İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Bilal Aydın, Ömer Çapan, Şeyhmus Avcı, Özgür Tekin, Reis Boz, Mehmet Ali Demircioğlu, İbrahim Dağ, Ercan Bilen, Emine Belek, İhsan Akbıyık, Mehmet Nurullah Kaya ile tutuksuz sanık Nuşin Dağ katıldı. Duruşmanın öğleden önceki bölümünde kimlik tespiti sırasında sanıklar Kürtçe konuşunca mahkeme başkanı Zafer Başkurt tutanağa, Kürtçe cevaplar verildiği için anlaşılmadığı notunu düşürmüştü.
Duruşmaya öğle arasının ardından tekrar başlandı. Söz alan sanık avukatı Ercan Kanar, sanıkların yargının aktif öznesi olmasının sağlanması için ana dilde savunma yapmaları gerektiğini ifade etti. Son dönemde bunun çok tartışıldığını hatırlatan Kanar, "Son olarak Diyarbakır'daki KCK davasında da bu gündeme geldi. Mevzuatımızda bu konuda hukuki bir engel bulunmamaktadır. Sanıkları bunu bir gösteri olsun diye yapmamaktadır. Avrupa'ya uyum süreci açısından uluslararası sözleşmeler ve şartlarda, ana dil önündeki engellerin kaldırılması hükme bağlanmıştır. Bu nedenle mahkemenizin bu hakkı tanımasını istiyoruz. Ana dilde savunma yapabilmelerinin ve bu nedenle Kürtçeye vakıf bir tercüman atanmasının sağlanmasını talep ediyorum." dedi.
Avukat Mustafa Eraslan da savunma hakkının kutsal olduğuna dikkat çekerek, "Bu hakkın kısıtlanmaması adil yargılama hakkının temel unsurudur. Eşitlik ilkesine uyulması için savunmalarını ana dilde yapmaları sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı. Diğer avukatlar da sanıkların ana dillerinde savunma yapma isteklerinin kabul edilmesini istedi.
Bu taleplere ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı Savaş Kırbaş, sanıkların Türkiye'de doğup büyüdükleri, Türkiye'deki okullarda eğitimlerini Türkçe olarak aldıkları, soruşturma aşamasında Türkçe olarak savunma yaptıkları, bugünkü duruşma başlangıcında kimlik tespiti sırasında Türkçe olarak sorulan soruları anladıkları ancak Kürtçe olarak cevap vermek istediklerini belirtti. Savcı Kırbaş, sanıkların Türkçe bilmemeleri halinde Kürtçe savunma yapma isteklerinin reddinin savunma hakkının kısıtlanması olarak düşünebileceğini ancak sanıkların Türkçeyi bilmeleri nedeniyle Kürtçe savunma yapmak isteklerinin reddinin savunma hakkının kısıtlanması olarak düşünülemeyeceğini kaydetti. Sanıkların bu isteklerinin örgütsel bir tavır olarak düşünüldüğünü belirten Kırbaş, AİHM kararlarına göre de bir ülkede doğup büyüyen, o ülkenin resmi dilini rahatça konuşabilen kişilerin mahkemelerde savunmalarını o ülkenin resmi diliyle yapmalarının AİHS'ne aykırı bulunmadığı, bu itibarla sanıkların ana dili olduğunu belirttikleri Kürtçe savunma yapma taleplerinin reddine karar verilmesini istedi.
Mahkeme, sanıkların Kürtçe savunma yapma taleplerini AİHM kararlarından da örnek göstererek reddetti. Sanıkların savunmasına geçen mahkeme başkanı Başkurt, sanık Bilal Aydın'a "Nedir savunman?" diye sordu. Aydın'ın Kürtçe konuşması üzerine başkan Başkurt, "Ben o dilden anlamıyorum, o şeyleri yazdıramam" dedi. Sanıklar Ömer Çapın, Şeyhmus Avcı, Özgür Tekin, Reis Boz, İbrahim Dağ, Ercan Bilen, Emine Belek, İhsan Akbıyık ve Nuşin Dağ da Kürtçe konuşunca başkan Başkurt, bu durumu tutanağa geçirdi.
'BEN BURANIN VATANDAŞIYIM TÜRKÇE KONUŞACAĞIM'
Sanıklardan Mehmet Nurullah Kaya ise, "Ben buranın vatandaşı olduğum için savunmamı Türkçe yapacağım. Ancak savunmam sırasında salonun boşaltılmasını istiyorum." dedi. Mahkeme başkanı Başkurt da salonun boşaltılmasını istedi. Bunu üzerine sanıkların yakınları tepki gösterdi. Salonu boşaltırken zılgıt çeken ve alkışlayan grup "Baskılar bizi yıldıramaz" diye bağırdı. Sanık yakınlarından birinin heyete yönelik 'şerefsiz' diye bağırması üzerine başkan Başkurt'un talimatı üzerine gözaltına alındı. Avukatlar ise Başkurt'a, "Size demedi, heyetinize demedi." açıklamasında bulundu. Salondan çıkarılan sanıklar ise nezarethaneye alındı. Sanıklar bir süre slogan attı.
Mahkeme duruşmaya tekrar ara verdi ve duruşmanın bundan sonraki bölümünün kapalı yapılacağını belirterek izleyicileri ve basın mensuplarını salondan çıkardı.
2006 yılında Esenler'de meydana gelen olayda molotofkokteyli atılan bir İETT otobüsü bir başka araca çarpmış, kazada Sibel ve Sinem Özkan ile Zülbiye Karasu hayatını kaybetmişti.
İddianamede, DTP Esenler Gençlik Sorumlusu olduğu belirtilen Bilal Aydın'ın "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, 3 kişi öldürmek, bir kişiyi öldürmeye teşebbüs etmek, patlayıcı madde bulundurmak, genel güvenliği tehlikeye sokmak, mala zarar vermek, yasadışı toplantı ve yürüyüşlere katılmak, terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 4 kez müebbet ve 55 yıldan 175 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. DTP Esenler İlçe Başkanı Lütfi Dağ ile Emine Belek'in 4 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 38 yıldan 113 yıla kadar hapis cezalandırılması talep ediliyor. İddianamede eyleme katıldıkları öne sürülen diğer 5 kişinin de aralarında olduğu 10 şüphelinin 26 yıldan 4 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen yıllarda hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen "Kürdistan Topluluklar Birliği/Türkiye Meclisi (KCK/TM) yapılanmasıyla ilgili Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada da Kürtçe krizi yaşanmıştı. 104'ü tutuklu 20'si tutuksuz 124 sanığın katıldığı duruşmada sanıklar kimlik tespitinde 'Kürtçe' yanıt vermiş ve savunmalarını Kürtçe yapmak istemişti. Mahkeme heyeti sanıkların Kürtçe savunma talebini reddetmişti.