Bakan Eker, Ak Parti Çorum Merkez İlçe Kongresine Katıldı

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, AK Parti’nin bir etnik grubun ve mezhebin partisi olmadığını belirterek, “Bölge partisi değiliz, il partisi değiliz.

Etnik grubun, bir mezhebin, inancın partisi değiliz. Ne kadar inanç, kültür, dil varsa 76 milyonun tamamı bizimdir. Biz tamamının parçası ve temsilcisiyiz. Bazı partilerin kimi doğu da var batıda yok kimi sahilde var içeride yok. Her biri belirli bir alanda" dedi.

Bu partilerin düşüncelerinin ithal olduğunu anlatan Eker, "Arkalarındaki, onları besleyen akılda ithal akıl, biz o ithal akıldan 150 yıldır bir fayda görmedik. Ne Osmanlının son döneminde ne de cumhuriyet döneminde” diye konuştu.


Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, AK Parti Çorum Merkez İlçe Başkanlığı 5. Olağan Kongresine katıldı.

AK Parti Çorum milletvekilleri Salim Uslu, Cahit Bağcı ve Murat Yıldırım, Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, AK Parti Çorum İl Başkanı Ahmet Sami Ceylan’ın da katıldığı kongrede Bakan Eker, partililere hitaben bir konuşma yaptı.

2001 yılında kurulan AK Parti’nin 13 yıllık parti olmadığını, en az 150 yıllık büyük bir hasretin, bir özlemin bir büyük tarihi beklentinin karşılığı olduğunu dile getiren Bakan Eker, AK Parti’nin milletin tanzimat döneminde sorunlarla karşı karşıya kaldığı ve bu sorunları çözme sürecinde çözümler aradığı yeni düşünceler geliştirdiği andan itibaren milletin bu isteğini, arzusunu bu beklentisini, umutlarını karşılayan bir düşüncenin kurumsallaşmış hali olduğunu belirtti.

AK Parti’nin düşüncesinin yerli olduğunu ithal bir akılla çalışan parti olmadığının altını çizen Eker, şöyle konuştu: “Düşüncesi hep yerli oldu ve değerleri de o anlamda evrensel oldu. Bu çok önemli. AK Parti'nin başarısının sırrını merak edenler bu kavram üzerinde düşünmeli. Çünkü parlamentodaki siyasi partilerin siyaset felsefelerine, uygulamalarına baktığımızda devleti geçmişte yönettikleri anlayışa baktığımızda AK Parti'den farklı olduklarını Türkiye’deki sorunları çözmek bir yana sorunlarını ağırlaştırdıklarını ve yeni sorunlar ürettiklerini biliyoruz. Onların anlayışı birleştirmeye dönük değil ayrıştırmaya dönük oldu. Onların anlayışları insanları tek tip tornadan çıkmış herkes aynı tarzda yaşayacak, herkes aynı dili konuşacak tekçi bir anlayış idi. Bu zaman içerisinde Türkiye’de bir imparatorluk bakiyesi olan bu topraklarda çeşitliliği reddedip tekçi yapma uygulamaları birçok acı yaşattı. Bu acılar yeni acılar üretti. Ve Türkiye sosyal sorunlarının yanına ekonomik sorunlarını ilave etti. Kültürel problemler imar etti ve Türkiye gerçekte krizden krize yuvarlanır hale geldi."
Türkiye’nin başına ekonomik komiserlerin atandığını anlatan Eker, şunları söyledi: "IMF'nin dünya bankasının komiserleri Türkiye’ye gelip onlar Türkiye’nin ekonomisine el koydu. O karanlık 28 şubat dönemlerinde başörtülü genç kızlarımızın, onları üniversite kapılarında okul kapılarında annelerinin babalarının haykırdığı o süreçte milletimiz karar verdi ve yeni bir siyasi hareket başlattı. Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hareketti ve bu hareket adaleti tesis edecek yoksullukla mücadele edecek bir kalkınma hareketini başlatacak yani adaleti ve kalkınmayı dizayn edecek bir hareketti.”
Bakan Eker, milletle yaptıkları sözleşme, milletin değerlerine duydukları saygı ve milletten aldıkları duaların verdiği desteğin kendilerini bugünlere taşıdığını ve bir çok reforma imza attıklarını açıkladı.

AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye’nin inanç, özgürlükler ve düşünce alanında ciddi bir sorun yaşandığını ve bu sorunlarında sistemden kaynaklandığını belirten Mehdi Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu Türkiye’nin sisteminde Türkiye’nin yönetim sisteminde idaresindeki problemlerinden yasalarında uygulamalarından kaynaklanıyordu ve Türkiye’yi yönetenlerin zihniyetlerinden kaynaklanıyordu biz bunları restore etti. Türkiye’yi o tarihte yöneten siyasi partilerin anlayışlarından kaynaklanıyordu. Biz bunları restore ettik. İnanç özgürlüğü anlamında çok ciddi mesafe kat ettik. Hamdolsun TBMM'de artık başörtülü milletvekilleri çalışıyor. Bu bile tek başına Türkiye’nin nereden nereye geldiğini göstermesi konusunda çok önemli. Artık Türkiye’de başörtü diye bir sorun kalmamıştır. Kamu kurumlarında da üniversitelerde de TBMM'de de bu sorunlar aşılmıştır. Herkes istediği düşünceyi de söyleyebiliyor. Herkes söyleyebilmeli herkes ne düşündüğünü söyleyebilmeli yeter ki şiddete ve teröre başvurmasın. Meşru araçlarla zorbalık yapmadan meşru araçlarla kim ne düşünebiliyorsa düşüncesini söyleyebilsin ama zorbalık yok şiddet yok. İnancını özgür biçimde herkes yaşayabilsin.”
Ülkede yaşanan sorunlardan ikincisinin de ekonomik sorunlar olduğunu kaydeden Bakan Eker, sözlerine şöyle devam etti: “O dönem bütün siyasi partilerin ortak olduğu bir koalisyon hükümeti vardı. Yani sağcısı, solcusu, milliyetçisi, liberali vardı. Türkiye krizden krize yuvarlanıyordu. Enflasyon yüzde 35'di biz devraldığımızda. Türkiye'nin üretebildiği Gayrisafi Milli Hasıla 200 küsur milyar dolarlardaydı. Kişi başına 3 bin dolar düşüyordu. Bugün IMF’ye borcunun tamamını kapatmış, ekonominin başında olan Ali Babacan’la, o gencecik politikacıyla Türkiye bugün ekonomik alanda dünyanın 17. büyük ekonomisi haline gelmiş durumda. G-20 içinde Türkiye yer almıyordu. Dünyanın en büyük 20 ülkesinin üyesi değildi eskiden. Türkiye 26. sıradan 17. sıraya yükseldi ve geçen hafta başbakanımız gitti Avusturya’da G-20'nin dönem başkanlığını aldı. 2015'de Türkiye G-20'nin dönem başkanı yani bir yıl süre ile Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisinin, büyümeyi kalkınmayı dünyanın ekonomik sorunlarıyla ilgili reçetelerin sunulduğu etkinliklerin konuşulduğu G-20'nin dönem başkanlığını yapacak Türkiye.”
Türkiye’nin en büyük üçüncü sorununun Kürt sorunu olduğunu anlatan Eker, konuşmasında şunları kaydetti; “Türkiye’deki üçüncü sorun alanı tekçi anlayışla düşünce farklılıklarının, etnik mensubiyetin reddedildiği, insanların yok sayıldığı birçok komplikasyon üreten Kürt sorunuydu. Bu da sistemin ürettiği sorun. Bin yıldır birlikte yaşamış ancak aralarında hiçbir fark olmayan insanlar ne oldu da biz son 60-70 yıl içerisinde bu sorunları yaşar hale geldi. AK Partinin işte buradaki çözümü ortaya koyduğu çözüm diğerlerinden farklı çünkü biz sahip olduğumuz medeniyet değerleriyle yaratılanı yaratandan ötürü sevenler olarak Türkiye’de etnik farklılıkları ortadan kaldırmaya dönük buna ait ayrımcılıkları ortadan kaldırıp herkesi aynı inançla aynı sevgiyle aynı kardeşlik duygularıyla kucaklayacak çözüm sürecini ortaya koyduk. Hatırlayın eskiden antidemokratik uygulamaların olduğu sürekli askeri darbelere hazırlık yapmak üzere insanların birbirlerine kırdırıldığı Alevi-Sünni çatışmalarının tezgahlandığı buna benzer saldırıların yaşandığı milletin evlatlarının birbirine kırdırıldığı günler yaşadık. Ben 1980 öncesi öğrenciydim. Her gün 20 öğrenci ölüyordu. Her gün 20 kişi ölürdü. Sokakta insanlar birbirini katlederdi. Çorum olayları da Maraş olayları da o kirli tuzakların antidemokratik uygulamalara zemin hazırlamak için onlara alan açmak için onları meşru göstermek için yapılan saldırılardı. Hepsinin arkasında o ithal düşünce ve ithal akıl, hepsinin altında insanları birbirine kırdıran sivil ve demokratik olmayan anlayışın ürünü idi. Biz bununla da mücadele ediyoruz. Bizim için 76 milyon insan kardeştir."

76 MİLYONUN TAMAMI BİZİM
Demokratikleşmeyi, sivilleşmeyi temin ve tesis edersek bu ülkedeki insanların devlete ait duygularının güçleneceğini anlatan Eker, "İyi ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşım dedirtmek içindir. Bölge partisi değiliz, il partisi değiliz, etnik grubun, bir mezhebin, inancın partisi değiliz. Ne kadar inanç, kültür, dil varsa 76 milyonun tamamı bizimdir. Biz tamamının parçası ve temsilcisiyiz. Bazı partilerin kimi doğu da var batıda yok kimi sahilde var içeride yok. Her biri belirli bir alanda. Düşünceleri ithal. Arkalarındaki, onları besleyen akılda ithal akıl. Biz o ithal akıldan 150 yıldır bir fayda görmedik. Ne Osmanlının son döneminde ne de Cumhuriyet döneminde. Yeni Türkiye yeni güç çok önemli. Biz zalime karşı mazlumun yanında gaddara karşı, zorbaya karşı mağdurun yanında olmayı hem medeniyet değerlerimizin hem siyaset felsefemizin bir parçası olarak görüyoruz. Zalime karşı sen zalimsin zulmetme diyebilen AK Parti'ydi, AK Parti’nin genel başkanıydı.”
Ülke sınırlarındaki yaşanan olaylara da değinen Bakan Eker, Türkiye’nin dostça yaptığı bütün bu ikazları dinlemeyenlerin kendi vatandaşlarına varil bombalarıyla ateş yağdırmaya başladığını belirtti.

Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de yaşananlara seyirci kalamayacaklarını ve kulak tıkayamayacaklarını dile getiren Bakan Eker, Türkiye’nin tarihi verdiği sorumluluğun gereğini yapmak ve önemli aktör olmak zorunda olduğunu belirtti.

AK Parti hükümetlerinin yaptığının bu olduğunu kaydeden Bakan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sadece bizim tarihsel misyonumuzdan gelen bir zorunluluk değil bu aynı zamanda gelecekte de barışı inşa etmenin de gereğidir. Eğer gelecekte barış uygulanacaksa bu topraklarda zulüm yerine adalet olacaksa, kan ve göz yaşı yerine saadet olacaksa bu AK Parti’nin tasavvuru medeniyet değerlerinin yerleşmesi ve bu zulümlerin sona ermesi ile olur. Gazze'de zalimlere nasıl dur diyorsak Suriye’deki zulme de 'dur' demek durumundayız. Türkiye içeride de dışarıda huzurun ve barışın kardeşliğin tesis edilmesi için bir politika izledi. Bu doğru bir politika. AK Parti 2001 yılında kuruldu ancak 70 yıllık hedef ortaya koydu. 2071 o arada 2023 var. 2071'e kadar biz Türkiye’yi nereye getireceğimizin planını hesabını yapmış durumdayız ve yapıyoruz.”
Bakan Eker, kongreden sonra Çorum İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'nün yeni hizmet binasının açılışına katıldı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile