Kızılcahamam Asya Termal Otel'de düzenlenen "Sağlık-Sen Türkiye Buluşması"na Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Kaçar, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekilleri Sıtkı Güvenç, Yıldırım Ramazanoğlu, AK Parti Osmaniye Milletvekili Suat Önal, AK Parti Kayseri Milletvekili İsmail Tamer, AK Parti Zonguldak Milletvekili Özden Ulupınar, Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş ile Türkiye'nin dört bir tarafından Ankara'ya gelen çok sayıda Sağlık-Sen üyesi katıldı.
AK Parti hükümetleri döneminde sağlıkta büyük bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini anlatan Akdağ, "Türkiye'de sağlık çalışanlarının sayısı yetersiz, aslında böylesine büyük bir dönüşümü bu sayıdaki sağlık çalışanıyla gerçekleştirmek büyük bir başarıdır. Dünyada bunun gerçekleştirebilmiş olan ikinci bir ülke yok. Bu yetersizlik hepimizin içini zorlaştırıyor. Gelecekte bu problemi aşalım diye YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı'yla gerekli çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmaları da belli bir noktaya getirdik" dedi.
Akdağ, Türkiye'de sağlık çalışanlarının sayısının yetersiz kalmasını, "geçmişte meslek adına hareket eden, meslek örgütlerine bakıldığında" görüldüğünü belirtti.
Bakan Akdağ, Türk Tabipler Birliği'nin 2006 yılındaki bir raporunda "Türkiye'de doktor sayısı fazladır. Acilen tıp fakültelerinin sayıları azaltılmalıdır" yönündeki tespitini hatırlatarak, "Bu büyük yanlışları yapanlar ve o gün YÖK'e ve üniversiteler bu yanlışları dikte ederek, kabul ettirenler Türkiye'de hekimin iş yükünün fazla olduğundan bahsediyorlar. Aynı hususu hemşire sayısı için de söyleyebiliriz. Evet, iş yükümüz çok fazla. Ama ne yapalım ki bu ülkenin sağlık çalışanının bu ülkenin insanına hizmet borcu var. Hepimizin hizmet borcu var" ifadelerini kullandı. SAĞLIK ÇALIŞANLARININ TALEPLERİ Sağlık çalışanlarının haklarını koruma ve onlara daha iyi şartlarda çalışma ortamı sağlamak için gayretle çalıştıklarını ifade eden Akdağ, "Biliyorum ki vatandaşımıza sağlıklı ve kaliteli hizmet vermenin yolu sağlık çalışanlarımızın huzurundan ve mutluluğundan geçmektedir" dedi.
Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş'in taleplerine cevap veren Akdağ, "Elbette gönlüm sizlerle. Bütçemizin, döner sermayemizi kullanmakta problem yok. Bir yandan da bu imkanları artırmak için gayret gösteriyoruz. Bu salonlarda bunları konuşmuyoruz. Ama hükümetimizin ekonomiden sorumlu bakanlarıyla bu konuları kendi aramızdaki toplantılarda nasıl tartıştığımızı, nasıl o imkanlardan yararlanmanız için gayret gösterdiğimiz zannediyorum hepiniz gönlünüzden hissedebilirsiniz" dedi.
