Başbakan gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi

Başbakan gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin demokrasinin askıya alındığı bir dönemin olağanüstü şartlarında hazırlanan bir anayasa ile yoluna devam edemeyeceğini belirterek, "12 Haziran'da sandıktan çıkan sonuç, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini yansıtan bir uzlaşma metni olması gerektiğini ortaya koymaktadır'' dedi.

Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında 12 Haziran'da gerçekleşen genel seçimle birlikte, vatandaşların Türkiye'nin gelecek dört yıllık süreçte izleyeceği rotayı, istikameti de belirlemiş olduğunu ifade etti.

Vatandaşların yüzde 87 gibi çok büyük bir kısmının sandık başına giderek oylarını kullandılarlarını ve demokratik katılımın en güzel örneğini verdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, bütün vatandaşlara bundan dolayı şükranların sunarak, şunları kaydetti:

''Vatandaşlarımızın oylarıyla belirledikleri istikamet, Türkiye'nin her alanda yaşadığı büyük değişimin devam etmesine yöneliktir. Milletimiz hızla büyüyen, gelişen, kalkınan, sıkıntılarının üstüne cesaretle giden, huzurlu, istikrarlı, güçlü bir Türkiye yönünde iradelerini ortaya koymuşlardır. Şundan emin olunuz ki Türkiye çıktığı bu medeniyet yolculuğundan asla geri dönmeyecek, 2023 hedeflerimize doğru kararlılıkla yol alacaktır.''

-''DIŞLAYICI DEĞİL KAPSAYICI''-
Erdoğan, Türkiye olarak her alanda başlatılan değişim sürecini yeni dönemde devam ettirmek, daha ileri hedeflere ulaşmak için mesafe kat etmek durumunda olunduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu doğrultuda en büyük görevimizin bugünün ihtiyaçlarına cevap veren, eksikliklerinden arındırılmış, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa hazırlamak olduğuna inanıyorum. Bu yönde büyük bir toplumsal beklenti olduğunu da memnuniyetle müşahede ediyorum. Milletimizin de bizden bu yönde çok büyük beklentileri var. Siyasetten ekonomiye, adaletten özgürlüklere, sosyal devlet anlayışından kültürel açılımlara kadar hemen her alanda büyük bir değişim yaşadığımız böyle bir dönemde en büyük ihtiyacımız bu değişim ruhunu taşıyan ve milletimizin iradesini yansıtan sivil bir anayasa yapılmalıdır. 12 Haziran'da sandıktan çıkan sonuç, yeni anayasanın mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini yansıtan bir uzlaşma metni olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunu önemli bir fırsat olarak görüyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin bu fırsatı ülkemiz ve milletimiz lehine çok değerli bir kazanıma dönüştüreceğine inanıyoruz. Bu çerçevede siyasetçilerimizden aydınlarımıza, hukukçularımızdan sosyal bilimcilerimize, medyamızdan sivil toplum örgütlerimize kadar her insanımız üzerine düşen sorumlulukla yeni anayasa hazırlıklarına katkı sağlamalıdır.''

Erdoğan, Türkiye'nin geleceğe dönük en olmazsa olmaz hedefinin ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğünü hayata geçirmek, demokrasiyi en ileri seviyede yaşamak ve yaşatmak olduğunu yeni anayasasıyla da açıkça göstermesi gerektiğini belirterek, ''İnanıyorum ki bu süreçten en hayırlı sonucu alacak, Türkiye'ye yakışan anayasayı hayata geçireceğiz'' diye konuştu.

Dünyada yaşanan büyük ekonomik krizin etkilerinin bugün hala önemli ölçüde etkisini hissettirdiğine işaret eden Erdoğan, ''Bizim de en etkin şekilde çalışmalarına katkıda bulunduğumuz G-20 çerçevesinde alınan kararlarla küresel ekonomide belli bir toparlanma olduysa da henüz birçok ülke için krizin aşıldığını söylemek mümkün değildir. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Türkiye bu krizi en az hasarla atlatmış, krizi geride bırakmış ve artık geleceğe odaklanmıştır'' dedi.

TÜİK verilerine göre 2011 yılı ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 11 oranında büyüyerek bir rekora imza attığını ve ilk çeyrek itibarıyla dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''2002 yılında hükümet olarak devraldığımız IMF borcu 23,5 milyar dolar seviyesindeydi. Bugün bu borcu 4,8 milyar dolara kadar indirmiş durumdayız. Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yılını kutlayacağımız 2023 yılına inşallah dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz ve böyle yürüyoruz.''

-''İŞSİZLİK BİR ÖNCEKİ YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE YÜZDE 2,1 ORANINDA AZALDI''-

Erdoğan, ekonomideki büyümenin istihdama daha etkin biçimde yansıması için işgücü piyasasında gerekli reformları yapmaya devam ettiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

''İstihdamda sağlanan artış bakımından küresel krizden en çabuk çıkan ülkelerden biri Türkiye'dir. 2008 yılında başlayan küresel ekonomik kriz, gelişmiş ekonomilere sahip pek çok ülkede işsizliği ciddi oranda arttırırken ülkemizde bu artış sınırlı seviyede kaldı. Daha 2009 yılı bitmeden ekonomideki güçlü büyüme dönemi yeniden başladı, işsizlik yeniden düşmeye başladı. 2008 yılında yüzde 11 olan işsizlik oranı, 2009 yılında krizin etkisiyle yüzde 14'e yükseldi ve ardından 2009 yılının ikinci yarısından itibaren yeniden düşme eğilimine girdi. Ve nihayet 2011 yılı Nisan ayı itibarıyla işsizlik bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 oranında azalarak yeniden kriz öncesinin rakamlarına yaklaşmış oldu. Hazırladığımız aktif işgücü programlarıyla 2013 yılından itibaren inşallah her yıl 400 bin işsizi bu programdan yararlandıracağız. Uzmanlaşmış meslek edindirme merkezlerimizle işsizlerimize beceri kazandırmak, her yıl 200 bin 5 yıl içinde toplam 1 milyon işsizimizi meslek sahibi yapmak amacındayız. İşsizliği kalıcı bir şekilde çözmeyi amaçlayan 'Ulusal İstihdam Stratejisi'ni kararlılıkla uygulayacağız.''

-''GÜVENLİK VE ÖZGÜRLÜK DENGESİNDEN ASLA TAVİZ VERMEDİK''-

''Türkiye olarak daha mutlu ve müreffeh bir ülke olma yolunda çok önemli mesafeler aldık; bunu iyi değerlendirmek, kazanımlarımızın ve istikrarımızın değerini iyi bilmek zorundayız'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Türkiye, istikrar ve güven zemininde bu seviyelere ulaştı, demokratik reformlarla, kardeşliği daha da yücelterek bugünlere geldi. Aynı şekilde ilerleyecek, kardeşliğimizi daha da pekiştirerek ülkemizi daha da büyüteceğiz. Türkiye kronik sorunlarını aşıyor, ayakbağı olan önemli meselelerini geride bırakıyor, büyük hedeflere doğru kararlılıkla ilerliyor. Türkiye'nin büyümesini, gelişmesini, bölgesinde güçlü bir ülke olmasını çekemeyen güçler, bunu engellemek için devreye giriyor veya taşeronlarını devreye sokuyor. Şunun bilinmesini isterim ki terör, Türkiye'nin büyümesine, ilerlemesine, kalkınmasına, refahına ve en önemlisi de kardeşliğine kastetmektedir. Hükümet olarak başından itibaren terörle daha etkili mücadele yöntemleri geliştirirken, bir yandan da terörü minimize etmek için koordineli, güçlü, kararlı ve çok boyutlu bir mücadele ortaya koyuyoruz. Bu süreçte güvenlik ve özgürlük dengesinden asla taviz vermedik; bu dengeyi hassasiyetle muhafaza ediyoruz ve terörle mücadeleyi bu şekilde sürdürüyoruz.''

