Zeybekci, Brookings Enstitüsünde Türkiye'nin ABD ile ticaret ve ekonomi ilişkileri bağlamında TTIP müzakerelerini değerlendirdi.
Türkiye'nin, 1980'lerden itibaren liberal dış ticaret politikasını ekonomik büyümesinin temel taşlarından biri olarak kabul ettiğini dile getiren Zeybekçi, küresel ekonomi ile bütünleşmenin Türkiye'nin dış ticaret politikasının en önemli gündem maddelerinden birini teşkil ettiğini anlattı.
Türkiye'nin ticaretin serbestleşmesi ve küreselleşmesi bağlamında çok taraflı müzakerelerin önemli bir rol oynadığına inanan bir ülke olduğunu vurgulayan Zeybekci, Dünya Ticaret Örgütünün kurucu üyeleri arasında yer alan Türkiye'nin ayrıca mal ticareti, hizmetler ve ticaretin kolaylaştırılması gibi geniş bir perspektifte, çok taraflı müzakerelerde aktif ve önemli bir rol oynadığını kaydetti.
Zeybekci, AB tam üyelik perspektifi ve tam üyeliğe giden sürecin önemli bir aşaması olarak 1996'da tesis edilen Gümrük Birliği'nin Türk dış ticaret politikasının en önemli ekseni ve destekleyicisi olduğuna değinerek şöyle konuştu:
"Kuşkusuz, Gümrük Birliği Türkiye'nin bugünkü rekabetçi ekonomik yapısına kavuşmasında önemli bir dönüştürücü güç olmuştur. Nitekim Türkiye ekonomisi, sadece mal ticaretinde değil, Gümrük Birliği'nin işleyişiyle doğrudan ilgili olan menşe, rekabet, fikri mülkiyet hakları, ticarette teknik engeller, ürün güvenliği gibi birçok alanda AB ile bütünleşmesini derinleştirmiştir. Böylece ekonomik yapısında köklü bir dönüşüm sağlamış ve küresel ticaretteki konumunu güçlendirmiştir. Bu sayede istikrarlı bir şekilde büyüyen ekonomisiyle Türkiye, küresel yatırımcılar için son derece dinamik bir pazar haline gelmiştir."
-"Türkiye farklı coğrafyalardaki ülkelerle 31 adet STA imzaladı"
Zeybekci, Türkiye'nin son 10 yılda göstermiş olduğu ekonomik performansının artan bir ivmeyle devam etmesinin ve Türkiye'nin gelişmiş ülke ekonomileri ligine yükselmesi hedefinin dünyadaki gelişmelerden bağımsız olarak gerçekleşmeyeceğinin bilincinde olduklarını dile getirdi.
Zeybekci, "Bu hedeflerimiz doğrultusunda, çok taraflı ticaret müzakerelerindeki tıkanmanın ülkeleri kapsamlı ve derin 'yeni nesil' serbest ticaret anlaşmalarına yönelttiğini yakından takip ediyor ve dünyadaki ekonomik bütünleşme trendlerini dikkatle tetkik ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Gümrük Birliğinin, Türkiye'nin AB'nin serbest ticaret anlaşmalarını (STA) takip ederek, ortak ticaret politikasına uyumunu gerekli kıldığını anlatan Zeybekci, AB'ye paralel akdedilen serbest ticaret anlaşmalarının Türk ihracatçılarına üçüncü ülke pazarlarına avantajlı giriş imkanı ve AB'li rakipleri ile eşit şartlarda rekabet olanağı sağladığını, ayrıca karşılıklı yatırımların arttırılmasında önemli rol oynadığını bildirdi.
Zeybekci, bu anlayışla Türkiye'nin hem Gümrük Birliği'nin hem genel dış ticaret politikası gereği bugüne kadar arasında Güney Kore, Malezya, EFTA gibi önemli küresel ekonomik aktörlerin de bulunduğu farklı coğrafyalardaki ülkelerle 31 serbest ticaret anlaşması imzaladığını ifade ederek "Halihazırda da aralarında Japonya, Singapur, Kanada ve Meksika'nın da bulunduğu ülkelerle derin ve kapsamlı STA müzakerelerine başlama noktasındayız. Tüm bu girişimlerimiz Türkiye'nin, bugün artık büyük ve rekabetçi ekonomiler ile mal ticaretinin oldukça ötesine geçen derin ve kapsamlı STA'lar akdetme yönündeki iradesini ve kapasitesini net bir şekilde ortaya koymaktadır" diye konuştu.
-"Türkiye'nin büyüme performansı, önümüzdeki süreçte dinamik pazar olma özelliğini pekiştirecektir"
Zeybekci, ABD'nin AB ile hayata geçirmek istediği Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın (TTIP) Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini, Türkiye'nin bu ortaklığın dışında kalmamak için çalışmalarını sürdürdüğünü vurguladı. "Dünya ticaretini ve kurallarını yeniden şekillendirme iddiasında olan TTIP süreci bizim açımızdan son derece önemlidir" diyen Zeybekci, "Esasen, TTIP'i Türkiye için diğer ekonomik entegrasyonlardan farklı kılan da Türkiye'nin AB ile mevcut Gümrük Birliği ve ABD ile 'model ortaklık' ilişkisidir. Bu nedenle ülkemiz TTIP'in sonuçlarından hukuki ve ticari açıdan doğrudan etkilenecek bir ülke konumundadır ve bu yönüyle TTIP'e taraf olmak isteyen diğer üçüncü ülkelerden de ayrışmaktadır" değerlendirmesini yaptı.
