Beşiktaş'a gelişinin 2. yılında genç oluşu öne sürülerek kiralık verilen ve şu anda da Denizlispor formasını giyen 28 yaşındaki orta saha oyuncusu Okan Koç, radyospor'da yayınlanan ve Beşiktaş'ın nabzını yakından tutan "Alper Üstündağ ile Kazan Kaynıyor" programına katıldı.
İşte Okan Koç'un birbirinden çarpıcı açıklamaları...
''Beşiktaş'ı çok özlüyorum. Büyük bir camiada forma giymiş olmanın gururunu yaşıyorum.Tabii ki Gençlerbirliği takımından transfer olduğumda yıllarca siyah - beyazlı formayı giyeceğimin hayallerini kurarak gelmiştim. Hele hele 21 yaşında büyük ve dünyada tek olduğuna inandığım Beşiktaş taraftarının önünde forma giymek kolay bir şey değildi. İnönü'ye ısınmaya çıktığımızda 3'lü çekmeleri benim tüylerimi diken diken yapar maç boyunca da tüm dikkatimin oraya yoğunlaşmasına neden olurdu. Hatta bu nedenle bir keresinde teknik direktörümüz Lucescu beni oyuna adapte olmam konusunda maç içinde sert şekilde uyarmıştı. Onları gerçekten özlememek mümkün değil ve bu formayı giymeye devam edememek üzücü ama napalım her şey geride kaldı artık önümüze bakıyoruz.''
LUCESCU EN BÜYÜK ŞANSSIZLIĞIMDI
''Evet kimilerine göre Mircea Lucescu büyük bir hoca ama maalesef ben aynı düşüncede değilim. Benimle birlikte transfer edilen Sinan Kaloğlu, Gökhan Zan da tahmin ediyorum ki benimle aynı düşüncedelerdir. Çünkü genç olduğumuzdan ötürü Lucescu, bize fazla forma şansı vermedi. Örneğin çok iyi oynadığım dönemde "bana daha çok gençsin çok forma giyer çok maçlar oynarsın şimdi tecrübeli Kaan Dobra varken seni mi oynatim" demişti şoka uğramıştım. Ondan sonra ilk yarıda 14-15 maç forma giyen ben ikinci yarıda ancak 2 maçta 11 şansı bulabildim. Yani anlayacağınız Lucescu ne kadar başarılar yaşamış olsada gününü kurtarmaya çalışan bir teknik adamdı. Artık Türk teknik adamlar sazı eline almalı yabancı hegemonyası bitirilmeli.''
DEMİRÖREN YÖNETİMİ BENİ İSTEMEDİ
''Sonuçta ben profesyonel bir oyuncuyum ve istediğim her kulübe gidebilirim ancak Yıldırım Demirören yönetimi benim önüme engeller koyarak sanırım ilerlememi istemedi. Konyaspor ve Ankaragücü takımlarında kiralık olarak görev yaptım. Bu dönemde gençlere büyük önem veren ve futbolcu yaratıcısı Tigana göreve geldiğinde beni istedi ancak, Demirören yönetimi anlam veremediğim biçimde beni istemedi. Ben de 2005-2006 sezonunun ikinci yarısında Galatasaray ile anlaştım ama bu kez de siyah - beyazlılar lisansımda yaşadığım sorunlar dolayısı ile dava açtı ve kazandılar. Ben de boşta kalmamak adına Ankaragücü'ne transfer oldum sonrasında ise genç yaşımda bir türlü toparlayamadım dersem yalan olmaz.''
BEŞİKTAŞ'IN BAŞINDA TÜRK TEKNİK ADAM OLMALIYDI
''Beşiktaş takımının hakikaten kadrosunda çok kaliteli oyuncular var. Türkiye'nin en iyi kadrosuna sahip takım diyebilirim. Ancak yönetim teknik adam tercihinde hata yaptı. Schuster yerine şu anda başarıları ile süper ligde fırtınalar estiren Türk hocalardan birisi getirilseydi emin olun ki Beşiktaş farkla zirvede olurdu yani Kartal gibi uçardı. Bu başarısız sonuçlar bu kaliteli kadroya hiç yakışmıyor.
Gençlerbirliği'nde oynadığım dönem playstatıon'da hep Chelsea takımını alırdım. Beşiktaş'a transfer olduğum sezon ise şans o ki Şampiyonlar Ligi'nde İngiliz ekibi ile eşleştik. O maçta oynamak için can atıyordum. Düşünsenize playstatıonda oynadığınız oyuncularla Stanford Bridge'de gerçekten karşı karşıya oynayacaksınız. İnanın sahaya çıktığımda ayaklarım titriyordu. Ama Sergen abinin sözleride hala kulaklarımda çınlıyor. Bir kahin gibi "arkadaşlar rahat olun bu maçı 2-0 kazanacağız 2 golüde ben atacağım" dedi. Ve çok iyi oynadığımız maçı gerçekten Sergen abinin golleri ile 2-0 kazandık. Rüyada gibiydim inanılmaz bir geceydi. Futbol hayatımda asla unutamayacağım ender maçların başında olarak aklıma kazınmıştır.''