Çocukların adapte olmadığını bile bile kesinlikle kreşe zorlanmaması gerektiğine dikkat çeken Psikolog Nergis Hasancebi Sürmen, “Çocuğunuzun oluşturduğunuz arkadaş grupları içindeki davranışlarını gözlemleyerek, kreş zamanının gelip gelmediğini anlayabilirsiniz” dedi.
Çocuğun doğduğu andan itibaren dünyaya uyum sağlamasının çok önemli olduğunu kaydeden Sürmen, “Doğduğu andan itibaren dünyaya uyum sağlamaya çalışan çocuğunuzun sağlıklı gelişimi oldukça önemlidir. Bu anlamda çocukların gelişimini fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal ve toplumsal alanlarda takip etmek gereklidir. Büyüyüp geliştikçe toplumsal hayatın içinde daha çok yer edinmeye başlayan çocuklar için okul öncesi eğitim süreci de önemli ve değerli bir aşamadır. Çocuklar toplum hayatına alışmaları, paylaşmayı öğrenmeleri, becerilerini geliştirilerek okul eğitimine hazır hale gelmeleri ve okulda uyum sorunu yaşamamaları amacıyla okul öncesi eğitime başlatılır” dedi.
"İki yaşına kadar çok gerekmedikçe kreşe gönderilmesi önerilmemektedir"
Sürmen, son 10 yıl içinde okul öncesi eğitim kurumlarına pedagojik nedenlerle olduğu kadar ekonomik nedenlerle de daha fazla gerek duyulmaya başlandığını ifade ederek, kreşe başlayacak çocuklarda olması gereken özellikler hakkında şunları söyledi:
“Süt çağı olarak bilinen iki yaşına kadarki dönemde çocuk annesine maddi ve manevi olarak daha çok gereksinim duyar. 2 yaşına kadar çok gerekmedikçe çocuğun kreşe gönderilmesi önerilmemektedir. Evde kardeşi olmayan çocuklar, kreşte yeni arkadaşlar bulur ve paylaşma, sorumluluk duygusu kazanabilirler. Çocuğunuzun oluşturduğunuz arkadaş grupları içindeki davranışlarını gözlemleyerek, kreş zamanının gelip gelmediğini anlayabilirsiniz. Pek çok çekingen çocuğun kreşe gittikten sonra alıştığı ve sosyalleşmeye başladığı anne babalar tarafından ifade edilmiştir. Kreşte ilk günlerde sağlığını ve davranışlarını dikkatle gözlemleyin. Ona zaman verin ve alışması için telkinlerde bulunun” diye konuştu
"Kesinlikle adapte olamadığını bile bile çocuğu kreşe zorlamayın"
Adapte olmayan çocuğun bile bile kreşe gönderilmemesi gerektiğine dikkat çeken Sürmen, “Çocuğunuzda tuvalet eğitimi ile ilgili sorunların ortaya çıkması, okuldan soğuma, uyku problemleri, beslenme alışkanlıklarında bozulma, saldırganlık, iletişim bozuklukları gözlemliyorsanız, vakit kaybetmeden kreşe alternatif çözümler bulmaya çalışın. Hoşçakal diyebilmeli. Kreş çocuğunun derin bir kaygıya ve endişeye kapılmaksızın anne-babasına veya bakıcısına ’güle güle’ veya ’hoşçakal’ diyebilmesi, yani onlardan ayrılabilmeye hazır olması beklenir. Elbette kreşin ilk günlerinde biraz huzursuz olabilirler. Yalnız gün boyunca ağlayan bir çocuk kreş hayatına henüz hazır olmayabilir. Başından geçenleri anlatabilmeli. Kreş çocuğunun anne-babasından uzaktayken yaşadığı önemli gelişmeleri ve kendisine yapılan yanlış davranışları ayrıntılarıyla olmasa bile ana hatlarıyla anne-babasına aktarabilmesi gerekir. ’O beni dövdü’, ’Öğretmen bana kızdı’, ’Teyze yemek vermedi’ ve ’Okulda üşüdüm’ gibi. Bu özellik Türkiye’deki çok yetersiz bazı kreş ortamları düşünüldüğü zaman özel bir önem kazanmaktadır” dedi.
"Tuvalet ihtiyacını söylemeli"
Tuvalet ihtiyaçlarını sözlü olarak anlatamayan çocuğun kreşe gönderilmesinin sıkıntılara yol açacağını kaydeden Sürmen, “Tuvalet ihtiyacını söylemeli. Kreş çocuğunun çişinin ve kakasının geldiğini söyleyebilmesi veya hiç olmazsa ’Çişimi yaptım’, ’Kakamı yaptım’ diyebilmesi beklenir. Ayrıca temel istek ve ihtiyaçlarını ve duygularını ifade edebilmesi beklenir. ’Acıktım’, ’Su istiyorum’, ’Karnım ağrıyor’ gibi çok basit ihtiyaçlarını sözlü olarak anlatamayan bir çocuk kreşe gönderilirse sıkıntı yaşayabilir. Yemeğini kendi yemeli. Kreş çocuğunun yemeğini kendi başına yiyebilecek durumda olması beklenir. Yeni arkadaşlar istemeli. Kreş çocuğu kendi başına arkadaşlık kurabilecek kadar başarılı olamayabilir. Ama çocuğun kreşe gitmeye ve yeni arkadaşlar edinmeye istekli olması gerekir. Etkinlik seçebilmeli. Kreş çocuğunun öğretmen yardımı olmaksızın bir etkinlik seçecek kadar bağımsız olması gerekir. Katıldığı etkinliği 10-20 dakika süreyle başarıyla devam ettirebilmesi beklenir. Dikkatini toplayabilmeli. Kreş çocuğunun çoğunlukla dikkati dağılmaksızın kurallara uyabilmesi ve verilen görevlere odaklanabilmesi gerekir. Örneğin resimli bir kitap okunurken kitaba dikkatini verebilecek bir düzeyde olması beklenir. Oyuncaklarını paylaşabilmeli. Kreş çocuğunun diğer çocukların da duygu ve düşüncelerinin olduğunu bilebilmesi, onları anlayabilmesi, sıraya girmeyi bilmesi ve oyuncakları paylaşmaya hazır olması beklenir. Ailesinden birkaç saat uzak kalabilmeli. Kreş çocuğunun anne-babasından birkaç saat uzak kalabilmesi ve kendi kendine bir şeyler yapmaktan hoşlanması beklenir” şeklinde konuştu.
Çocukların Kreşe Başlama Yaşı Konusunda Ailelere Uyarı
Medical Park Karadeniz psikologlarından Nergis Hasancebi Sürmen, çocukların her geçen yıl farklılaşan becerileri ve yaşantılarının bu alanlara göre ele alınması gerektiğini belirterek, kreşe başlama yaşının belirlenmesi yönünde ailelere tavsiyelerde bulundu.