Zeybekci, ABD ile AB arasındaki olası bir anlaşmanın her iki tarafa birçok faydalar sağlayacağı gibi Türkiye'ye de birçok kazanımları olacağını kaydetti.
Türkiye açısından olası bir serbest ticaret anlaşmasının, AB ile Gümrük Birliği'nin mevcut yapısı ve işleyişi dikkate alındığında, Türkiye'nin ihracatçıları için ABD pazarında AB'nin üretici, ihracatçı firmalarıyla birlikte eşit koşullarda rekabet etmesini sağlayacağını, böylelikle ticaret sapması gibi sorunlar en başından bertaraf edilmiş olacağı bilgisini veren Zeybekci, "ABD ile olası bir STA kapsamında yer alabilecek hizmet ticareti, yatırımlar, kamu alımları, fikri mülkiyet hakları gibi alanlar dikkate alındığında, muhtemel bir STA, modern küresel ekonominin ihtiyaçları ve kuralları doğrultusunda Türk ekonomisi üzerinde dönüştürücü güçte olacak, bu yönüyle Gümrük Birliği'ne benzer bir etki yaratacaktır" görüşünü paylaştı.
2013 yılında yüzde 4 büyüyen Türkiye ekonomisinin, son on yıllık dönemde ortalama yüzde 5 büyümüş ve kişi başına düşen GSYİH'sını üç kat artırdığı bilgisini aktaran Zeybekci, bu yönüyle Türkiye'nin, 2008 yılında başlayan küresel ekonomik krizden en hızlı çıkan ve küresel ekonomik belirsizlikten göreli olarak az etkilenen ülkelerden biri olmayı başardığını dile getirdi. Zeybekci, "Bu büyüme performansı, Türkiye'nin önümüzdeki süreçte de başlıca dinamik bir pazar olma özelliğini pekiştirecektir" dedi.
-Serbest ticaret anlaşmalarının faydaları-
Avrupa, Avrasya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi 1,5 milyarlık nüfusa, 10 trilyon dolarlık ihracat potansiyeline ve 25 trilyon dolarlık bir pazara sahip bir bölgenin kesişim noktasında bulunan Türkiye'nin, gerek jeostratejik konumu ve gerekse bölgedeki komşularıyla gelişen ilişkileriyle bölgesel ve küresel ölçekte ticaret ve yatırım için bir çekim merkezi konumuna geldiğini belirten Zeybekci, muhtemel bir serbest ticaret anlaşmasının, ABD ve Türk iş çevrelerine de dünya pazarlarına erişimde Türkiye'yi bir ihracat ve üretim merkezi olarak kullanma fırsatı sunacağına vurgu yaptı.
Zeybekci, serbest ticaret anlaşması yoluyla ABD'nin, Türkiye üzerinden serbest ticaret anlaşması ortaklarının pazarlarına açılım sağlayabileceği gibi AB ve diğer ortaklarıyla Türkiye pazarında eşit şartlarda rekabet etme imkanı elde edebileceğini, küresel aktör olan ABD ile bölgesinde söz sahibi Türkiye'nin tesis edeceği bir serbest ticaret anlaşmasının siyasi anlamda da bulunulan coğrafyaya olumlu mesaj vereceğini ifade etti.
Zeybekci, "Muhtemel bir STA ile 'ekonomik NATO' olarak tanımlanan TTIP sürecinde, AB, ABD ve Türkiye arasındaki mevcut üçlü transatlantik ilişki ağı, yeni bir boyut kazanarak pekişecektir" yorumunda bulundu.
-Soma'daki maden faciası-
Zeybekci, konferans sonrası soruları yanıtladı. Soma'da meydana gelen maden faciası hatırlatılarak "Türkiye'nin iş yeri güvenliği koşulları bağlamında diğer ülkelere göre çok kötü bir sıralamaya sahip olduğu" değerlendirmesi üzerine Zeybekci, "Türkiye'nin iş koşulları bağlamında en kötü üçüncü ülke olduğunu söylediniz. Ben bu bilgiyi bilmiyorum, böyle bir şeyden haberim yok. Türkiye'nin bu anlamda dünyanın en kötü ülkesi olduğunu düşünmüyorum. Yüzlerce ülkeye uluslararası çalışma örgütü giremiyor, oralarda çalışmalar yapamıyor. O yüzden bu çeşit rakamların ortaya çıktığını düşünüyorum. Tabii ki Soma'da meydana gelen kazadan büyük üzüntü duyuyoruz, yaklaşık 300 kardeşimizi kaybettik. İki gündür Washington'dayım ama aklım, kalbim, ruhum Türkiye'de. Böyle bir büyük felaket keşke yaşamasaydık. Bu kazadan çok önemli dersler çıkaracağız" karşılığını verdi.
Ekonomi Bakanı Zeybekci Washington'da
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ABD ile AB arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) sürecinin Türkiye için son derece önemli olduğunu belirterek "Esasen, TTIP'i Türkiye için diğer ekonomik entegrasyonlardan farklı kılan Türkiye'nin AB ile mevcut Gümrük Birliği ve ABD ile 'model ortaklık' ilişkisidir. Bu nedenle ülkemiz TTIP'in sonuçlarından hukuki ve ticari açıdan doğrudan etkilenecek bir ülke konumundadır ve bu yönüyle TTIP'e taraf olmak isteyen diğer üçüncü ülkelerden de ayrışmaktadır" dedi.