BEYRUT – ÖMER BULUT YÜZGÜLEÇ / FURKAN GÜLDEMİR - 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ortadoğu'dan sorumlu başdanışmanı Erşat Hürmüzlü, Iraklı Türkmenlerin terör örgütü DEAŞ sonrası yol haritasını belirledikleri toplantıda, 'Biz Irak'ın birliğinin savunucusuyuz. Kendi geleceğimizi de üniter bir Irak içinde görmek istiyoruz' mesajı verdiğini söyledi.
Halihazırda 'Türk-Arap Diyalog Forumu Genel Sekreterliği' görevini yürüten Hürmüzlü, bir konferans dolayısıyla geldiği Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, Iraklı Türkmenlerin geçen hafta düzenlediği 'Birleşik Irak'ta Türkmenlerin Geleceği' toplantısı, Kerkük'teki bayrak krizi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) bölgede terör örgütleriyle birlikte sürdürdüğü politikaya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
- 'Türkmenler olarak bu toprakları bırakmamız mümkün değil'
Hürmüzlü, Iraklı Türkmenlerin daima ülkenin birliği ve bütünlüğüne sahip çıkmasının bütün kesimlerin dikkatini çektiğini belirterek, 'Türkmenler hiçbir zaman mezhebe bakmadan tarih boyunca devletin şemsiyesi altında oldular. Dolayısıyla Türkmenler olarak bu toprakları bırakmamız mümkün değil. Orası bizim ecdadımızın toprakları. Öyle bakıldı olaya ve öyle baktık. Bizim çocuklarımız da bizim torunlarımız da olaya bu şekilde bakıyorlar.' diye konuştu.
Irak'ta geçen hafta düzenlenen toplantının Türkmenler arasındaki birlik ve beraberliği kanıtlaması açısından önemli olduğunu dile getiren Hürmüzlü, 'Kongrede yer alan, üniter bir Irak içinde Türkmenlerin istikbali ve geleceğiyle ilgili slogan, Iraklı Türkmenlerin taleplerini açıklıyor.' dedi.
Erşat Hürmüzlü, 'Kongrede Türkmenler arasındaki bütün katmanlar, bütün siyasi partiler bir araya gelerek konuşabildiklerini ispat ettiler. İkinci olarak bunu Irak'ın bütün öteki katmanlarına anlattılar. Dediler ki: Biz Irak'ın birliğinin savunucusuyuz. Bu şekilde bir Irak istiyoruz. Bizim kendi geleceğimizi de üniter bir Irak'ın içinde görmek istiyoruz.' ifadelerini kullandı.
- 'Zalimlere karşı beraber çarpıştık'
Irak'ın kuruluşundan itibaren çeşitli dönemlerde Türkmenlerin katliamlara maruz kaldığını hatırlatan Hürmüzlü, Saddam Hüseyin rejiminin üzerinden 14 sene geçmesine rağmen Türkmenlerin haklarının iade edilmediğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
'Biz bu memleketin, bu bölgenin hakiki sahipleriyiz. Ancak Türkmenler herhangi bir ciddi memuriyete, vazifelere gelemiyor. Zalimlere karşı beraber çarpıştık, beraber ciddi bir şekilde mücadelede bulunduk. Şimdi o zalimler gidince bu mazlum olanlardan birisi de kalkıp zalim kisvesine girmesin diyoruz. Bizim insanlarımızın buradan çıkıp da gitmesini mi, göç etmesini mi istiyorsunuz? Olmaz bu. Orası, bu topraklar, bunların mevcut olan topraklarıdır ve orada kalacaklardır.'
Irak'ta Türkmenleri kışkırtacak politikalar yürütüldüğünü ve Kerkük'teki son bayrak kriziyle bunun ortaya çıktığını aktaran Hürmüzlü, 2005'te yürürlüğe giren Irak anayasasında Kerkük'ün Irak'ın kuzeyini kapsayan bölgede yer almadığını vurguladı.
- 'Bu orman kanunu demektir'
Hürmüzlü, 'Emrivaki olarak oradaki Peşmergeler gelip Kerkük'e el koydular. Kerkük Valisi orada Kürdistan bayrağının da göndere çekilmesini söylediği zaman buna itirazlar oldu.' dedi.
İtirazlar sonunda Irak meclisinin Kerkük'te sadece Irak bayrağı asılmasına karar verdiğini hatırlatan Hürmüzlü, 'Irak meclisinde Kerkük'ün merkezi hükümete bağlı bir vilayet olduğu kararı alındı. Fakat 'Biz bunu uygulamayacağız' dediler. Bu orman kanunu demektir. Ormanda hangisi daha çok parçalama imkanına sahip olursa o, artık oranın hakimi olur.' diye konuştu.
Irak'ta bu tarz 'oldubitti' durumların yaşanmaması için merkezi hükümetin çok güçlü olması gerektiğini, ancak hükümetin gücünün olmadığını vurgulayan Hürmüzlü, şunları kaydetti:
“Yani ordu yok, Peşmerge tamamen el koymuş. Petrol onların tarafından ihraç ediliyor, satılıyor, gönderiliyor. Ne olduğunu bilmiyoruz, nereye gittiğini de bilmiyoruz. Ama bu durumda onlar, 'Biz yaptık oldu' diyor. Mesela Türkiye bu konuda bildiri yayımladı. Bunun doğru olmadığını ve bundan acilen dönülmesi gerektiğini söyledi. İran ve Birleşmiş Milletler de benzer şeyler söyledi.'
- 'Bir ejderha yaratmak istiyorlar. O, önce onları parçalar'
Erşat Hürmüzlü, ABD'nin son dönemde bölgede özellikle Suriye'deki terörist gruplarla birlikte hareket etmesini eleştirerek, 'Cumhurbaşkanımız, başbakanımız ve hükümetimiz devamlı bunu söylüyor. Gidip o liderlere de anlatıyorlar bunları. Neticede bir ejderha yaratmak istiyorlar. O, önce onları parçalar. Sonra da akrep misali sokar en sonunda.' ifadelerini kullandı.
Hürmüzlü, yakın zamanda İngiltere, ABD, Belçika ve Rusya'da terör hadiseleri yaşandığını belirterek, 'Netice itibarıyla eğer terörist fikrini destekleyip göz yumarsanız eninde sonunda zararı size mutlaka dokunacaktır. Bunu bilmeleri gerekir.' dedi.
Türkiye'nin bölgedeki diğer güçlerden farklı olarak politikalarında ikiyüzlülük sergilemediğinin altını çizen Hürmüzlü, 'Türkiye, doğruları söyleyen bir ülke. Fakat öteki ülkelerde ikiyüzlülük var. Yani 'Makyavelist' olarak, 'çıkarım neredeyse onu yaparım' şeklinde. Bu bizim ne dinimizde ne de milletimizin geleneklerinde olmayan bir olay. Bu bakımdan biz mustaribiz.' diye konuştu.
Suriye'deki krizin, geçen 6 yılın ardından diyalog ve siyasi çözüm yoluyla aşılacağının ortaya çıktığını belirten Hürmüzlü, '2011'den itibaren Suriye halkının yüzde 70’i bu krizden doğrudan etkilendi. Zarar neredeyse oradan dönmek gerekir.' değerlendirmesinde bulundu.
Erşat Hürmüzlü, 2008-2014 yılları arasında 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ortadoğu'dan sorumlu başdanışmanlığını yapmıştı. Hürmüzlü, halihazırda Türk-Arap Diyalog Forumu Genel Sekreterliği görevini yürütüyor.
'Türkmenler Olarak Bu Toprakları Bırakmamız Mümkün Değil'
11'inci Cumhurbaşkanı Gül'ün Ortadoğu'dan sorumlu başdanışmanı Hürmüzlü:'Türkmenler hiçbir zaman mezhebe bakmadan tarih boyunca devletin şemsiyesi altında oldular. Dolayısıyla Türkmenler olarak bu toprakları bırakmamız mümkün değil''Zalimlere karşı beraber çarpıştık. Şimdi o zalimler gidince bu mazlum olanlardan birisi de kalkıp zalim kisvesine girmesin diyoruz''Irak meclisinde Kerkük'ün merkezi hükümete bağlı bir vilayet olduğu kararı alındı. Fakat 'Biz bunu uygulamayacağız' dediler. Bu orman kanunu demektir. Ormanda hangisi daha çok parçalama imkanına sahip olursa o, artık oranın hakimi olur'