MHP Grup Toplantısında 'Af Tepkisi'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Meclisi'nde sözde Ermeni soykırımı konusunda alınan kararın ardından hükümetin bazı adımlar atması gerektiğini belirterek Başbakan Erdoğan'a çağrıda bulundu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Meclisi'nde sözde Ermeni soykırımı konusunda alınan kararın ardından hükümetin bazı adımlar atması gerektiğini belirterek Başbakan Erdoğan'a çağrıda bulundu. Bahçeli, "Tek taraflı tavizlerle imzaladığınız protokolleri TBMM'nden geri çekiniz. İncirlik üssünün kullanımı konusunda yeni bir düzenlemeye gidiniz ve bunu ABD'ye iletiniz. Konuyu 24 Nisan mesajına bırakmadan, ABD'ye yapacağınız ziyareti iptal ediniz. Milletimiz Başbakan Erdoğan'dan bu tepki ve tedbirleri beklemektedir. Gerisi boş sözlerdir" dedi.

MHP lideri Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde PKK terör örgütü tarafından döşenen mayının patlaması sonucunda bir askerin şahadeti ve üç askerin yaralanmasıyla vuku bulan hadise nedeniyle duydukları üzüntüyü dile getirdi. Bahçeli, ayrıca Elazığ'ın Karakoçan ve Kovancılar ilçelerinde meydana gelen ve 51 vatandaşın hayatını kaybetmesine, çok sayıda vatandaşın ise yaralanmasına neden olan depremin üzüntüsü içinde olduklarını ifade etti.

Yaşanan bu depremle birlikte Türkiye'nin talihsiz bir gerçeği ile tekrar ve acilen yüzleşmek gereğinin doğduğuna inandığını söyleyen Bahçeli, "Elbette ki can ve mal kayıplarının sorumluluğunu yalnızca bugünkü yönetime yükleyecek bir siyasi fırsatçılığın peşinde asla olamayız ancak görülmemiş kalkınma ve gelişme iddialarının ne kadar temelsiz olduğunu da görmek lazımdır. 6 şiddetindeki bu depremin neden olduğu tahribatın boyutu, milletimizin uzun yıllardır nasıl ihmal edildiğini, medeniyetten nasıl mahrum bırakıldığını gösterdiği gibi, yaşadığımız acı derslerden hala sonuç çıkaramadığımızın da uyarısı olmuştur" diye konuştu. Bahçeli, bu olayın İstanbul gibi dünyanın en büyük metropollerinden birinde beklenen depremde alınacak tedbirleri hızlandırmasını temenni ettiklerini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan'ın değişim adıyla başlattığı dünle kavga, milli birlikle atışma, hukukla çekişme yaklaşımının yayılarak sel gibi ilerlediğini ifade eden iktidar partisinin hiç çekinmeden ve yüzü kızarmadan içini boşalttığı ve sulandırdığı demokrasi anlayışının, her garabetin gerekçesi yapılacak bir ilkesizliğe meşruiyet sağlamak için kullanılmaya başlandığını öne sürdü. Yaşanan sorunlar arasında yer alan ve tam bir milli güvenlik meselesi haline dönüşen işsizlik belasının etki ve hakimiyetini AK Parti politikaları sonucunda her tarafa yaydığını kaydeden Bahçeli, PKK açılımıyla zaten yaralı hale gelen toplumsal birliği ve dirliği temelinden infilak ettirecek özelliği bulunan işsizlik meselesinin bugün çok vahim bir boyut aldığını belirtti. Bahçeli, "Ancak hala bu soruna karşı duyarsız olan ve ağzına hiç almayan Başbakan Erdoğan, siparişini verdiği başka tartışma alanlarında kendisini aklamanın peşine düşmüştür. Türkiye'nin bir numaralı sorunu olan işsizlik AK Parti'nin gündeminde yoktur. Bundan sonra olma ihtimali de görülmemektedir" diye konuştu.

AK Parti'nin, işsizliğin etki ve kuvvetini zayıflatmak yerine, her şeyi ters yüz ettiğini, mağdur ettiği milyonlarca insanı kandırdığını öne süren Bahçeli, artık utanma ve haya duygusunu kaybeden zihniyet sahiplerinin, işsizlerin kaygı verici hayat şartlarıyla dalga geçer gibi konuştuklarını, 'Laf üretmiyoruz, iş üretiyoruz' diyerek sabırları zorlamaya başladıklarını söyledi.