Erdoğan, ''Başta Silvan'da yaşananlar olmak üzere bu elim hadiseleri bütün boyutlarıyla inceliyoruz, soruşturuyoruz. Oluşan yeni şartları ilgili bütün kurumlarımızla birlikte kapsamlı olarak değerlendiriyoruz. Yeni stratejileri, yeni yöntemleri hayata geçirerek, terörle mücadeleyi hiçbir zaafa izin vermeden sürdüreceğiz. Altını çizerek ifade ediyorum; biz, geçmişte yapılan hataların tekrarlanmasına izin vermeyecek, demokrasi, özgürlük, güvenlik dengesinden asla ve asla taviz vermeyeceğiz'' diye konuştu.

-''BUGÜNE KADAR KKTC'NİN YANINDA OLDUK, BUNDAN SONRA DA DESTEĞİMİZ SÜRECEK''-
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenleri vesilesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bir ziyarette bulunduğunu, bu coşkuya ortak olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Türk tarafı olarak önümüzdeki kritik dönemde Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için neler yapabileceğimizi de ayrıntılı olarak değerlendirdik. KKTC'nin sağlam bir ekonomik yapıya kavuşturulması ve müreffeh bir geleceğe taşınması adına atılması gereken adımlar konusunda da görüş birliğine vardık. Kıbrıs Türk tarafı sürecin başından beri çözümden yana olmuş, 7 Temmuz'da BM Genel Sekreteri'yle Cenevre'de yapılan üçlü görüşmede de bu yöndeki irade ve kararlılığını bir kere daha güçlü biçimde ifade etmiştir. Ada'da tarafların mutabık kaldıkları iki kesimlilik, siyasi eşitlik, eşit statüyü haiz iki kurucu devleti içeren yeni bir federal ortaklık kurulması için Türk tarafı bugüne kadar samimi bir çaba içinde olmuştur. Ancak maalesef karşı taraftan bu iyi niyetli ve uzlaşmacı yaklaşımı göremedik. Biz bugüne kadar KKTC'nin daima yanında olduk, bundan sonra da desteğimiz artarak sürecektir. Önümüzdeki dönemde KKTC'nin ekonomik kalkınmasını ve yapısal gelişimini sağlayacak önemli projeleri hep birlikte hayata geçireceğiz. Bu projelerle KKTC'nin çehresi değişecektir. Son gelişmeler de göstermiştir ki Ada'da çözüm her iki kesimin de, hatta genel olarak bölgenin de menfaatine olacaktır. Ancak şu kesin olarak bilinmelidir ki Türkiye'nin KKTC'nin aleyhine olacak herhangi bir girişime izin vermesi, bu konuda ne AB ile ne bir başka merci ile pazarlık içinde olması da mümkün değildir'' dedi.

''Bu yeni dönemde Türkiye değişime bütün hızıyla devam edecek, kazanımlarına yeni kazanımlar ekleyecektir'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Sizlerden ricam Türkiye'ye olan inancınızı şartlar ne olursa olsun muhafaza etmeniz, ülkemizin aydınlık geleceği adına duyduğunuz heyecanı asla kaybetmemenizdir. Ve şunu da açıkça söylüyorum, Türkiye ekonomisi ile alakalı konuşulan bazı garip garip ifadeler, tespitler, bunların hiç birine katılmayız. Türkiye yere sağlam basıyor. Türkiye bütün Avrupa;da başlayan olumsuz gelişmelere karşı her türlü tedbire sahiptir. Bu vesile ile manevi iklimine adım atacağımız mübarek Ramazan ayınızı, rahmet ayınızı, bereket ayınızı şimdiden tebrik ediyor, ülkemize, milletimize, tüm İslam alemine hayırlar, bereketler getirmesini diliyorum. İnsanlığın barışına vesile olmasını diliyorum.''
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile