Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır'da darbe karşıtlarına müdahale olaylarını yakından takip ediyor.

Başbakan Erdoğan, Mısır güvenlik güçlerinin Kahire'deki Rabiatul Adeviyye ve Nahda meydanlarında günlerdir darbe karşıtı gösteri yapan Mısırlılara sert müdahalesi hakkında erken saatlerde bilgilendirildi.

Başta Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile telefonla görüşen Başbakan Erdoğan, uluslararası temaslara başladı.

Şu anda Türkiye, Mısır'daki olaylarla ilgili yoğun bir diplomasi trafiği sürdürüyor.

AA EKİBİNE GÖZALTI
Bu arada Mısır'daki olaylar sırasında Mısır güvenlik güçlerinin darbe karşıtlarına müdahalesini görüntüleyen Anadolu Ajansı ekibi gözaltına alındı.

Anadolu Ajansı Ortadoğu Bölge Müdürlüğünde görevli kameraman Ahmed Said ile fotomuhabiri Muhammed Hossam, olayları çektiği sırada askerler tarafından gözaltına alındı.

AA ekibinin çektiği fotoğraf ve görüntülere el koyan güvenlik güçleri, bir süre sonra Said ile Hossam'ı serbest bıraktı.

Rabiatul Adeviyye Meydanı'ndan yapılan canlı yayınların kesildiği ve jammer'lar yardımıyla göstericilerin iletişim kanallarını kullanmalarının engellendiği de iddia ediliyor.

Başbakan Erdoğan'dan Mısır'daki Kanlı Müdahale Yorumu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkmenistan ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı'nda basın açıklaması yaptı.
Batı'nın Mısır'da dün yaşanan olaylara 'müdahale' diye ifade etmesini eleştiren Erdoğan, 'Bizimle telefon görüşmelerinde darbe ifadesine hayır diyemediler. Ama bunu açıklayamadılar' diye konuştu.

Erdoğan, 'Mısır'daki darbe yönetimine şunu hatırlatmak istiyorum. Darbeci yöneticileri bu dünyanın kudretli gibi görünen Firavunlara bile kalmadığını. Er yada geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar' dedi.

İşte Erdoğan'ın o konuşmasından satır başları...

Türkmenistan'ı ziyaretim sırasında devlet başkanı Berdimuhammedov başbaşa ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştireceğiz.

Bu görüşmelerde ticaret ulaşım turizm olmak üzere, Türkiye-Türkmenistan ilişkilerini tüm yönleriyle ele almak suretiyle, türk iş adamlarının daha etkin yatırımlarda bulunmaları, genelinde etkin yatırımda bulunmalarını sağlamak için bu ziyaretin önemli bir ivme yakalayacağına inanıyorum.

Türkmenistan malum Orta Asya'da Türk işadamlarının en çok yatırım yaptığı ülke. Üstlenilen projelerin hacmi 35 milyar dolara ulaşmış durumda. Başarıyla tamamlanan her proje Türkmenistan'da firmalarımız için yeni kapılar açıyor. İnşallah bu ziyaretimizde karşılıklı yatırımları, ticareti ve iş birliğini daha da artıracak imkanları konuşacak mevcut sorunları ele alacağız.

'MISIR'DA ÇOK CİDDİ BİR KATLİAMA ŞAHİT OLDUK'

Dün Mısır'da Ramazan'ın başından itibaren süre gelen askeri darbenin neticesi olarak çok ciddi bir katliamın, farklı bir yönüne şahit olduk. Burada demokrasi süreci içerisinde kendi oylarının akıbetini öğrenme mücadelesi içinde olan Mısır halkına karşı askeri darbe yapanların çok açık bir katliam yaptığını dünya TV'lerinden izledik. Bizde de bazı medya mensupları Müslüman Kardeşler'in silah kullandığını iddia eden internet siteleri olmuştur.İnternet sitelerinde bunlar kayda girmiş, daha sonra tepki alınca internet sitelerinden bunları düşmüşlerdir. Bu talihsizliktir.

