Burhan Kuzu, Meclis'te gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevapladı. Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, özellikle basının bu konuyu yanlış aktardığını söyledi. Bir hukukçu olarak bu durumdan rahatsız olduğunu ifade eden Kuzu, "Sanki bir Rahşan affı gibi ortaya çıkartılıyor. Bir taraftan 'tutuklu içeride suçunu bilmiyor, bu kadar uzun tutukluluk olur mu?' diye dert yanıyorlar. Öbür taraftan da kendilerinin arzu ettikleri bazı kimseler çıkamayınca bu sefer bu mevcut durumu çok farklı gösteriyorlar. Bunun bir af olmadığını kamuoyuna çok iyi açıklamak lazım." değerlendirmesini yaptı.
Kuzu, tutuklama süresiyle ilgili bir tartışma bulunduğuna işaret ederken, Yargıtay başkanının, bir süre önce yaptığı açıklamada, 19 bin davanın zaman aşımına uğradığını anlattığını hatırlattı. Bunun içinde birçok önemli davanın bulunduğunu kaydeden Kuzu, şu görüşleri dile getirdi: "O bakımdan burada Yargıtay tarafından verilen karar ya da kanunda yapılan değişiklik, netice itibarıyla tutukluluk süresiyle alakalı olarak yapılmış bir değişikliktir. Yoksa ceza indirimidir, aftır ya da bu manaya gelen bir şartlı tahliyedir, şartlı salıvermedir; bu gibi kurumlar değildir ortadaki tablo."
Burhan Kuzu, bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye ile ilgili bir çok kararı bulunduğuna dikkat çekti. Kuzu, bu kararlarda, ülkenin, sürelerin uzunluğu, davaların bitmemesi gibi nedenlerle mahkum edildiğini hatırlatırken, "Realite olarak davaların uzunluğu bu durumu ortaya çıkarmıştır. Yargıtay'ın içtihadı ile beraber de bir tahliye süreci başladı. Siz burada şunu söyleyemezsiniz. 'Şunlar şunlar, şundan tutuklu olanlar içeride kalır, diğerleri serbesttir' diye istisna koyamazsınız. Hizbullah da çıkar, başka biri de çıkar. Dolayısıyla belli bir takım suçluları öne çıkararak konuyu rayından çıkartmamak lazım. Kaldı ki AİHM, iki yıl ve daha üstü tutukluluk sürelerini uzun kabul etmiş. Bunlar dışarıdan yargılanacak. Önemli bir bölümü hakkında yurt dışına çıkış yasağı vardır. Belli sürelerde gelip imza atma durumları vardır. O açıdan ortada öyle aman aman büyütecek bir mesele yok. Basında veriliş biçimi, sanki beraat etmişler, davullu zurnalı falan. Bu vatandaşın kendi yaklaşımıdır. Ama ortada böyle bir tablo olduğunu da görmek lazım." değerlendirmesini yaptı.
Bu arada, İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri için TBMM'ye gelen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevapsız bıraktı.