"HEMŞİRE YETERSİZLİĞİ ÇOK AÇIK" "Bakanlığımın kararına ait olan hangi talep varsa bugüne kadar bunları en hızlı şekilde yerine getirmeye gayret ettim" diye konuşan Akdağ, şunları kaydetti: "Bundan sonra da bu gayretin içinde olacağımdan hepiniz emin olunuz. Sağlık personelinin sayısının artırılması gereği çok açıktır. Bu sayı sadece kamuda çalışan sağlık çalışanları için değil özelde çalışanlar için de geçerli. Özel sektörde çalışan sağlık çalışanlarının kamuda çalışanlardan az değil, genellikle daha fazla. Şimdi biz hemşire alımı için belli bir sayı açıkladığımızda, üniversite hastaneleri ve özel sektördeki hizmet veren kuruluşlar hemen bize geliyorlar 'aman bakanım ne olur çok fazla kadro açıklamayın. Çünkü bizdeki hemşireler size geliyor, biz iş yapamaz hale geliyoruz' diyorlar. Burada mutlak anlamda bir hemşire yetersizliği çok açık. Avrupa'ya baktığımızda her 100 bin kişiye 700'ün üzerinde ebe ve hemşire düşerken, Türkiye'de her 100 bin kişiye 200 ebe ve hemşire düşüyor. Avrupa'da her 100 kişiye 350 doktor düşerken, Türkiye'de her yüz bin kişiye 170 doktor düşüyor. Kontenjanları ciddi bir ölçüde artırdık, artırmaya da devam ediyoruz." "SAYISAL YETERSİZLİĞİMİZ FAZLA MESAİYE YOL AÇIYOR" Bakan Akdağ, Sağlık çalışanlarının mesailerinin biraz daha erken bitmesi konusunda ise, "Sağlık-Sen'in benim önüme en sık getirdiği konulardan birisi budur. Sizi haklı görmüyor değilim. Ama birazcık empati yaparak, siz de kendinizi benim yerime koyun. Bir taraftan yetersiz sağlık personeli sayımız var, öbür taraftan da mesaiden biraz daha erken ayrılıp evimize gitmek istiyoruz. Bu gerçekten bir sıkıntı oluşturuyor. Şu anda hem aile hekimliklerimizde ki en yoğun iş yükümüzün olduğu alanlar bunlar, çok fazla hastayla karşı karşıyayız. Sayısal yetersizliğimiz buna yol açıyor. Sayı mesai saati daha dar bile olsa sizin iş yükünüzü artırıyor biliyorum. Ama biz size her türlü imkanı sağlamak için hizmet sendikacılığı yapan sendikanızla görüşmeler yaparak, bütün alanları açalım. Bu konu için de siz bize biraz müsaade edin. Çünkü ben biliyorum sizin hastanede harcadığınız, yarım saat ya da 45 dakika bir hastanın yarasına derman olmak için vesile oluyor" ifadelerini kullandı. "BEN ÇOK FAZLA VAKİT BULAMASAM BİLE EVDE ZAMAN ZAMAN BULAŞIK MAKİNESİNİN BAŞINA GEÇİYORUM" Türkiye'de çalışan kadınların evlerinde de çalışmaya devam ederken erkeklerin her zaman kadınlara o oranda katılmadığını belirten Akdağ, salondan büyük alkış aldı. Bir itirafta bulunan Bakan Akdağ, "Ben zaman zaman çok fazla vakit bulamasam bile evde bulaşık makinesinin başına geçiyorum" dedi
Salonda kahkahaların yükselmesi üzerine Bakan Yardımcısı Agah Kafkas'a yönelen Akdağ, "Agah Bey, sen bundan pek hoşlanmadın herhalde” dedi.
Konuya ilişkin bir fıkra da anlatan Bakan Akdağ, "Hayat müşterekse eğer, evdeki yaşamı da hizmeti de paylaşmak zorundasın" diye konuştu.
YIPRANMA PAYI Bakan Akdağ, yıpranma payı konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bir çalışma olması durumunda, söz konusu çalışmaya sağlık çalışanlarının da dahil edilmesi için her türlü gayreti göstereceğini belirtti.
Döner sermaye tavan oranlarının artırılmasını kendisinin de istediğini ifade eden Akdağ, "Meseleyi birlikte yürüttüğümü Ekonomi yönetimi ve Maliye ile ortak bir noktaya gelmemiz lazım. Sonuçta ülkenin bir bütçesi var, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bir bütçesi var" dedi.
Türkiye'de erken emeklilik mantığının sosyal güvenlik fonlarını çok zor durumda bıraktığını belirten Akdağ, "Bu bugünkü mesele değil. Bundan çok daha önce başlatılmış bir husus. Ben 53 yaşındayım. Allah can sağlığı versin. İnsan 40-45 yaşında nasıl emekli olur bunu benim aklım almıyor. Bugün bu ülkede doğumda beklenen yaşam süresi 75 yıl olmuşken, bir insan 45-50 yaşında emekli olursa hangi sosyal güvenlik fonu bunu karşılayabilir" ifadelerini kullandı. EK ÖDEMELER Ek ödemelerle ilgili gelirlerin emeklilikle ilişkilendirilmesinin sadece sağlık çalışanlarının meselesi olmadığının altını çizen Bakan Akdağ, "Kamuoyunda böyle bir algılama var. Dünkü bütçe görüşmelerinde muhalefet partili arkadaşlar bu konuyu dile getirdiler. Sanki bütün memurların ek ödemeleri emeklilikle ilişkilendirilmiş de Sağlık Bakanlığı'nın memurlarının ek ödemeleri emeklilikle ilişkilendirilmemiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Böyle bir durum yok. Doktorların da almış olduğu ek ödemeler emeklilikle ilişkilendirilmiş değil" dedi.
LİSANS TAMAMLAMA Bakan Akdağ, sağlık çalışanlarının "lisans tamamlama hakkı" konusunda çok önemli adımlar attıklarını belirterek, "Bundan sonra da lisans tamamlama konusunda YÖK'ü yakından takip ederek, yapılması gerekenleri en kısa zamanda gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım" diye konuştu.
Görevde yükselme sınavında 70'in üzerinde alanlarla ilgili çalışmayı sürdüreceklerini vurgulayan Akdağ, "Genel sekreterlik, hastane birimlerinin kurulması hususundaki dedikodular sakın kulak vermeyelim. Ya da kulak verelim de bu dedikodularla tezbirat yapanların tezbiratlarını ve oyunlarını bozalım. Biz AK Parti hükümeti olarak sağlığın sosyal bir hak olduğunu biliyoruz ve kamunun verdiği sağlık hizmetini vermeye devam edeceğiz. Hiçbir hastane birliğinin özelleştirmeyle düşünce olarak dahi ilgisi olmamıştır. Bundan sonrada olmayacaktır. Sağlık çalışanlarının sözleşmeli hale getirilmesi gibi bir düşüncemiz de yoktur. Ama yöneticilerimizi sözleşmeli hale getirdik. Çünkü yöneticinin başarılı olması lazım ki hem vatandaşın aldığı hizmet iyileşsin, hem sağlık çalışanlarının kazançları artabilsin, sağlık çalışanlarının hastalarla birlikte güvenliği artsın, iş ortamları düzelsin" ifadelerini kullandı. "SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ŞİDDET KARŞI ASLA TOLERANSIMIZ YOK" Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Şiddete karşı asla bir toleransımızın olmadığını birçok kere her alanda ifade ettik. Elbette sağlık alanında da hayatını insanların sağlığına adamış olan değerli sağlık çalışanlarına değil bir fiske vurulması, kötü bir söz söylenmesine dahi asla müsamaha etmeyeceğim. Ve o söylenen o kötü sözün veya vurulan fiskenin bana karşı söylenmiş, bana karşı vurulmuş bir fiske olduğunu her zaman ifade edeceğim" ifadelerini kullandı. SAĞLIK-SEN'DEN "100 BİN KAN, 100 BİN CAN KAMPANYASI" Sağlık-Sen'in 200 bine yaklaşan üye sayısıyla temsilci sendika konumuna yükseldiğini söyleyen Akdağ, Sendika Başkanı Metin Memiş ile çalışanlarına teşekkür etti. Akdağ, "100 bin kan, 100 bin can" anlayışının vatandaşa gösterilen sevgi, şefkat, merhamet ve sorumluluğu yansıtan çok güzel bir örnek olduğunu belirtti.
Konuşmalarını sürdüğü sırada, bir sendika üyesi "40 saat isteriz" şeklinde bağırınca Bakan Akdağ, "40 saat ama tek başına bağırma" karşılığını verdi. Daha sonra sahneye çıkan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, haftada 40 saat çalışma mesaisine ilişkin sendika üyelerinin her gün kapısını aşındırdığını hatırlattı. Buna rağmen salonda sadece bir üyesini sesini çıkarttığından şikayet eden Memiş'in sözleri üzerine, salonda bulunan üyelerde "40 saat isteriz" diye bağırdı.
Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a Kuran-ı Kerim hediye edildi. BAKAN AKDAĞ'DAN ORGAN BAĞIŞI KAMPANYASINA DESTEK Daha sonra Sağlık Bakanlığı'nın açtığı organ bağışı standına gelen Bakan Akdağ, vatandaşları organ bağışında bulunmaya davet etti. Bir gazetecinin "Siz hiç organ bağışında bulundunuz mu" sorusuna Bakan Akdağ, 8 yıl önce organ bağışında bulunduğunu hatırlattı. Ardından sağlık çalışanlarının Bakan Akdağ ile hatıra fotoğrafı çektirme yarışı başladı
Bakan Akdağ, Sağlık Çalışanlarıyla Bir Araya Geldi
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de mutlak anlamda hemşire yetersizliğinin bulunduğunu belirterek, "Avrupa'da her 100 bin kişiye 700'ün üzerinde ebe ve hemşire düşerken, Türkiye'de 100 bin kişiye 200 ebe ve hemşire düşüyor" dedi.