Yalçıner, kendisi gibi "hayatı belge" olan insanların belgesizlik gerekçesiyle müdahillik taleplerinin reddedilmesinin, mahkemenin yargılama niyetinde olmadığının apaçık göstergesi olduğunu öne sürdü.
EMEP MYK Üyesi Mustafa Yalçıner, 12 Eylül yargılamalarını değerlendirdi. Yargılamaların yapılacağını ilk öğrendiğinde buna dair umut taşıdığını ancak gelinen aşamada, mahkemeyi ve yargılamaları ciddi bulmadığını dile getiren Yalçıner, bunun nedeninin de kendisi gibi "hayatları belge" olan 12 Eylül mağdurlarının müdahillik taleplerinin, belgesizlik gerekçesiyle reddedilmesi olduğunu söyledi.
Yalçıner, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mahkeme benim müdahilliğimi kabul etmedi. Gerekçesi de ben yeterince belge sunmamışım, birtakım şeyleri ispatlamam gerekiyormuş. Ama benim değil, yalnızca Erdal Eren'in ve Abdi İpekçi'nin de ailesinin müdahilliği kabul edilmedi. Bunların müdahilliğinin kabul edilmediği bir dava dava olamaz, 12 Eylül yargılaması olamaz. 12 Eylül yargılanmıyor, meşrulaştırıyor. Müdahillik taleplerinin reddiyle 12 Eylül'ün meşrulaştırılması yoluna gidilmiştir. Binlerce işkence yok sayılıyor. Abdi İpekçi olmadan 12 Eylülyargılanabilir mi? Kenan Evren Erdal Eren'i göz göre göre, yaşını büyük göstererek asmış. Bundan daha büyük bir insanlık suçu olabilir mi?" Bu süreçte solcuların dava ile ilgili tutumlarının eleştiri konusu olduğunu belirten Yalçıner, solcuların değil, mahkemenin tutumunun eleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. "Sol var, sol var. Ergenekoncu olan sol var, CHP var. Ben de solcuyum, sosyalistim. Bunların hepsi aynı sepete sığmaz.
Genelleme yapamayız sol diye" şeklinde konuşan Yalçıner, mahkemenin amacının 12 Eylül'den hesap sormak olmadığını iddia etti. Yalçıner, "Sanıklar mahkemeye getirilmemektedir, sanıklar ciddi biçimde suçlanmamaktadır.Üstelik mahkemeye tırnak içinde yardım edecek olan benim gibi, Abdi İpekçi'nin, Erdal Eren'in ailesi gibi insanlar yok sayılmakta, belge istenmekte, müdahillik talepleri kabul edilmemektedir. Ben belge getirmek durumunda değilim, mahkeme bunu araştırıp bulabilir. Ben 7 sene 12 Eylül zindanlarında yattım. 90 günlük gözaltı sürecinde 120 güne yakın işkence gördüm. Cezaevinde günlerce dayak yedim, bunlar hep belgedir, benim hayatım belgedir. Abdi İpekçi'nin nasıl bir faşist tarafından öldürüldüğü ve aynıkişinin Papa'ya suikast düzenlediği biliniyor. Bunlar günlerce değil, yıllarca konuşuldu, manşetlerden inmedi. Bu nasıl belgesizlik sayılabilir? Dolayısıyla bu bir oyuna dönüştürülmüştür. O yüzden solcuların değil, mahkemelerin sorgulanması lazım. Ama bunu anlamak zor değil. 12 Eylül'de çıkan özel yetkili mahkemeleri ve onun keşfedicilerini şimdiki bir özel yetkili mahkeme yargılayamaz. Yasa da 12 Eylül yasasıdır. Onunla da bir yargılama yapılamaz. Ki 28 Şubat yargılamaları da bu şekilde ciddi değildir.Eğer gerçekten yargılanmak isteniyorsa müdahillikler kabul edilmelidir" ifadelerini kullandı .
'12 Eylül Yargılanmıyor, Meşrulaştırılıyor'
Deniz Gezmiş'in yakın arkadaşı olarak bilinen Emek Partisi (EMEP) MYK Üyesi Mustafa Yalçıner, 12 Eylül'ün yargılanmadığını, meşrulaştırıldığını savundu.