Türkiye ekonomisinin uzun süreden beri kriz altında olduğunu ve vatandaşların bundan dolayı son derece bunaldığını ifade eden Bahçeli, ekonomik krizin sonucu olarak işsizlik ve enflasyon alanlarında endişe verici sonuçların ortaya çıktığını ve bu sonuçların insanların hayat şartlarını etkilediğini belirtti. Yeni, yerli ve yaratıcı bir ekonomik zihniyetin inşası ve temsilinin, ekonomik sorunların üstesinden gelmede Türkiye'ye çok katkı sağlayacağını vurgulayan Bahçeli, bugünün sorunlarına, dünün
reçeteleriyle yaklaşılmasının olsa olsa bir zaman ve emek israfı olacağını belirtti. Bahçeli, "İşsizliğin nedeni işin olmaması değil, iş üretecek ekonomik dinamik ve süreçlerin bir bütün halinde ya harekete geçirilememesidir ya da küresel menfaatin aşılmaz zihniyet dağlarıdır. Bu itibarla işsizlik bir kader ve iktidarın sığınacağı bir bahane değildir ve asla da olmayacaktır. Ekonominin hiçbir sorununda muvaffak olamayan iktidar partisi, bu aczini ve yetersizliğini perdelemek amacıyla sinsi ve habis
senaryolar tertip etmekten çekinmemiştir. İlkeleri çökmüş olan ve hiçbir sorunu temelinden ele alamayan hükümet zihniyeti, işsizliğin halli konusunda istekli olmamış, yoksulluğun azaltılması hususunda lazım gelen hedefleri tayin edememiştir. Ancak nedense bu hükümet, milletimizi ayrıştırmak konusunda çok gayretli olmuştur. Habur'da terörist karşılamada çok heyecanlı davranmıştır. Okyanus ötesinin talimat listelerini tatbik etmede çok acele etmiştir. Ermenilere ilişkide, milli onuru ayaklar altına almada coşkulu görünmüştür. Bölücülerde heves uyandırmıştır ve bunların karşılığında İmralı'dan takdir almıştır. Onun için varsa yoksa, küresel şebekeler, ülkeler üzerinde sıcak para operasyonları yapan para baronları, Peşmerge kalıntıları, Kandil kadroları, Bürüksel komiserleri ve okyanus ötesinden alacağı talimat listesi önemlidir. Milliyetçi Hareket Partisi, böylesi bir zilleti reddetmektedir. Bu hayasız ve seviyesiz yönetim anlayışıyla sonuna kadar mücadele edecek ve ilk fırsatta bu devrin tümsorumlularının lekeli alınlarını adaletin duvarına vuracaktır." i7esi yapılacak bir ilkesizliğe meşruiyet sağlamak için 2009 yılında çalışma çağındaki nüfusun 914 bin kişi artarak 51 milyon 686 bin kişiye ulaştığına işaret eden Bahçeli, bir iş bularak çalışmaya başlayan kişi sayısının 83 bin olduğunu ve toplam istihdamın da 2009 yılında 21 milyon 277 bin kişiye ulaştığını söyledi. Şehirlerin işsizlikten kırıldığını dile getiren Bahçeli, her dört gençten birinin işsiz olduğunu ifade etti. 'Dünya küçülüyor, fakat Türkiye büyüyor' sözlerinin arkasına saklanarak karanlıktan aydınlığı taşlayan Başbakan Erdoğan'ın, işsizlikten enflasyona bu çelişkili ve alarm zilleri çalan tablonun ne kadarının farkında ve bilincinde olduğunu bilemediklerini kaydeden Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın bilincini kaybetmiş bir şekilde, her şeyi çarpıtmaktan ve yalanla, riyayla gerçekleri tahrif etmekten hiç çekinmediğini öne sürdü. Bahçeli şöyle konuştu:

" 'Bu ülkenin fabrikaları tıkır tıkır işleyecek ve üretecek ve üretiyor. Bu ülkenin esnafı her sabah umutla kepengini açıyor' diyecek kadar gözü dönen, nerede yaşadığını unutan ve Türkiye'yi ne hale getirdiğini ihmal eden Başbakan Erdoğan'a son olarak diyeceğim şudur. Senin hakkından, inen kepenklerinin arkasında gözü yaşlı ve sabırla önüne konulacak sandığı bekleyen esnafımız gelecektir. Senin yakandan, toprağında bereketi kalmayan, mahsulü tarlasında kalmış olan, güneşin altında yanmış çiftçimiz tutacaktır. Senin hesabını, feryatlarına kulak tıkadığın milyonlarca işsizimiz görecektir. Sana bu millet hakkını helal etmeyecek, hayatının geri kalanında vicdan azabıyla baş başa kalmaktan başka seçeneğin olmayacaktır. Sayın Erdoğan sen gideceksin. Devri iktidarın mutlaka sona erecektir. O zaman Türkiye'de güneş başka doğacak ve üç hilal sevgi olacak, aş olacak, iş olacak ve huzur halinde vatanımızın her köşesine yağacaktır."

Tarihin, kendi şartları içinde yaşanmış bütün hatıraların toplamı olduğunu dile getiren Bahçeli, Türk milletinin tarihinin ise acı veya tatlı anıların, zafer veya üzüntülerin, başarı veya başarısızlıkların yer aldığı, ama her zaman iftiharla dile getirecekleri bir hayat olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan gibi anlamı kendinden menkul bir anlayışla 'tarihle yüzleşeceğiz' diyerek ecdadı canilikle suçlayamayacaklarını vurgulayan Bahçeli, AK Parti zihniyeti gibi, isyan elebaşlarını alkışlayıp, çapulcuları
ve eşkıyayı kutsayıp, ayaklanmaları bastıranları lanetleyemeyeceklerini belirtti. Geçen hafta Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi'nde, Türk milletinin ecdadını soykırımcı olarak suçlayanların varlığını çok da önemsememek gerektiğini vurgulayan Bahçeli şunları kaydetti: "Tarihle yüzleşmemiz gerektiğini söylerken ABD Başkanını yüce Meclis çatısı altında ayakta alkışlayan vekillerin bulunduğu, minareleri bile yasaklayan, İslama karşı önyargılı bir devletin hakemliğinde Ermenilerle kucaklaşan hükümetin olduğu, Avrupalıların gönlünü hoş tutmak için Türklüğün tanımını gevşetmeye çalışanların, yabancı vakıflara imtiyaz vermek için ev ödevlerini yapanların bir biriyle yarıştığı ve 'farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi' diyerek Äi yapılacak bir ilkesizliğe meşruiyet sağlamak ikendi ceddine hakaret eden bir Başbakanın bulunduğu ülkede, okyanus ötesinden bir yabancının bu kararı almış olması asla şaşırtıcı değildir. Elbette ki muazzam bir mücadele ile tarihi hem yapmış hem de yazmış binlerce yıllık bir milletin kahraman evlatları olarak, Edirneli'nin, Vanlı'nın, Trabzonlu'nun, Bitlisli'nin, Sivaslı'nın, Antalyalı'nın, Hataylı'nın, Iğdırlı'nın, Muğlalı'nın ve onların eşsiz ecdadının hakkında, hüküm vermek, Newyorklu'nun, Washingtonlu'nun, Teksaslı'nın, hakkı da değildir, haddi de değildir. Ancak, gelinen bu noktada öncelikle suçlanması gerekenler, ikaz edilmesi lazım gelenler ABD'li parlamenterler midir, yoksa buna fırsat tanıyan, göz yuman, taviz üstüne taviz veren ve hatta ön alan AK Parti zihniyetinin temsilcileri midir? Türkiye'nin, AK Parti ile birlikte süratle üzerindeki ataleti attığından bahseden, hızla her alanda dinamizm kazandığından dem vuran, uluslar arası ilişkilerde itibarını iddia edenlerin geldiği son durak burasıdır. Hükümetin ve Başbakanın yaşadığı şaşkınlığın nedeni, Ermenistan'la yakınlaşmaya itilen AK Parti'nin, bu ev ödevinin diyetini bulamayışının derin hayal kırıklığı olmuştur. AK Parti hükümeti üzerindeki baskıları bir nebze olsun atabilmek için dayatmalara direneceği yerde Ermenistan'la zamansız ve tek taraflı ilişki kurma konusunda bir kumar oynamak istemiş, ancak kaybetmiştir. Bugün gelinen aşamada, büyükelçimizin Ankara'ya çağrılması, oylamanın komedi olarak yorumlanması, 'ne yapacağımızı göreceksiniz' diyerek kuru gürültü çıkarılması hükümetin iflasını gizlemeye yetmeyecektir. Başbakan Erdoğan, oylama sonucunu sözde ciddiye almadıklarını göstermek için, 'Türkiye'nin büyük ülke olduğunu, büyüklüğünü anlamayanların da anlayacaklarını' ifade etmiştir. Evet gerçekten de Türkiye tehditlere kulak asmayacak, iftiralarla lekelenemeyecek, ecdadının şeref ve haysiyeti yalanlarla incitilemeyecek kadar büyük bir ülkedir. İçinde yaşayanlar da çok büyük bir millete mensuptur. Bu tespit son derece doğrudur. Ancak büyüklerin arasında küçük kalan AK Parti hükümettir. Bu büyük devlete ve bu büyük millete AK Parti kadroları küçük gelmektedir. Bu zihniyet, büyüklüğün değerini, önemini ve itibarını her geçen gün attığı adımlarla küçültmektedir. Ve ne üzücüdür ki, uluslararası her ilişkide yüzüne çarpılan kapılara, verilen tavizlerin doğurduğu geri adımlara rağmen, Başbakan Erdoğan yaşananlardan ders çıkartmaktan hala çok uzaktadır. Son oylama rezaletini sineye çekerek sarfettiği 'biz işimize bakacağız' sözleri en az yaşananlar kadar vahim ve ciddi gelişme sayılmalıdır. Zira bugün karşımıza çıkanların tamamı hükümetin baktığı işlerden doğmuş, özellikle dış politikada oynattığı temelin çatırtısı bugün karşımızda iflas olarak yer almıştır."

Bahçeli, MHP olarak Başbakan Erdoğan'a bazı önerilerde bulunacakları da belirterek, "Ermenistan'la sürdürmekte ısrar ettiğiniz ilişkileri dondurunuz. Tek taraflı tavizlerle imzaladığınız protokolleri TBMM'nden geri çekiniz. İncirlik üssünün kullanımı konusunda yeni bir düzenlemeye gidiniz ve bunu ABD'ye iletiniz. Konuyu 24 Nisan mesajına bırakmadan, Amerika Birleşik Devletlerine yapacağınız ziyareti iptal ediniz. Gerek Äi yapılacak bir ilkesizliğe meşruiyet sağlamak içekten bir şeyler yapmayı istiyor ve milletimizin onurunu korumayı samimiyetle düşünüyorsanız bunları gerçekleştiriniz. Milletimiz Başbakan Erdoğan'dan bu tepki ve tedbirleri beklemektedir. Gerisi boş sözlerdir, diplomaside karşılığı yoktur" dedi.

MHP lideri Bahçeli, geçen hafta Pazar günü Irak'ın geleceğini ilgilendiren seçimlerin yapıldığını hatırlatarak zor ve sancılı bir süreçten geçmekte olan Irak'taki seçimin demokratik, hür ve güvenli bir şekilde yapıldığını söylemekten çok uzak olduklarını bildirdi. ABD müdahalesi ile keskinleşmiş olan etnik ve mezhep farklıkların daha da derinleşmeden Irak'ın ve Iraklıların sıkıntılarını bir an önce atlatmalarını dilediklerini kaydeden Bahçeli, "Ne üzücüdür ki, Irak devletinin yeni siyasal tasarımında
Türkmen varlığı hak ettiği ağırlığa ve demokratik itibara kavuşamamıştır. Kesin olmayan ilk sonuçlar bunu göstermektedir. Bunda Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümetinin yıllardır sürdürdüğü ihmal, Türkmen kardeşlerimizi sindirmeleri noktasında Peşmergelere verdiği cüret etkili olmuştur" diye konuştu.

Bahçeli, AK Parti'nin yıkım projesinin tahrip ettiği milli birliğin devamına olan inançlarını vurgulamak amacıyla, 'Bin Yıllık Kardeşliği Yaşa ve Yaşat' adı altında seri toplantıların yapılmasına karar verdiklerini hatırlatarak, bunların ilkini Ankara'da büyük bir coşku ile 13 Aralık 2009'da gerçekleştirdiklerini söyledi. Bahçeli, mevsim şartları itibariyle ara verdikleri bu toplantıların ikincisini 27 Mart günü Şanlıurfa'da gerçekleştireceklerini açıkladı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile