HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın laiklikle ilgili sözlerine ilişkin, 'Açık ve nettir ki Meclis Başkanı'nın yapmış olduğu açıklama ve yarın Anayasa Komisyonunda yapılacak olan halk iradesini tasfiye etme süreciyle birlikte saray ve AKP açısından rejim değişikliğiyle ilgili macun tüpten çıkmıştır. Bu macunu artık tüpe tekrar geri doldurmanın olanakları yoktur.' dedi.
Baluken, Meclis'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
'Dokunulmazlık dosyaları yarın TBMM Anayasa Komisyonunun gündemine gelecek. HDP olarak tavrınız ne olacak, değişiklik önergesi vermeyi düşünüyor musunuz?' sorusuna Baluken, 'Sarayın talimatıyla AKP hükümetinin dayatmasıyla halk iradesini tasfiye etme, Meclis'i tamamen feshetme süreci yarın itibarıyla başlatılmak isteniyor. Anayasa Komisyonunda yapılacak toplantılar ve tartışmalar kesinlikle dokunulmazlıklarla ilgili değildir, Türkiye'deki rejim değişikliğiyle doğrudan bağlantılı tartışmalar olarak değerlendirilmelidir.' karşılığını verdi.
Baluken, uzun süredir bir darbe sürecinin işletildiğini ve otoriter bir başkanlık sistemi adına rejim değişikliği yapılmak istendiğini iddia ederek, 'Nitekim bütün gelişmeler bu söylemlerimizi doğruladı. Sokakta, alanlarda, toplumsal yaşamın bütün dinamiklerinde hayata geçen darbe süreci artık Meclis'e kadar uzanmıştır. Tabii ki HDP olarak bugüne kadar bu darbe sürecine karşı nasıl direndiysek Meclis'te de aynı direnişi göstermeye devam edeceğiz. Bu işlerin bu kadar kolay olmayacağını saray da AKP Hükümeti de bilmelidir.' ifadesini kullandı.
Dokunulmazlıklar konusunda, 'Adolf Hitler'in 81 milletvekilini tasfiye etmesi ve sonrasında Meclis'i feshetmesiyle sonuçlanan bir sürecin örnek alındığını' ileri süren Baluken, ne dünyadaki genel konjonktürün ne de Türkiye'deki tarihsel demokrasi damarların otoriter, baskıcı anlayışlara izin vermeyeceğini belirtti.
- 'Meclis Başkanı'nın tesadüfi ve bilinçsiz olarak konuşmadığını çok iyi biliyoruz'
TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın laiklikle ilgili sözlerini de eleştiren Baluken, 'Meclis Başkanı'nın yapmış olduğu laiklik çıkışı aslında bu anlamda AKP'nin ve sarayın otoriter bir rejim değişikliği arayışında olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. Her ne kadar dün Meclis Başkanı, daha önceki açıklamasını toparlayacak birtakım cümlelerle yanlış anlaşıldığını söylemeye çalışsa da kamuoyu alması gereken mesajı almıştır. Meclis Başkanı'nın tesadüfi ve bilinçsiz olarak konuşmadığını çok iyi biliyoruz. Bugüne kadar ki bütün pratikleri Erdoğan ve sarayla birlikte ortada olan bir Meclis Başkanı, asla çıkıp kamuoyunun önünde bu şekilde bilinçsizce, Türkiye'nin en hassas olduğu konularda açıklama yapma durumunda olmaz.' görüşünü savundu.
Kahraman'ın, kamuoyundaki tepkileri gördükten sonra 'kazı çevirerek yanmasını önlemeye çalışma gayreti gösterdiğini' öne süren Baluken, şunları kaydetti:
'Açık ve nettir ki Meclis Başkanı'nın yapmış olduğu açıklama ve yarın Anayasa Komisyonunda yapılacak olan halk iradesini tasfiye etme süreciyle birlikte saray ve AKP açısından rejim değişikliğiyle ilgili macun tüpten çıkmıştır. Bu macunu artık tüpe tekrar geri doldurmanın olanakları yoktur. Bizlere düşen bu otoriter, baskıcı arayışlara karşı halkımızla birlikte Türkiye demokrasisini kurtarmaktır. Biz bu sürecin tamamını demokrasiye dokunmak olarak değerlendiriyoruz, halk iradesini tasfiye etmek olarak ifade ediyoruz. AKP'den, Erdoğan'dan ve Meclis Başkanı'ndan dün gelen açıklamalar da samimiyetten son derece uzaktır. Eğer ortada bir samimiyet varsa, ortada gerçekten rejim değişikliğiyle ilgili bir arayış değil de Meclis Başkanı'nın kişisel olarak ortaya koyduğu dil sürçmeleri ya da bir siyasi pot kırma hadisesi varsa Meclis Başkanı istifa etmelidir ya da AKP Grubu bu kadar sorumsuzca davranan Meclis Başkanı'nı istifa ettirmelidir. Bu konuda Meclis'teki bütün siyasi partiler de eminim ki bu sürece destek verirler.'
Baluken, Meclis Başkanı'nın, uzun süredir zaten parlamentoyu bilinçsiz olarak işlevsizleştirdiğini, rejim değişikliğini hayata geçirmenin bütün pratiklerini Meclis'e yansıttığını ve muhalefetin denetim görevini tamamen ortadan kaldırdığını ileri sürerek, 'Tamamen keyfi uygulamalarla, iç tüzük ve anayasayı hiçe sayarak, sarayın kriterleriyle muhalefeti susturmaya çalışan, denetim yetkisini ortadan kaldırmaya çalışan, bu anlamda parlamenter demokrasiyi yok etmeye çalışan, cumhuriyet tarihinin en faşizan uygulamalarına ve en baskıcı yöntemlerine sahip bir Meclis Başkanı'ndan söz ediyoruz.' ifadesini kullandı.
- 'Yapılmak istenen şey sadece HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak değil'
Yeni anayasanın giriş kısmında, 'Allah inancı' ve 'İslam dini' vurgusunun da yer alacağı iddiaları hatırlatılarak, 'Allah ile başlayıp İslami esaslara uygun olarak bir anayasa yapım süreci fiilen başlamış mıdır?' sorusunu Baluken, şöyle yanıtladı:
'Şüphesiz yarınki Anayasa Komisyonunda AKP'nin yapmak istediği şey sadece HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak değildir. Birinci aşamada HDP'li vekilleri üzerinden Türkiye toplumunu bu rejim değişikliğine alıştırma hamlesi yapılacaktır. Rejim değişikliğiyle ilgili otoriter bir diktatoryal sistemle ilgili toplumun genel reaksiyonlarını bastırmak, muğlaklaştırmak ve belli bir kıvama getirdikten sonra da salam yöntemiyle yani bir dilimi kestikten sonra diğer dilimlere geçerek tamamen bu rejim değişikliğini hayata geçirmek isteyeceklerdir. Bunu başardıkları zaman ortada ne demokrasi ne laiklik kalacaktır. Bu son derece nettir.'
Baluken, yeni anayasada demokrasi ve özgürlükçü, laiklik konusunda var olan kazanımların ortadan kaldırılmak istendiğini savunarak, 'Türk işi bir başkanlık sistemiyle tamamen diktatoryal, baskıcı ve tek bir din, inanç tahakkümünü göz önünde bulundurmak suretiyle devlet dinine bütün din ve inanç alanlarını köleleştirmek suretiyle bir rejim tahkim etmek isteniyor.' dedi.
- Yeni anayasada B planı
'Yeni anayasada yeterli çoğunluğa ulaşılmazsa, referandum sınırında kalırsa B planı olarak partili cumhurbaşkanlığı ifade edildi, nasıl karşılarsınız?' sorusu üzerine ise Baluken, 'Bunların tamamı aslında bu rejim değişikliği hamlelerini maliyetsiz yapma çabalarıdır. Yani gündemi muğlaklaştırarak, toplumun reaksiyonlarını tamamen körelterek bu işi başarmak istiyorlar. Biliyoruz ki Erdoğan başkan olmak istiyor, dünyada örneği olmayan baskıcı bir rejimi otoriter, hegemonyacı bir anlayışı Türkiye halklarına dayatmak istiyor. Bu ısrarında ne kadar kararlı olduğunu da son bir hafta içerisindeki laikliği, demokrasiyi tasfiye etme anlayışından da çok rahatlıkla görebiliriz.' iddialarında bulundu.
- 'Saray tartışmaların önünü hemen kesiyor'
Çözüm Süreci'nin yeniden başlayabileceği, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani'nin de burada bir rol oynayabileceği yönündeki iddiaları değerlendirmesi istenilen Baluken, şu görüşleri savundu:
'Bu konudaki tartışmaların önünü bile saray hemen kesiyor. Erdoğan, müzakere masasını deviren kişi olarak, müzakereleri bitiren sorumlu olarak bu tartışmaların kamuoyunda yapılmasını bile hemen engelliyor, rahatsızlık duyuyor. Bu yaklaşımın kendisi bile aslında bu savaş sürecini kimin başlattığını ve kimin sürdürdüğünü ve kimin ısrarla bu kaos, çatışma ve savaş sürecinin devamı noktasında ısrarcı olduğunu ortaya koyması açısından bizce yeterlidir. Biz biliyoruz ki bugün AKP Hükümeti içerisinde yani tek etkin sözü olan, tek muhatap alınması gereken kişi de Erdoğan'dır, saraydır.'
HDP Grup Başkanvekili Baluken Açıklaması
'(TBMM Başkanı Kahraman'ın laiklikle ilgili sözleri) Açık ve nettir ki Meclis Başkanı'nın yapmış olduğu açıklama ve yarın Anayasa Komisyonunda yapılacak olan halk iradesini tasfiye etme süreciyle birlikte saray ve AKP açısından rejim değişikliğiyle ilgili macun tüpten çıkmıştır. Bu macunu artık tüpe tekrar geri doldurmanın olanakları yoktur' 'Yarınki Anayasa Komisyonunda AKP'nin yapmak istediği şey sadece HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak değildir. Birinci aşamada HDP'li vekilleri üzerinden Türkiye toplumunu bu rejim değişikliğine alıştırma hamlesi yapılacaktır'