Tanklarla, sniperlarla orada 300 civarında Mısırlı kendi vatandaşını şehit eden, öldüren, böyle bir darbe sözde yönetimine adeta sahip çıkma gayret içerisinde olanlar var.

'BATI DARBE DİYEMEDİ, MÜDAHALE DEDİ'

Biz ilk günden itibaren bu olayı bir askeri darbe olarak niteledik. Bu darbedir dedik. Fakat batı buna hiçbir zaman darbe diyemedi. Hep müdahale demek suretiyle bu işi yumuşatmanın gayreti içine girdiler.

'TELEFONDA BUNU AÇIKLAYAMADILAR'

Bizimle telefon görüşmelerinde darbe ifadesine hayır diyemediler. Ama bunu açıklayamadılar. Dün tabi bütün bu gelişmelerden sonra dikkat edilirse bu darbeciler en sonunda 17:00 itibariyle OHAL ilan etmek durumunda kaldılar. Şimdi bir ay süreyle, Mısır'da OHAL ilan edilmiş durumda.

'DEMOKRASİ DÜNYADA SORGULANMAYA BAŞLANACAKTIR BUNA BİZ DE DAHİLİZ'

Şehadete inanmış olan bu insanlar er veya geç Mısır'da bu demokratik haklarının neticesini de kazanacaklardır diye düşünüyorum.

Batı bunu anlamak durumundadır. Demokrasi testinden geçmek istiyorsa bunu anlamak durumundadır. Nitekim bu konuda batılı ülkeler eğer samimi davranmazlarsa, samimi adımlar atmazlarsa, ben inanıyorum ki artık demokrasi dünyada sorgulanmaya başlanacaktır. Buna biz de dahiliz.

'MISIR ÜZERİNDEN OY DEVŞİRME ÇABASINDALAR'

Niye? Çünkü ben ülkemdeki muhalefete bakıyorum, muhalefet iktidar Mısır sorununda çok daha farklı adımlar atabilir, burada etkin olabilirdi gibi saçma sapan şimdi de Mısır üzerinden nasıl oy devşiririz diye bu tür açıklamalar yapıyorlar.

Gelin hiç olmazsa burada samimi davranın da ortak neler yapabiliriz ona bakalım. Ne yaparsanız yapın bugüne kadar hiçbir şey elde edemediniz. Çok değişik yollara girdiniz. Demokratik olmayan yollarla Ak Parti iktidarını vurmak istediniz. 10 yıldır bunu yapıyorsunuz. Ama sevgili halkım hiçbir zaman buna müsaade etmedi. Yedi seçim geçirdik, sekizincisine gidiyoruz. Üç tane genel seçim, iki tane yerel seçim, iki tane referandum. Hepsi ortada. Ama hala acaba illegalite bize ne kazandırır, bunun arayışı içerisinde olan bir yapı söz konusu.

'SAĞLIKLI BİLGİ ALMAKTA ZORLANIYORUZ'

Maalesef Mısır'daki bu katliamlarla ilgili sağlıklı bilgi almakta zorlanıyoruz. Fakat 70 yıl otokratik bir rejimle idare edilmiş bir Mısır. 2011'deki devrimle bu süreçten kurtulmuş, bundan sonra halkın iradesi egemen olacak diye düşünürken, bir yıl bile maalesef içerideki bu işe alet olan bir kesimle, batılı ve İslam dünyasındaki bazı kısmi diyorum ona da, ülkelerin destekleriyle Mısır yönetimine karşı ne yazık ki böyle bir darbe yapılmıştır.

'İNKAR EDİLEMEZ GERÇEKLER VAR'

Şunu da çok açık net söylemek zorundayım. İnandığımız doğruları söylemediğimiz sürece ayakta kalamayız. Çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bizimi ilkemiz var. Her doğru her yerde konuşulmaz, doğrudur. Bu bir siyasi manevra olabilir. Ama inkar edilemez gerçekler var.

Zira bizim önümüze şehitlerin resimleri geldiği zaman, eğer burada zerre kadar duygulanamıyorsak, sorumluluk hissedemiyorsak, bizim varlık nedenimiz de ortadan kalkar. İnsan olduğumuzu unutmayacağız.

'AYNI ŞEYİ FİLİSTİN'E DE YAPTILAR'

Gerek ülkemizde, gerek diğer demokratik ülkelerde, demokrasinin olgunlaşmasının belli bir vakit aldığını hep gördük. İşte bir sene tahammül edemediler. Bir sene ekonomik ambargo uyguladılar Mısır'a. Sadece Türkiye ve Katar Mısır'ın yanında yer aldı. Ama dünya Mısır'a ‘Kalk bakalım ayağa kalkabilirsen' dedi. Buna IMF de dahil. Aynı şeyi Filistin'de yaptılar. Filistin'de de seçimlerden Hamas başarıyla çıktı. Oradan ekonomik ambargoyu uygulamaya başladılar. Bunu bırakın, parlamento başkanını içeri aldılar. Bunlar hala içeride yatıyorlar. Ve 30 kadar milletvekilleriyle beraber Hamas'ın milletvekilleri içeride yatıyor. Filistin'de yönetimi onlara vermediler.

Bize batı sürekli olarak Hamas'ı bize terör örgütü olarak söyletmenin gayreti içerisine girdi. Ama biz tam aksine haklarının savunucusu olarak ifade ettik. Öyle kabul ettik. Eğer samimiyseniz, eğer güveniyorsanız buyurun seçim sandığı. Hayır, hala seçimi Filistin'de yaptırtmıyorlar. Neticeyi görüyorlar onun için. Gazze hep bombalanır. 15 gündür o süreci unutmadık, unutmuyoruz.

'BİZ GÜÇLÜ OLMAYA MECBURUZ'

Bakın devamlı olarak İslam dünyası üzerinde bir tezgah çalıştırılıyor. Bu tuzaklar bizler için de geçerlidir. Şunu da unutmayalım, güçlü Türkiye'yi kimse istemiyor. Biz güçlü olmaya mecburuz. Kendi içimizde birbirimizi sevmeye mecburuz. Bunun için biz tırnaklarımızla kazıyacağız. Güçlü Türkiye'yi inşa edeceğiz.

'BATI HER ZAMAN İKİ YÜZLÜLÜĞÜN YANSIMASIDIR'

Demokrasi tabiatı gereği ortaya çıkan sorunların yine demokrasi içinde çözülmesiyle olgunlaşır. Dünyada bugüne kadar yapılan darbelerde demokrasiyi kurtarmak mazerettir. Bu darbe olayında da ne yazık ki, asker Mısır'da güya demokrasiyi kurtarmak için böyle bir yola tevessül etmiştir gibi bir bahaneyle karşımıza çıktılar.

Batının her zaman bu iki yüzlülüğünün bir yansımasıdır. Darbeyi gerçekleştirenler milli iradeyi katletmekle kalmamış, milleti katletme girişimlerini başlatmışlardır. Mısır'da ortaya çıkan manzara, otoriter ve baskıcı rejim günlerini aratan bir ihtivaya yürümüştür.

'ÖLÜM ANINDA BİLE ZAFER İŞARETİ YAPMIŞLARDIR'

Dikkatinizi bir noktaya çekiyorum. Bütün tahriklere, kışkırtmalara rağmen, darbeye karşı haklı tepki sarf edenler şiddete başvurmamışlardır. Onlar silah kullanmamışlardır. Onlar sadece ölüm anında bile, bakıyorsunuz zafer işaretleri yapmışlardır.

Bütün bunların hepsini artık ekranlarda izleme fırsatını gördük. Mısır'da son derece haklı şekilde darbeyi protesto edenler, şiddet tuzağına düşmemiştir.

Tahrir Meydanı'nda toplanan bir avuç insan bahane edilerek darbe yapılmış, ama milyonlarca insanın demokratik barışçıl eylemleri ağır katliamlarla bastırılmaya çalışılmıştır.

Dünkü olayları hala müdahale diyenler bizi Mısır'ın içişlerine karışıyor olmakla itham ettiler. Arapların içişlerine niçin karışıyorsunuz diye itham ettiler. Bunu diyenlere ben de buradan sesleniyorum.

Suriye ile ilgili olduğu zaman, Türkiye'den niye o zaman destek istediniz? Suriye Arap değil miydi? Burada Türkiye'nin tavrını övmek suretiyle, çalışmayı arzu ettiğinizi siz söylediniz. Ama bilesiniz ki Mısır da bizim komşumuz.

'İNSANLIK DA HEDEF ALINMIŞTIR'

Gelinen noktada Mısır'da sadece demokrasi değil insanlık da hedef alınmıştır. Ölümcül bir darbe vurulmuş, insanlık can çekişmeye başlamıştır.

Bakın altını çizerek ifade ediyorum. Bu katliamı işleyenler kadar, sessiz kalanlar bu cinayetlerden sorumludur. Masum kadınlar, çocuklar alçakça katledilirken, insanlar artık meydanlara kefenlerini giyip çıkarken, görmedim bilmiyordum demek bu cinayetlere ortaklık etmektir.

BM GÜVENLİK KONSEYİ'NE ÇAĞRI

Bir defa BM Güvenlik Konseyi'nin toplanması gerekmektedir. Filanca buna evet yada hayır der. Burada herkesin bir defa evet demesi gerekir. Hadi demiyor. Demezlerse tarihe bunun hesabını hiçbir zaman veremeyeceklerdir. Bunları bilmemiz görmemiz için BM Güvenlik Konseyi'nin kuruluş amacına uygun olarak, böyle bir olay karşısında, Mısır gibi bir ülke için bu olayları göz ardı etmek mümkün değildir.

'SUSMAK ONAYLAMAKTIR'

Bu darbeyi görmezden gelenler, hatta darbeye darbe deme onurunu dahi gösteremeyenler, o masum çocukların katledilmesinde pay sahibidirler. Susan sessiz kalan tepkisiz kalan herkesin her uluslararası kuruluşun, tıpkı o darbeyi yapanlar gibi o masum çocukların kanı bulaşmıştır.

Susmak onaylamaktır. Hatta susmak fiili teşvik etmek, o fiile ortak olmaktır. Buradan batılı ülkelere açık açık sesleniyorum.

Filistin'de Suriye'de sustunuz. Yüz bini aşkın insan öldürüldü. Hala susuyorsunuz. Türkiye'de bugün 400 bini aşkın sığınmacı var. Mısır'da sustunuz, susuyorsunuz. Bu aşamadan sonra hangi yüzle demokrasiden, evrensel değerlerden, insan hak ve özgürlüklerinden bahsedeceksiniz?

Bu aşamadan sonra demokrasi hukuk adalet dediğinizde kimi inandıracaksınız? Gözümüzün önünde insanlar toplu halde katledilirken, bunu durdurmak elinizde olduğu halde, artık ne yüzle demokrasiden bahsedeceksiniz?

Buradan uluslararası medyaya da sesleniyorum. Türkiye'de kullanılan biber gazını, saatlerce canlı yayına taşıyan, günlerce Türkiye'den kışkırtıcı yayın yapan medyanın, acaba Mısır'ı görmesi, bir satır olsa yayın yapması için daha kaç masumun ölmesi gerekir.

'FOK BALIKLARI İÇİN SAATLERCE YAYIN YAPAN MEDYA...'


Fok balıklarıyla ilgili saatlerce yayın yapan uluslararası medyanın, Mısır'da Filistin'de ölen çocukları görmesi için acaba ne kadar kan akması gerekiyor?

Mısır'daki darbe yönetimine şunu hatırlatmak istiyorum. Darbeci yöneticileri bu dünyanın kudretli gibi görünen Firavunlara bile kalmadığını.

Er yada geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar. Mısır'da Nobel barış ödüllü cumhurbaşkanı yardımcısının son derece geç ve haklı istifası darbe yönetimi için örnek teşkil etmelidir.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile