Tuna, Mardin Müftülüğü Konferans Salonunda, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünce Sosyal Destek (SODES) Programı kapsamında hayata geçirilen "Mardin'in Kanayan Yarası: Kan Davaları" projesi kapsamında düzenlenen panelde, yaşanan kan davalarının Mardin'in kanayan yarası olduğunu söyledi.
Kan davalarının toplumun artık çok büyük bir kesimi tarafından da ayıplandığını belirten Tuna, şöyle konuştu:
"Yani hem günah hem ayıp hem de suç olarak tanımlanan bir olgu olmasına rağmen hala varlığını devam ettiriyor. Bu yüzden bunu çok iyi tanımlamamız gerekiyor. Bundan sonra televizyonda gözü yaşlı geride kalmışları, çocukları, eşleri görmek istemiyoruz. Bu hepimizi üzer. Hele hele artık Mardin gibi dünyaya açılan bir kentte bu tür örnekleri görmek bizleri daha da üzecektir."
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Mustafa Peltek ise insanlığın, masum insanların dahi katledildiği kan davaları gibi ilkel bir adetten kurtarılması gerektiğini anlatarak, proje kapsamında çeşitli programların devam edeceğini bildirdi.
Daha sonra moderatörlüğünü Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nurdan Atalay Güneş'in yaptığı panele geçildi.
AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, akrabalarının da kan davaları olduğunu bildirerek, bunu atlattıklarını ve meseleyi çözdüklerini anlattı.
Kan dökmenin çok eskiye dayandığını, ilk insandan bu yana devam ettiğini vurgulayan Bağlı, işlenen bir günahın bundan sonra işlenecek bütün günahlardan bir parça aldığını kaydetti.
Bağlı, kan davasının da çok karmaşık bir durum olduğunu, öç alma duygusunun doyurulamayacağını, dolayısıyla ehlileştirilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Bu coğrafyada bu konu çok hassas. Buradaki pekçok hikayenin anlatılan pekçok destanın içerisinde öcünü almış olan kişiler ile ilgili inanılmaz bir kahramanlık destanı anlatıldığını bilenlerden birisiyim. Geriye baktığımızda ilk kanı akıtan kişinin kıskançlık üzerine kan akıtmış olduğunu ve kendisinin daha makbul bir insan olması gerektiğini düşünmüş. Kıskançlığın özü itibariyle doyurulması mümkün olmayan bir açlık olduğunu bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla öç alma duygusu da doyurulması mümkün olmayan bir duygudur. Ne kadar kişiyi öldürürseniz öldürün o öç alma duygunuz doyurulmayacak. Biz bu öç alma duygunu doyurmayı değil, ehlileştirmeyi düşünmeliyiz. Bunu kontrol altına almayı düşünmeliyiz."
- Namus cinayetleri
Bağlı, namus cinayetlerini işleyen kişiler ile yaptıkları görüşmelerde bu cinayetleri işleyenlerin pişman olmadığını belirten Bağlı, şöyle devam etti:
"220 kişi ile görüşme yaptık. 190'ını değerlendirmeye aldık. Bunların yüzde 68'i hiçbir şekilde pişman olmadıklarını söylüyorlar. Niye pişman olmadıklarına baktığımızda gördük ki, toplum inanılmaz takdir ediyor. Hatta cezaevinde üst ranzalarda yatmak bir itibar meselesidir. Namus cinayeti dolayısıyla cezaevinde bulunanlar asla alt ranzada bulunmazlar. Neredeyse hiç bulaşık yıkamazlar, hiç temizlik işlerinde bulunmazlar. Dolayısıyla halkın arasında sürekli öç alma üzerine kurulu bir kahramanlık hikayesinin kulaktan kulağa dolaştırıldığını biliyorum. En önemli sorunlardan bir tanesi burası."
Dicle Üniversitesi (DÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulkerim Ünalan ise kan davalarını önlemenin en önemli faktörünün inanç faktörü olduğunu söyledi.
Bir insanı öldürmenin ne kadar büyük bir suç olduğunun öğrenilmesi ve öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Ünalan, şunları kaydetti:
"Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası cehennemdir. Ebediyen o cehennemde kalacak. Allah ona lanet etmiştir, ona büyük bir azap hazırlamıştır. Kur'an-ı Kerim'de bu kadar ağır ifadelerin kullanıldığı başka bir suç bulunmamaktadır. Onun için insan önce bir insanı öldürmenin ne kadar vahim bir suç olduğunu bilmesi gerekir."
'Mardin'in Kanayan Yarası Açıklaması
Mardin Vali Yardımcısı Ali Ekrem Tuna, "Bundan sonra televizyonda gözü yaşlı geride kalmışları, çocukları, eşleri görmek istemiyoruz. Bu hepimizi üzer" dedi.