Başkent'te Ressam Kibarkaya'nın 'Parmak Dokunuşum' Sergisi

Başkent'te Ressam Kibarkaya'nın 'Parmak Dokunuşum' Sergisi

Ressam Memik Kibarkaya’nın fırça kullanmadan tamamen parmaklarıyla yaptığı resimlerden oluşan "Parmak Dokunuşum" isimli sergi, Ankara’da sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Kıyma makinesinden geçirdiği pastel boyalara zeytinyağı ekleyerek elde ettiği boya harcını özel bir kağıt üzerine parmaklarıyla uygulayarak resimlerini yapan ressam Memik Kibarkaya’nın “Parmak Dokunuşum” adlı resim sergisi Sinpaş Altın Oran Kule’de açıldı. Aslen veteriner olan ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nda Uzman Veteriner Hekimi iken 2005 yılında emekliye ayrılarak kendini resim sanatına veren Kibarkaya, Ankara’da açtığı sergisine “Parmak Dokunuşum” adını verdi. Açılan sergide Kibarkaya’nın, parmaklarını kullanarak yaptığı portrelerden oluşan resimler yer alırken, Kibarkaya malzeme olarak kıyma makinesinden geçirilmiş ya da ezilmiş pastel boya kullanıyor. Serginin açılış kurdelesini kesmeden bir konuşma gerçekleştiren AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, "Parmaklarıyla resim yapan ve belki de dünya da tek örnek olan Anadolu’nun yiğit çocuğu Memik Kibarkaya’ya sahip çıkıyorlar. Bu galeri inanıyorum ki ses getirecek. Bütün dünya sanat çevrelerinde ses getirecek. Bunun arkası gelecek. Çünkü burada yetenek, parmak izi, Anadolu insanının ruhu ve yüreği var. Sergimiz hayırlı olsun" dedi.



"Resmi ben teslim alıyorum, tuval beni teslim almıyor"

Veteriner hekimi olduğunu ve 1950 yılında doğduğunu belirten ressam Memik Kibarkaya, "Babam beni okula göndermedi. Çobanlık yapıyordum. Ben 9 yaşındayken baş öğretmen eve 25 lira para cezası gönderdi. Bu sebepten okula geri başladım. Doğanın içindeydim her zaman. Doğa çok büyük bir güçtür. Doğanın içerisinde görebildiğin kadar bakabildiğin kadar muhteşem eserler var. Önce çamuru boyamak istedim ama çamur boyanmadı. Daha sonra ben 2000 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nda Uzman Veteriner olarak çalışırken boyayı çamur yaptım. Fakat bu sefer boya tuvale bulaşmadı. Sonra tesadüfi atom enerjisinde kullanılan bir süzgeç kağıdının üzerine parmaklarımla resim yapmaya başladım. Bundan sonra büyük bir üstat beni tanıdı ve bana, "ne iş yapıyorsun" dedi.

Bende memur olduğumu söyledim. ‘Git istifa et ya da emekli ol resim yap. hayatımda böyle bir şey görmedim’ dedi.

Bende ona uydum ve 3 gün sonra emekli dilekçemi verdim. Resim yapmaya ve sergiler açmaya başladım. Sergilerim çok ilgi gördü. Dünyadaki birçok ressamı inceledim. Onların hepsinin fark yaratmak ile ilgili bir çıkış noktası vardı. Bu boya bir kere fark yaratıyor. Benim resimlerimde dokunma vardır ve ben dokununca haz alıyorum. Arada fırça var onlar beni koparıyor. Benim elime bir tuval verip şu resmi yap dediklerinde bu benim özgürlüğümü elimden almış oluyor. Gittiği yere kadar gidiyorum ve resmi ben teslim alıyorum, tuval beni teslim almıyor" ifadelerini kullandı.

"Ben ölürsem beni boyalarla gömün"

Bu zamana kadar 50’nin üzerinde sergisinin olduğunu kaydeden Kibarkaya, "Sürekli resim yapıyorum. Resim yapmadığın zaman hasta oluyorum. Resim benim dayanağım, kanım, bu boyalar vücudumda gezen kandır. Çocuklarıma da tembih ettim, ‘Ben ölürsem beni boyalarla gömün’ dedim. Bu alanda şuan 60 tane eserim var. Bu eserler yaklaşık 1 ay burada sergilenecek" diye konuştu.

Kendisinin yaptığı ve kendisi için çok değerli olan resme de değinen Memik, "Resimdeki memleketimin çocuğu. İsmail çocuklarından, hanımından ayrılmış ve babasından kalma bir bahçeye ev yapmış. Oraya göçmüş. Ben ona gittim bana kendini anlattı. Özgür olduğunu, rahat olduğunu, dünyadan koptuğunu ve yaşadığı dağda çok mutlu olduğunu söyledi.

Fakat ara sıra düşünüyor. İşte o düşünürken bende "Düşünen adam" dediğim tabloyu yaptım. Kültür Bakanı Yardımcısı bu tabloyu beğendi ve "Müzeye koyalım" dedi bana. Bende seve seve dedim. daha sonra seçici kurul genel müdürleri beni çağırdı ve ‘Olmaz hocalar seçecek’ dediler. Bende hocalarınız profesör mü? dedim. Sizin hocalarınız bir Aşık Veysel yada Neşet Ertaş yaptılar mı? dedim ve daha sonra resmimi aldım çıktım oradan" şeklinde konuştu.



"Boyalarla eve desenler çizerdim"

Son olarak resme çocukluğunda başladığını belirten ressam Memik Kibarkaya, konuşmasında şunları kaydetti:

"Dağda çamurla boyalar yapıyordum. Sanırsam gende var. Rahmetli annem kilim dokurdu ve kendi kafasına göre desen yapardı. Bende boyalarla eve desenler çizerdim. İlkokulda hocalarım da resim yapmamı söyledi.

Fakat ben köpeğimin ölümü nedeniyle veteriner oldum. Köpeğim bir yılan yakalamış ağzıyla. O yılanı öldürdü. 2 sene sonrada kendisi öldü. Edebiyat mezunuyum ama ben azimle çok yüksek puanla veteriner fakültesine gittim. Ondan yana da çok mutluyum. Orada mikroskop ve onun altındaki ışığı gördüm oda bana çok büyük katkılar sağladı."

Serginin açılışına, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, alaylı ressam Memik Kibarkaya, çok sayıda davetli ve sanatsever katıldı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile