının yönü Orta Asya’ya çevrilmesi gerektiğini dile getiriyor.

Bir zamanlar göl sularında yüzdüklerini ve göldeki dalgaların kıyıları dövmelerine şahit olduklarını dile getiren Özbekistan Yasama Meclisi Yeşiller Hareketi Milletvekili Nuriye Aycanova ise “Aral sorunu artık global bir sorun durumuna döştü. 1980’lerde giderek daha da kurumaya yüz tutan gölün mevcut hacmi 7 defa küçülmüş durumda. Suyun derinliği ise 26 metre azalmış vaziyette. Aralın kuruyan suyu bölgenin iklimini de değiştirdi. Bölgede yazlar eskiye nazaran daha sıcak kızlar daha soğuk geçmekte.” diye konuşuyor.

BALIK ENTEGRE FABRİKASI ÇÜRÜMEYE TERK EDİLMİŞ

Kentin göle olan kıyılarında gemi enkazları yer alırken, bir zamanlar bin 500 kişinin çalıştığı ve İkinci Dünya Savaşı‘nda Rus askerlerine konserve balık gönderen entegre fabrikasında ise incin cirit atıyor. Eski fabrika yöneticilerinde Hasan Eke onlarca insanın ekmek kapısı olan fabrikanın bu duruma gelmesinin Aral Gölü’nün bölge insanını ekonomik yönde nasıl etkilediğini açık bir göstergesi olduğunu söyledi. Bir zamanlar çarkların harıl harıl çalıştığı tesis çürümeye terk edilmiş durumda. Günden güne daha da harabeye dönüşen tesis dramatik bu haliyle artık kente gelenlerin görmeye gittiği bir mekana dönüşmüş durumda.

KURUMANIN NEDENLERİ

Gölün kuruması ise göle giren su miktarında azalma olması, bölgede sıcakların yaklaşık 3 derece artması ve buna bağlı olarak buharlaşmanın artması, bölge sularını besleyen buzulların global iklim değişiklikleri nedeniyle erimesi ve yağışların azalmasına bağlanılıyor. Aral’ı besleyen ve Orta Asya’nın Nil’i konumundaki Sırderya ve Amuderya nehirlerindeki mevcut su potansiyelinin yanlış uygulamalarla azalması göle ulaşması gereken su miktarını da olumsuz etkiledi. Gölün kurumasında baş rolde oynayan etken bu iki nehir sularının istenilen düzeyde gole ulaşmaması olarak gösteriliyor.



Göl için öncelikle yapılması gerekenler arasında ise, gölü besleyen mevcut su miktarının korunması, maruz kalına kurumanın durdurulması, göl havzasında suların çekilmesiyle oluşan kurak ve tarıma elverişsiz alanların ağaçlandırılması, küçük çapta yeni göletlerin oluşturulması geliyor. Bu çalışmalar ayrıca gol havzasında olası kum fırtınalarında kumların etkili olmasının önüne geçiyor.

Göl havzasında oluşan çölü, tuzlu kumdan oluşması nedeniyle tarıma elverişli bulunmuyor.

Aral gölünde 1960 itibariyle bağlayan kuruma 2009’da adeta rekor yaptı. Gölün maruz kaldığı kuruma sorunu nedeniyle giderek azalan su miktarı 2009’da 11 bin 500 kilometrekareye kadar düştü. Göl suyu şu anda yaklaşık 170 km çekilmiş durumda. Son çekilmeyle göl havzasında oluşan tarıma elverişsiz tuzlu ve kurak çöl alanın miktarı ise 5 milyon hektara ulaştı.

SUDA AŞIRI TUZLULUK

Bu arada daha önce 1960’larda gölün bir litre suyundaki tuzluluk oranı 11 gram dolayında seyrederken, bugün ise bu rakam 130 ile 280 gram arasında değişiyor. Aral’daki kurumayla 5 milyon hektardan oluşan yeni bir çöl oluştu. Kimileri bu durumu, Orta Asya’daki Kızılkum ve Karakumdan sonraki üçüncü kum çölü olarak ifade ediyor. Yeni çöle isim olarak ise ‘Aralkum’.

Normalde yılda 20 milyar metreküp su alması gereken Aral, maruz kaldığı kuruma sonunu nedeniyle 7 defa küçülmüş durumda. Göle girmesi gereken su miktarı ise 13 defa azalmış.

    Göl suyunun çekilmesiyle bölgede baş gösteren ekolojik sorun, ekolojik denge bozukluğu, sağlık, genetik bozukluklar, işsizlik, temiz su ve yaşam süresinin kısalması gibi sorunları beraberinde getirdi. Onlarca su canlısı ve onlarca bitki örtüsü, gölün kurumasıyla yok oldu.

    Bu arada bölgede ciddi manada tuz tehdidi olduğuna da işaret eden uzmanlar, kuruyan göl yatağında bulunan tuzların rüzgarlarla havalanarak göl çevresindeki tarıma elverişli alanları olumsuz etkilediğini dile getiriliyor.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile